7 HAZİRAN Genel Seçimleri'nden sonra bir anda geri başlayan terör saldırılarında bugüne dek 118 askerimiz ve polisimiz şehit olunca... Haliyle milli duyguları kabaran Türk halkı
7 HAZİRAN
Genel Seçimleri'nden sonra bir anda geri başlayan terör saldırılarında bugüne dek 118 askerimiz ve polisimiz şehit olunca...
Haliyle milli duyguları kabaran Türk halkı "çeşitli gizli güçlerin de etkisi var" iddiasıyla sokaklara dökülünce...
60 küsur bin oy ile Alanya Belediyesi yönetimini 5 yıllığına MHP'ye emanet eden halkın büyük bir bölümü de tepkilerini ortaya koymak için zaman zaman Alanya'da çeşitli yürüyüşler gerçekleştirdi.
Mülki idarenin izni ve kolluk kuvvetlerinin denetimi altında yapılan yürüyüşlerin tamamına gerek Alanya medyası, gerekse şahsi olarak biz gazeteciler de haber, sosyal medya paylaşımları ve köşe yazılarıyla sonuna kadar destek verdik.
Hatta bizzat kendim şöyle yazdım...
"Ekmeğini namusuyla ve alın teri ile kazanan Kürt kardeşlerimi tenzih ederim. Ama Alanya'da terör örgütünü desteklediklerini alenen ifşa eden herkes, özellikle Alanya Belediyesi'nin önderliğinde uygulanacak yaptırımlarla şehirden temizlenmeli."
Bu satırlarım, terör örgütü sempatizanı bir internet sitesi tarafından çarpıtılarak, "Alanya'da Kürtlere karşı operasyon başladı. Yeni Alanya'dan A.K. isimli gazeteci de yangına körükle gidiyor" denilerek direkt hedef dahi gösterildim.
Ve son hafta...
Alanya'da geçen haftaya damgasını vuran olaylar ne yazık ki işin boyutunu farklı noktalara taşıdı.
Şehir merkezi dışından, özellikle kırsal kesimden ve civar ilçelerden otobüslerle Alanya'ya taşındıkları iddia edilen, çoğunluğu 16-22 yaş arasında oldukları belirtilen bir topluluğun da desteğiyle şehir merkezinde pek çok işyeri ve araç "sahipleri terör örgütüne gizli gizli yardım ediyor" gerekçesiyle yakıldı, birçok işyerinin tabelası, camı çerçevesi indirildi.
Gerek Alanya Kaymakamlığı'nın, gerek Emniyet Müdürlüğü'nün, gerek siyasi parti temsilcilerinin ve gerekse sivil toplum kuruluşu yöneticilerinin "Yapmayın, etmeyin. Bu tür sivri çıkışlar turizme zarar verir. Terörün ekmeğine yağ süreriz. O sistemin istediği sonuçlara varırız" denilmesine rağmen, pek çok istenmeyen olay yaşandı şehrin muhtelif bölgelerinde.
Gelelim sadede...
Ortada, yakılıp yıkılmış pek çok işyeri ve araç var.
Ortada, camı çerçevesi indirilmiş pek çok dükkan var.
Ortada, canı yanmış, teröre destek vermediklerini iddia eden, kurunun yanında yaşın da yanmaması gerektiğini söyleyen çok sayıda doğulu ticaret erbabı var.
Ve en önemlisi...
Ortada, Alanya gibi bir turizm memleketinde, bunca yakıp yıkmanın sorumlularını bulması, bulup neden böyle bir eylem yaptıklarını ve kendilerini bu tür bir eylem yapmaya sevk edip etmeyen gizli güçlerin olup olmadığına dair ifade alması, ifade aldıktan sonra "kamu düzeninin tesisi adına" işyeri ve araçları yakan kişi ya da grupları yargıya teslim etmesi gereken bir devlet mekanizması var.
Üç gündür, olaylara adları karıştığı iddia edilen 16 kişi gözaltında tutuluyor ve avukatların iddiasına göre Antalya'dan bir türlü gelmeyen bazı evraklar bekleniyor.
Ve üç gündür, özellikle olaylar sırasında hayli ateşli davranan kesimlerin sosyal medya paylaşımlarına dikkat ediyorum, hep "Masum çocuklara n'olacak?" sorusu çevresinde dönüp dolaşıyorlar.
Gerçekten de, gözaltında tutulan bu "masum" çocuklara ne olacak?
Ancak şu da bir gerçek ki, bugün yarın adalet karşısına çıkacak olan bu "masum" "çocuk"lara yöneltilecek olan bazı sorulara da kamu düzeninin tesisi için ikna edici yanıtlar verilmesi gerekiyor.
Örnekse...
"Gözaltındaki çocuklar gerçekten masumdur veya değildir. Ancak onca işyerini ve aracı sadece bu 16 masum çocuk mu yakıp yıkmıştır?"
Örnekse...
"Gözaltındaki "çocuk"ların bir an önce serbest kalmaları için seferber olan kesimler, kamera kayıtları incelenerek gözaltına alınan bu "çocuk"ların serbest kalması halinde, toplumda "yapanın yanına kâr kalıyor" anlayışı egemen olmasın diye adalete mutlaka bir veya birkaç zanlı teslim edilmesi gerektiğinin farkında değiller midir?"
Son söz...
Diliyorum ki, duyumlarımıza göre pek çoğu kırsal kesimden olan ve olayların yaşandığı gün, çevrenin de gazıyla eylemleri yaptıkları iddia edilen gençler bu işten minimum zararla sıyrılırlar.
Ama şu da bir gerçek...
Adalet mekanizması, sonraki muhtemel olaylara emsal teşkil etmemesi adına "yapanın yanına kâr kaldı" anlayışının egemen olmasına da asla izin vermez.