29 Mart 2009 Yerel Seçimleri'ne birkaç ay vardı. Yılın ilk günleriydi ve ne seçimi olursa olsun 'milli maç heyecanı” yaşayan kentin sakinleri, Alanya Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO) seçimleri öncesi sıkı bir idmana girişmişti....

29 Mart 2009 Yerel Seçimleri’ne birkaç ay vardı.
Yılın ilk günleriydi ve ne seçimi olursa olsun “milli maç heyecanı” yaşayan kentin sakinleri, Alanya Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO) seçimleri öncesi sıkı bir idmana girişmişti.
İlk kez 2005’te gündeme gelen “ALTSO’DA KERİM’LER SAVAŞI” ikinci kez sahneleniyordu ancak bu kez başrol oyuncularından biri, sadece ismi dışında değişmişti.
ANAP’lı Alanya Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu’nun desteklediği söylenen mevcut başkan Kerim Taç’ın karşısına bu kez Kerim Kılınç yerine Gold City Turizm Kompleksi sahibi Kerim Aydoğan çıkmıştı.
Hakkını teslim etmek gerekir, Kerim Aydoğan dersine iyi çalışmış, adaşı ve kaderdaşı Kerim Kılınç’ın 2005’te yaptığı söylenen hataların hiçbirinin uzağına bile yaklaşmamıştı.
Seçim günü geldi çattı.
Alanya Kültür Merkezi’nde yapılan seçimlerde, mekana, Aydoğan’ı destekleyen “mavi kravatlılar” ile Kerim Taç’ı destekleyen “turuncu kravatlılar” hakim olmuştu.
AK Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu o sıralar henüz “normal vekil” kontenjanındaydı.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) başkanı olacağı belki o günlerde aklının ucundan bile geçmiyordu.
Ama iktidar partisinin milletvekili olduğu için onunla yan yana gözükmek, yan yana oturmak, hatta birlikte çekilen fotoğrafları eşe dosta göstermek bile şimdi olduğu gibi o gün de çok modaydı.
ALTSO seçimlerinin yapıldığı o gün, salonda ben de vardım. Dikkatimi çeken en önemli unsur, Çavuşoğlu’na yakın neredeyse tüm isimler “turuncu kravat” takmıştı.
Yani, neredeyse Alanya’daki tüm programlarında Çavuşoğlu’nun yanından bir an olsun ayrılamayan ALTSO’nun pek çok üyesi, yılların ANAP’lısı Hasan Sipahioğlu tarafından desteklendiği konuşulan yılların ANAP’lısı Kerim Taç’ı destekliyordu.
Buna şaşırmak mı, yoksa ilerleyen zamanlarda uygulamaya konulacak bir stratejinin ilk halkası olarak bakmak mı gerektiğine uzun süre kafa yormuş ama işin içinden çıkamamıştım.
Tıpkı bugün olduğu gibi…

Oysa, 29 Mart’ın muhtemel Alanya Belediye Başkan Adayı ve 2005’in ALTSO Başkan Adayı Kerim Kılınç AK Partiliydi.
O gün ALTSO Başkan Adayı olan Kerim Aydoğan da AK Parti’ye yakın bir isimdi.
Nitekim yeğeni, birkaç ay sonra yapılacak Belediye Seçimleri öncesi AK Partili Kılınç’ın Meclis listesinde iyi bir sıralamaya dahi girmişti.
Sanki gizli bir el, Kerim Taç’ın yeniden ALTSO başkanı seçilip, Kerim Kılınç ve kaderdaşı Kerim Aydoğan’ın ise yükselmesini istemiyor gibiydi.
Ama o gün, nedenleri belki aylarca tartışılabilecek bir sonuçla, 2005’te Kerim Kılınç’ın yapamadığını bu kez Kerim Aydoğan yaptı ve ALTSO’nun başkanı seçildi.
Üstelik, Aydoğan o gün AKM’nin bahçesinde taraftarlarıyla oturup içeriden seçim sonuçları geldikçe, telefonla aldığı bilgileri taraftarlarına megafonla söylüyor, bu sonuçların, AK Parti Genel Merkezi’nden de sıkı bir şekilde takip edildiğini belirterek, bir anlamda Kerim Kılınç’ın Alanya Belediyesi’ne adaylığını müjdeliyordu.
O gün, Çavuşoğlu’na yakın pek çok ismin neden “turuncu kravat” taktığını, dolayısıyla AK Parti’ye daha yakın bir aday olan Kerim Aydoğan dururken, neden yılların ANAP’lısı Kerim Taç’ı desteklediğini pek çok kişi sorguladı, eminim kendi içinde hala sorgulayanlar vardır.
Gelelim günümüze.
12 Haziran 2011 Genel Seçimleri birkaç hafta önce geride kaldı. Şimdi, yerel siyasete tüyleri ürperten derin bir sessizlik hakim.
12 Temmuz 2009’da AK Parti’ye transfer olduktan sonra Mevlüt Çavuşoğlu ile daha da yakınlaşan, özellikle AKPM Başkanı seçilmesinin ardından aralarından su sızmayan Hasan Sipahioğlu, kabuğuna çekildiği bu süreçte acaba şimdi neler düşünüyordur?
Sistemli bir şekilde çalışan zihin okuyucu bir makine icat edilse ve bu cihaz Sipahioğlu’na bağlansa, eminim beş dakika sonra cihazın her tarafından dumanlar çıkmaya başlar. Çünkü eminim cihaz bile özellikle teşkilat kongresi ve yerel seçim öncesi Sipahioğlu’nun zihninden geçenleri okumaya yetişemez.
AK Parti İlçe Teşkilatı da derin bir sessizlik içerisinde.
“AK Parti’ye transfer olan Alanya Belediye Başkanına, 12 Belediye Meclisi üyesine rağmen Batı Girişi’ni bile açtıramayan teşkilat” imajı üzerlerine öyle bir yapıştı ki, sırf bu konu bile teşkilatın elini kolunu bağlıyor, elini zayıflatıyor.
Öyle ki, Batı Girişi konusunda tabiri caizse birbirine giren Başkan Sipahioğlu ile Meclis üyelerini sakinleştirme görevi, hatırlanacağı üzere Ucuz Halk Pazarı’ndaki bir balık lokantasında düzenlenen gizli (!) zirvede AKPM Başkanı Çavuşoğlu’na düşmüştü.
Birkaç ay sonra yapılacak teşkilat kongresinin de başta AK Parti İlçe Başkanı Hüseyin Güney olmak üzere mevcut yönetimin üçte ikisini kara kara düşündürdüğünden adım gibi eminim.
“Yönetimin üçte ikisi” diyorum, çünkü yönetimin üçte birinin keyfinin gayet yerinde olduğu ifade ediliyor.
2014 yerel seçimleri Alanya için büyük önem taşıyor.
O tarihte artık daha da yıpranmış, üstelik gemilerdeki gibi metal yorgunluğu üzerine iyice sinmiş olacak bir Hasan Sipahioğlu’nun “mevcut teşkilata rağmen” yeniden seçilmesini bırakın, yeniden aday gösterilmesi bile mucize olarak nitelendirilebilir.
Yılların kurt siyasetçisi Sipahioğlu bu gerçeği bilmiyor mu?
29 Mart 2009’da yapılan yerel seçim öncesi, şimdiki teşkilatın ve rakibi olan adayın kendisi hakkında, bırakın kapalı kapılar ardında, ulu orta söylediklerini sizce unutmuş mudur?
Bence unutmamıştır.
Çünkü seçimin yapıldığı akşam, İskele’de taraftarlarına hitaben yaptığı konuşmada ne demişti, Sipahioğlu.
Hatırlayalım: “Seçim sürecinde bana olmadık laflar söyleyen, olmadık hakaret ve iftiraları atanları kalbime gömüyorum.”
Acaba Sipahioğlu’nun kalbinin içinde şöyle en sağlamından bir derin dondurucu olabilir mi?
Yeri geldiği zaman kalbine gömdüklerini bu derin dondurucudan çıkarıp, görünmez bir mikrodalga fırında yeniden canlandırıp hesap sormak isteyebilir mi?
Ankara karışık, ama yerel siyasete derin bir sessizlik hakim.
Herkes suskun, herkes temkinli.
Dışarı zinhar tek kelime lafın çıkmayacağı bilinen dost meclislerinde bile kimsenin ağzını bıçak açmıyor.
Sanki herkes, tıpkı kutsal kitapta anlatılan kıyamet gününü bekliyor gibi.
O gün, yani teşkilatın kongre günü ile yerel seçim süreci geldiğinde İsrafil’in borusu ötecek, ne ana oğlunu, ne baba kızını, ne karı kocasını tanıyacak bile deniliyor.
Kısacası, AK Parti’de kıyamet günü geldiğinde, aslında bunun bir anlamda “mahşer hesaplaşması” olacağını söyleyenler bile var.
Bakalım o gün geldiğinde, yani İsrafil’in borusu öttüğünde, Alanya siyasetinde kimin ya da kimlerin borusu ötecek?
Bekleyip göreceğiz.