"

BABASI

oğlunu öldürmüş. Başını odunların arasına koyup eve getirmiş, hanımına göstermiş. Hanımı hiçbir şey dememiş. Ertesi gün çocuğun başını kazana atmış, altına ateş yakmış. Öğle olduğunda evin kızı sokaktan gelip üvey anasına, 'Yemeğimi hazırla, yiyip okula gideceğim' demiş.

'Kazan mutfakta, tabağını alıp git. Yemeğini kendin koyup alabilirsin' demiş üvey ana.
Kız, kazanların başına varmış.
Birinci kazanın kapağını kaldırır kaldırmaz korkup kaçmış.
Gözü ağabeyinin saçlarına takılınca, onu tanımış.
Hemen kapağı kapatıp okula doğru yol almış.
Okula varır varmaz bütün olanı biteni hocasına anlatıvermiş.
'Dünyada üvey analar böyle işleri çok yaparlar' demiş hocası.
Ve şöyle devam etmiş...
'Bırak, üzülme. Bu ateşin dumanı onun gözlerini kör edecek. Fakat sen çok dikkatli davranmalısın. Şimdi beni iyi dinle. Ağabeyinin etine asla ağzın değmesin. Kemiklerinin hepsini toplayıp bir gül ağacının dibine göm. Ona su döküp 40 gece boyunca başında oturarak ebedilik duasını oku. Diğerleriyle işin olmasın. Gerisini merak etme sen.'
Kız, hocasının sözüne kulak verip ağabeyinin kemiklerini toplamış ve bir gül ağacının dibine gömmüş."

***

Nasıl hikaye ama...

Bunu çocuklar okuyor.

İlkokula giden minik öğrencilere bu ve benzer hikayelerin yazılı olduğu kitaplar tavsiye ediliyor.

Üvey anne korkusu aşılanıyor.

Ufacık zihinlere ölüm korkusu zerk ediliyor.

Babaların oğullarını öldürebileceği ima ediliyor.

Hatta o zalim babaların öldürdükleri oğullarının başını odunların arasına koyup eve getirebilecekleri, ateşte yanan kazanlara atabilecekleri söyleniyor.

"Cesedin etini ağzına sürmemesi" salık veriliyor.

***

Kitap ismi vermeyeceğim, merak eden yetkili varsa arar, ismi benden direkt öğrenir.

Milli Eğitim tedarik etmiyor, tavsiyede bulunmuyor ama kırtasiyelerdeki "Çocuk Öyküleri" reyonunda bu hikayelerin yazılı olduğu kitaplar adeta peynir ekmek gibi satılıyor.

Misal, ilkokula giden çocuğunuz var diyelim.

"Kitap okusun, zihni gelişsin, ufku açılsın" diye kitap satın almak için giriyorsunuz kırtasiyenin birine, kapağında cicili bicili resimler olan bu ve benzer kitaplardan satın alıyorsunuz, çocuğunuza verip işlemi (kendi açınızdan) tamamlıyorsunuz.

"Nasıl olsa Milli Eğitim'in süzgecinden geçmiştir" diye hiçbir velinin bu ve benzer kitapların içini açıp okuduğunu sanmıyorum.

Peki bu kitapları okuyan 6-7-8 yaşlarındaki çocuklara verilmek istenen mesaj nedir?

İleride kafa kesen, kestikleri kafaları odun ateşinde pişiren, pişirip ağaç diplerine gömen bir nesil mi yetiştirilmek isteniyor?

Ruh sağlığı bozuk, kana susamış, işlediği suçu örtbas etmeye teşvik edilen bir kuşak mıdır asıl amaçlanan?

***

Alanya'da bu ve benzer içerikteki kitapların farkına varan bir grup öğrenci velisinin, durumu önce Milli Eğitim Müdürlüğü'ne ilettiğini duydum.

Milli Eğitim'e verilen dilekçede kitapların isimleri de tek tek afişe edilmiş.

Eğer iddia doğru ise ve gerçekten dilekçe verildi ise gözler şimdi Milli Eğitim'de, elbette en başta şehrin mülki amiri olan Alanya Kaymakamı Sayın Mustafa Harputlu'da.

Acilen bir komisyon kurulmalı, Alanya'daki kırtasiyelerde ve kitapevlerinde satılan çocuk kitaplarının tamamından birer adedi alınmalı, içleri o komisyonda görevli eğitimciler tarafından tek tek okunup rapor hazırlanmalı ve acilen gereği yapılmalıdır.

Cinayet, ceset yakma, öldürülen kişinin bedeninin ağaç diplerine gömülmesi ancak korku filmlerinde görülen şeylerdir, ufacık çocuk kitaplarında yer almamalıdır.

Bugüne dek bu tür kitapların farkına varamayan yetkililerin vurdumduymazlığını kamuoyunun takdirine bırakıyor, saygılar sunuyorum.