Bugün Öğretmenler Günü… Hepimizin en korktuğumuz ve kızdığımız öğretmenlerimizden dahi öğrendiklerimiz çok şey vardır. Tanzimattan sonra mektepli muallimler çağdaşlık yolunda öncülük etmişlerdir ve sonra da Cumhuriyetin muhteşem...

Bugün Öğretmenler Günü… Hepimizin en korktuğumuz ve kızdığımız öğretmenlerimizden dahi öğrendiklerimiz çok şey vardır. Tanzimattan sonra mektepli muallimler çağdaşlık yolunda öncülük etmişlerdir ve sonra da Cumhuriyetin muhteşem yıllarında ülkeye feyiz vermişlerdir. Ben hepsini ve bütün öğretmenleri bugün minnetle anıyorum.Benim hayatımda büyük etki yapmış öğretmenlerim olmuştur. İlkokulda Nişantaşı'ndaki İngiliz ortaokulunda İngilizce öğrenmemin temellerini atan İngiliz kadın öğretmenim. Aynı okulda ailemden aldığı yetki ile sık sık değnek vuran ve koridorda boynuma "Bir daha kopya çekmeyeceğim" veya "Okulda dil kuralını bozmayacağım" diye levha asan okul müdürü Mrs. Peach idi. Tarihin cilvesi; Mrs. Peach vefat edince İstanbul Angelican Klisesi'nde onun hakkında konuşmak bana düştü. (Anlaşılmıştı, Mrs. Peach meğer aslında Angelican papazıymış. Fakat bizlere hiçbir dini telkinde bulunmamıştı.)Çoğu öğretmenlerim sert ve disiplinli olmakla sevecen olma arasındaki altın vasatı bulmuşlardı. Robert Kolej'de Türkçe öğretmenim Şaire Nigar Hanım’ın oğlu Feridun Nigar bize Türk edebiyatını sevmeyi öğretti. Daha sonra da rahmetli Hüseyin Pektaş da Divan Edebiyatı'nı bize sevdirdi. Sınıf öğretmenimiz rahmetli Ziya Akant kendi deyişi ile bize “cağrafya” öğretti ve adeta arkadaşımız oldu. İngiliz okulundan beni matematiğe pek ısındıramayan ve sınıflara İskoç eteği ile giren Mrs. İancambell, sonraki yıllarda Amerika’da resmi görevde iken, o Angelican papazı olarak Nevraska'da görev yaparken milli davalarımızda bana yardımcı ve destek olmuştu. Dedim ya şimdi düşününce bütün öğretmenlerimizi rahmet ve sevgi ile hatırlıyorum.İki öğretmenim özellikle hayatımda iz bırakmıştır. Birincisi rahmetli Cami Baykurt… Milli mücadelede ve cumhuriyetin ilk yıllarında dahiliye vekilliği yapmış olan Cami Bey sonraları Mustafa Kemal ile ters düşmüş hatta rivayete göre onu düelloya bile davet etmişti. Böylelikle resmi görevleri sona eren Cami Bey mali durumu gerektirdiği için Redhause Lugatı'nın hazırlanmasında görev almış ve sonra da Robert Kolej'e tarih öğretmeni tayin edilmişti.Cami Bey çok mütevekkil ve mütevazi bir kişiydi. 70 yaşlarında iken Robert Kolej'in tepesine birlikte yaya çıkarken “Sen selamet ver donanmaya hümayüme ya rabbi” sözlerini gene birlikte muhterif şekillerde söylerdi ve biz de ona eşlik ederdik.İkinci Dünya Savaşı esnasında ben Alman taraftarı; Sınıfta Cami Bey’e takılır "Hocam, bizimkiler (Yani Almanlar) Paris'e girdiler" veya "Moskova'nın kapılarına dayandılar" diye ona takılırdım. O ise kızmaz; "Sen sonrasına bak oğlum" derdi, sonrası malum.Sonraki yıllarda biz mezun olduktan sonra Cami Bey solculuktan Sultan Ahmet Cezaevi'ne konulmuştu. Ziyaretine gittik. O mütevekkil edası ile “Yeni bir şey yok, avludaydık içeri aldılar” demişti.Bir bakıma hayatımın seyirini değiştiren bir öğretmenim de Kimya öğretmeni Dr. Fox idi. Onun dersinde Mendeleyev elementler tablosunu bir türlü çözememiş ve imtihanlardan geçememiş, kırık not almıştım. Bir daha geçemez isem sınıfta kalacaktım ve belki de okuldan atılacaktım…Dr. Fox’a gittim ve "Hocam acıyın bana ve sınıfı geçmeme izin verin, size söz veriyorum hayatımda kimya ile ilgili hiçbir iş yapmayacağım" dedim. Dr. Fox da geçecek not verdi.Yıllar sonra Amerika’da görevde iken ona rastladım, bana "İnşallah kimyager olmamışsındır" dedi.Bugün bütün öğretmenleri hürmetle anarken, eski öğretmenlerimi de rahmet ve minnetle anıyorum.