SENE 2007... Genel seçimler yeni bitmiş, Alanya'da CHP'nin başında turizmci, atadan CHP'li bir isim olan Bülent Kandemir var. Henüz malum

SENE

2007...

Genel seçimler yeni bitmiş, Alanya'da CHP'nin başında

turizmci, atadan CHP'li bir isim olan Bülent Kandemir var.

Henüz malum "kaset" krizinin patlamadığı bir dönem olduğu için, CHP'nin başında ise günümüzün Antalya Milletvekili ve Milletvekili Adayı Deniz Baykal bulunuyor.

Herkesin Genel Başkan Baykal önünde el pençe divan durduğu Antalya'daki bayramlaşma törenine bir kaç yönetim kurulu arkadaşıyla Alanya'dan Bülent Kandemir de katılıyor.

Bayramlaşma sırasında "cesur" bir hamle yaparak söz isteyen Kandemir, CHP Parti Meclisi'nin yüzde 25'inin tabandan gelen isimlerden oluşturulmasını önerince, Baykal tarafından yüzlerce kişinin önünde "Sen git Alanya'yı yönet, yalaka" diye azarlanıyor ve bu durumu içine sindiremeyip konuyu mahkemeye taşıyor.

AKP'nin, herkes ve her kesim tarafından sevilen, el üstünde tutulan Antalya Milletvekili ve 1 Kasım Seçimleri öncesi 5. Sıra Adayı olan Avukat Sena Nur Çelik'in bir iş makinesinin pilot kabininde otururken çektirdiği fotoğrafının altına, "Her rolü oynuyor maşallah. Allah yolunu geneleve düşürmesin" diye yorum yazıp "ne yazık ki" seviyeyi yer ile yeksan eden Bülent Kandemir, herkesin içinde kendisini "Yalaka" diye azarlayan Genel Başkanı'nı mahkemeye veriyor.

Kişilik haklarına saldırı olduğu ve psikolojisi bozulduğu için Baykal aleyhine 1 TL'lik maddi ve manevi tazminat davası açıyor, bunu da dosta düşmana ilan ediyor, konuyu basın ile de paylaşıyor.

Olaya ilişkin 2007'nin Aralık ayında basın mensuplarına konuşan Kandemir, "Bu laf çok ağırıma gitti. Ben onurlu bir insanım, sabaha kadar uyuyamadım. O konuşmada kesinlikle hiçbir isim ya da grup önermemiştim. Sadece taban ile partiyi birleştirme çabasındaydım. Bu ağır sözü hak etmediğimi düşünüyorum. Genel Başkan hakkında 1 TL'lik sembolik tazminat davası açacağım. Avukatıma talimatı verdim. Dava Pazartesi günü Alanya'dan açılacak. Kesin kararlıyım" diyor.

Buna mukabil, olaydan sadece bir gün sonra gazetecilerin konuya ilişkin sorularına muhatap kalan Baykal ise şu değerlendirmeyi yapıyor: "Bunlar kendi aramızda konuşacağımız konular. Kendisi çok sevdiğim bir insan. Yeni seçildi. Kendi aramızda konuşuruz, değerlendirmeler yaparız, çok doğaldır. Bunda yadırganacak bir şey yok. Üzülmesi için bir neden yok. Ben samimice, dostça ve kardeşçe düşüncelerimi söyledim. Onun da bunu bu şekilde gördüğünden kuşku duymuyorum" deyip barış sinyali veriyor ama nafile...

Kandemir'den yanıt gecikmiyor.

"Baykal size doğru barış güvercini uçurdu" diyen gazetecilere diyor ki...

"Dün akşamdan beri beni aramadı. Hiç olmazsa arayıp düşüncelerini belirtmesi lazımdı. Gönlümü alabilirdi. Beni arayana kadar dava açma fikrinden vazgeçmem. Milletin içinde onurumu, gururumu kırdı. Şimdi de beni sevdiğini söylemesinin bir anlamı yok. Geç kaldı sevgisini göstermekte."

Burada duralım...

8 sene önce olmuş bitmiş bu olayı şimdi neden gündeme getirdim biliyor musunuz?

Benim de yakından tanıdığım bildiğim, oturup yemişliğimiz içmişliğimiz olan Bülent Kandemir, 8 sene önce nasıl ki Genel Başkan olsa bile kendisine herkesin içinde "Yalaka" diyen Baykal'ı affetmediyse, "Geneleve gitsen ne rolü yapacaksın acaba?" diye imada bulunduğu AKP'li Sena Nur Çelik'in ve dolayısıyla bu sözü ayıplayan yüzlerce insanın kendisini affetmesini nasıl bekleyebilir, doğrusu çok merak ediyorum.

Diyeceğim o ki...

Özür dileyen ama Alanya'yı da şoke eden Kandemir vakasının bir milat olmasını, Alanya'da siyaset yapan tüm isim ve kesimlerin de artık kendilerine bir çeki düzen vermesini ümit ediyorum.