İNSANLARIN büyük çoğunluğunun içinde iyilik ve kötülük, erdem ve erdemsizlik birlikte yer alır demiştik. Tarafımıza yapılan herhangi bir yanlışa veya ufacık da olsa bir kötülüğe karşılık verme dürtüsü her zaman içimizde yer alır....

İNSANLARIN

büyük çoğunluğunun içinde iyilik ve kötülük, erdem ve erdemsizlik birlikte yer alır demiştik. Tarafımıza yapılan herhangi bir yanlışa veya ufacık da olsa bir kötülüğe karşılık verme dürtüsü her zaman içimizde yer alır. Mesela trafikte yapılan küçük bir kaza sonunda bile, haksız da olsak haklı çıkma çabası içinde oluruz. (Sık sık trafikten bahsetmemin nedeni her gün gerçekleşmesi mümkün olduğu içindir). Basit bir yol verme kavgasından insanlar ölmektedir. Küçük bir çizik sonucu cinayetler işlenmekte, cana kastedilmektedir. Boşanma ya da ayrılma veyahut da şiddetli geçimsizlik nedeniyle kadınlar öldürülmektedir. Bunları yapanların büyük çoğunluğu ne yazık ki mutlak kötü olarak adlandıramayacağımız kişilerdir. Bu kişiler tamamen toplumda yer alan normal kişiler olmasına rağmen, yani iyilik ve kötülüğü içinde barındıran insanlar olmasına rağmen bir an da olsa kötülüğü öne çıkaran kişilerdir. Bir anlığına yaptıkları gaflet hem dünya hayatlarını hem de ahiret hayatlarını karartır. Böyle kişilerin dindar veya dinsiz oluşu durumu değiştirmez. Onu bunu yapmaya sürükleyen şey erdemsizliğin galip gelmesidir. Yani gurur ve kibire yenik düşmesidir. O an insanların gözündeki durumunu düşünür de Allah (CC) karşısındaki durumunu düşünmez. Oysa Allah (CC) Kur'an-ı Kerim'in Bakara suresi 34. ayetinde insanlara şöyle seslenir: "Ve o vakit meleklere Adem için secde edin dedik, derhal secde ettiler; ancak iblis dayattı, KİBRİNE yediremedi, zaten KAFİRLERDEN idi." Yüce Allah'ın (CC) kibirliliği kafirlere layık gördüğü bu ayette gayet açıktır. Çünkü kibir ve gurur şeytanın işidir ve erdem sahiplerine uygun değildir. Biz insanların; Kur'an-ı Kerim'in Zuhruf suresi 16. ayetinde bahsi geçen MAHLUK olmaktan kurtulmamızın tek yolu içimizdeki kötü düşüncelerden uzaklaşmamız ile mümkün olacaktır. Yapılan ibadetler bile buna bağlıdır. Çünkü peygamber efendimiz bir hadisi şerifinde şöyle demektedir: "Kimin namazı kendini kötülükten uzaklaştıramıyorsa, o namaz onu Allah'tan iyice uzaklaştırır." Biz insanların, bizi kötülüğe meylettiren şeyin kibir ve gurur olduğu Kuran'da açıkça ifade edilmiştir. Kibir ve gururunun esiri olanların şeytanın dostları olarak nitelenmesi de bundandır. Oysa yaratılan insanoğlu neyine kibirlenip gururlanmaktadır. Kötü kokulu bir su ve kan damlasından varedilip, ölünce yine kötü kokulu bir leş haline dönecek olmasına rağmen neye kibirlenmektedir? İnsanlardan utanarak ya da haya duyarak suç işlemekten çekinmez de Allah'tan haya duyarak neden suçtan vazgeçmez? Erdemsizliği seçmek ona kolay gelir de erdemli olmak neden zordur? Kötülük yapmaktan çekinmez de niçin iyilik yapmayı seçmez? İşte bu soruların cevapları insanların sahip olduğu 7 nefste saklıdır. Nefs insanı ateşe sokacak olan yegane şeydir. Bundan kurtulmanın yolu uzun ve meşakkatli olsa da, insanoğlu iyi niyetle denemek zorundadır. Dinin var oluş sebebi işte bu nefsleri terbiye edip, erdemli insan olma yolunda insanoğluna yardım etmektir.