MALUM operasyonun olduğu gün, Twitter'da Başbakan Erdoğan'ın ismini de etiketleyerek şu mesajı paylaşmıştım: 'Sayın Başbakan. Eğer en kısa sürede Kabine'de revizyon yapmaz da ismi yolsuzluk ile anılan isimleri azletmezseniz,...
MALUM operasyonun olduğu gün, Twitter’da Başbakan Erdoğan’ın ismini de etiketleyerek şu mesajı paylaşmıştım: “Sayın Başbakan. Eğer en kısa sürede Kabine’de revizyon yapmaz da ismi yolsuzluk ile anılan isimleri azletmezseniz, yerel ve genel iktidar CHP’ye hayırlı uğurlu olsun.”
Sağ olsunlar, paylaşımlarımı tersten okumaya meraklı bazı takipçilerim hemen saldırıya geçti.
Kimi, “Düne kadar bozkurt işaretiyle olan fotoğraflarını Facebook’ta paylaşıyordun, şimdi ne oldu da AKP’nin alternatifi olarak CHP’yi görüyorsun” dedi.
Kimi de, “Gerçekten beni çok şaşırtıyorsun. Daha düne kadar Hüseyin Güney’i ön plana çıkartan haberler yapıyordun. Şimdi ne oldu da gönlün CHP’ye kaydı” diye eleştirdi.
Ya da eleştirdiğini zannetti.
***
Sanal âlemde söyledim, burada da söyleyeyim de, kafamızın içinde ne var ne yoksa bir kez daha ortaya dökülüversin.
Bakın benim pek kıymetli, benim birbirinden değerli takipçilerim, sevgili büyüklerim, anlayışlı akranlarım, harikulade küçüklerim.
Ben, pek çoğunuz gibi takım tutar gibi siyasi parti tutmayanlardanım.
Misal, o dönem kafama hangi parti yatıyorsa, gönlümün oraya kaymasına bilerek izin veriyorum.
Misal, o dönem kafama hangi aday yatıyorsa, “Bu adamda bir ışık var, bir şeyler yaparsa bu adam yapar” deyip bilinçaltımın O’na destek vermesine müsaade ediyorum.
Anlayacağınız…
Ne AKP’liyim, ne CHP’liyim, ne de MHP’liyim.
***
“Ülkesini, vatanını, bayrağını seven ülkücü bir çocuk” derseniz, o tarife uyarım ama MHP’li değilim.
“Atatürk’ü seven, O’nun hakkında en ufak olumsuz laf edenin veya imada bulunanın alnını karışlar” derseniz, hemen o tarife de uyarım ama CHP’li değilim.
“Bir iki senelik değil, Hüseyin Güney’i ve Güney Ailesi fertlerini çocukluğundan beri tanıyan ve seven bir gazeteci” derseniz, “Evet, beni tarif ediyorsunuz” derim ama üzgünüm, AKP’li de değilim.
Bu yüzden, benim pek kıymetli okuyucularım.
Sizden bir iki ufak ricam olacak.
Takım tutar gibi parti tutmayın.
Hele ortada pis kokular varken, sırf sizin burnunuz tıkalı diye herkesin elinde mandalla dolaşmasını da beklemeyin.
***
Şefik Türktaş’ı da sevin, Adem Murat Yücel’i de.
Hüseyin Güney’i de sevin, Kuddusi Müftüoğlu’nu da.
İnanın, hiçbiri kötü adamlar değil.
Hiçbiri, seçilseler Alanya’ya en ufak zarar verecek adamlar değil.
Bu yüzden, tıpkı benim gibi, insanların tercihlerine, paylaşımlarına, söz haklarına saygılı olun.
Olmaz mı?
Çok şey mi istiyorum acaba?
(DİPNOT: Başlıkta da dediğim gibi, en kısa zamanda Kabine revizyonu olmazsa, AKP’nin hem ülke genelinde hem Alanya’da işi çok zor. Hele de Hüseyin Güney ve Kuddusi Müftüoğlu gibi geçmişleri tertemiz, pırıl pırıl, Alanya’ya çok şeyler katacak bu isimler, bu olay yüzünden çok büyük zarar görebilirler. Umarım bu süreci en az zararla atlatırlar)
***
Yıldız’dan inciler
ALANYA siyasetinin, benim tanıdığım en cesur, en gözünü budaktan lafını dudaktan esirgemez isimlerinden biri olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) eski Antalya Milletvekili, halen Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi olan Hüseyin Yıldız’ın Türkiye’yi sarsan Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu hakkında ne düşündüğünü, neler hissettiğini merak ediyordum, imdadıma sosyal paylaşım sitesi Facebook yetişti.
Hüseyin Yıldız, bir dönem yaptığı açıklamalarla Alanya siyasetini salladığı gibi, meğer Facebook kanalı ile sanal âlemi de sallıyormuş.
İşte, Yıldız’ın operasyon ve AKP hakkındaki düşünceleri ve sosyal medyadaki paylaşımları...
“Ey AKP, ey Erdoğan! Aldınız Türk'ün ahını, haramileriniz çaldı yetimin hakkını, elbet bir gün çıkacaktı kütür kütür!”
“Yolsuzluk iddiaları AKP Belediye başkanına, bürokratlara, danışmanlara, Bakan çocuklarına ulaşmış. Usta, sen ne düşünüyorsun bu hususta!”
“Banka genel müdürü evinde bulunan 4,5 milyonu neden genel müdürlüğünü yaptığı bankaya yatırmaz da ayakkabı kutusunda bekletmiştir acaba? Faiz haram diye olmasın!”
“Savcı ve emniyetçiler Melih'in, Kadir'in, Haşim'in, Tayyip'in çocuklarını neden almadınız diye görevden alınmış olabilirler mi?”
“7/24 televizyon ekranlarından inmeyen Bakanları, Başbakanı gören, duyan var mı? Acaba yüzleri mi yok dersiniz.”
“Erdoğan ‘Ben yiyeni severim, önüne dökeni değil’ derdi. Şimdi değiştiğini, önüne dökerek yiyenleri de sevdiğini gösterdi!”
“Erdoğan, AKP üst yönetiminin anjiyosunu çektirse, ana ve kılcal damarların tıkandığını görecektir. Bypass kurtarmaz, nakil gerekir.”
“Herkes kendi işini yapıyor. Meclis Yasama, mahkemeler Yargı, hükümet de Yürütme. Bazı yürütme organlarını örneklersem; İçişleri Bakanlığı, AB’den sorumlu bakanlık, şehircilik bakanlığı, ekonomiden sorumlu bakanlığı söyleyebilirim.”
“30 Mart'ta AKP’li belediyelerdeki yerel yürütmeye, Haziran 2015’te AKP’nin genel iktidar yürütmesine son vereceğiz.”
“Başbakan Ordu'dan soruyor, ‘Bizden öncekiler ne yaptılar’ diye. Ey Erdoğan, sizden öncekiler senin sattıklarını yapıyorlardı.”
“Erdoğan'ın açıklama ve uygulamaları empati yaparak değerlendirilirse, ya ar damarında bir sorun gözükmekte, ya da yolsuzluk operasyonunun kendisine dokunacağından korktuğu anlaşılmaktadır.”
“Ak tavsiye. Ey Erdoğan, görevden almayla, tehditle, hakaretle, iftirayla uğraşacağına, meclisten sen cumhurbaşkanı olana kadar, ‘AKP aleyhinde yazan, çizen, konuşan, twet atan, Facebook’ta paylaşan, hatta düşünen herkes ifadesi 2014 Eylül’ünde alınmak üzere tutuklanacaktır’ diye kanun çıkarıp uygulamak en kolayıdır.”