Yolunda gitmeyen bir ilişkinin yarattığı mutsuzluk, yüksek tempolu bir işin sebep olduğu stres, rutin giden günlerin verdiği sıkılmışlık hissi, topluluk önünde konuşmanın yarattığı endişe, bağırmayı ve öfkeyi iletişim tarzı haline...
Yolunda gitmeyen bir ilişkinin yarattığı mutsuzluk, yüksek tempolu bir işin sebep olduğu stres, rutin giden günlerin verdiği sıkılmışlık hissi, topluluk önünde konuşmanın yarattığı endişe, bağırmayı ve öfkeyi iletişim tarzı haline getirmiş yönetici ile çalışma zorunluluğu ya da zorlu görevler karşısında yaşanan başarısızlık duygusu… Sebep her ne olursa olsun hayatımızın gidişatından memnun olmadığımız günleri hepimiz yaşamışızdır; hatta yaşamaya devam ediyoruzdur belki de.
Hayatımızın gidişatından memnun olmadığımız zamanlarda, günler günleri aynı hoşnutsuzlukla kovalamaya devam ederken, biz de memnuniyetsizliğimiz karşısında neler yapabileceğimize bakar ve sonra harekete geçeriz. Çoğu kez büyük bir çaresizlikle kabuğumuza çekiliriz. Her kabuğumuza çekilişimizde de, ne yaparsak yapalım sonucu değiştiremeyeceğimize dair bir inanç filizlenir içimizde ve bu inanç bir süre sonra içinden çıkılmaz bir girdaba dönüşür. Bazen girdabın bizi tamamen içine çektiğine inanır ve görmezden gelmeyi, fonda çalan şarkıya kapılıp güzel günleri zihnimizde tekrar canlandırmayı, uzaklara dalıp gitmeyi, Karadeniz’de gemileri batırmayı, sadece derin bir nefes almayı ya da yıkıcı bir karamsarlık duygusu ile baş başa kalmayı tercih ederiz.
Peki, gerçekten yapmamız gereken bu mu? Çaresizliği kabul etmek. Yani gerçekten hayat hızla akıp giderken her gün, her saat, her dakika aynı memnuniyetsizlikleri tekrar tekrar deneyimlemek…
Büyük bir çaresizlik yerine büyük bir umutla harekete geçebilir miyiz? Çaresizliği kabul etmek yerine umudun getirdiği cesaretle girdaba bir olta sallayıp zıtlıkları barındıran, problemlerle dolu olan ya da hayatımızın dönüm noktası olduğuna inandığımız süreçlerle mücadele etsek, başarsak ve yolumuza yeni açılan bu kapıdan devam etsek. Bu da bir seçenek değil midir?
Kabul ediyorum kolay değildir hayatından memnun olmayan birisinin girdaptan kurtulmak için bu zorlu süreci göğüslemesi. Zaten bundandır çoğu kez kolay olanı tercih edip hayattan doyum almaya imkan sağlayacak yeni kapıyı açmamamız. Bazen de hayatımızı değiştirmek için nereden başlayacağımızı bilemeyişimizdir sebep. Oysaki hayatında harikalar yaratabilmek için değişim yaratacak düşüncelere odaklanmak engellerin daha kolay aşılmasına imkan sağlayacaktır. Çünkü Nietzsche’nin dediği gibi “Düşüncelerimizin en iyi aynası, yaşamlarımızın akışıdır.”
Bir su damlası misali damlaya damlaya biriken düşünce, duygularımızı şekillendirip bizim karar almamızı ve harekete geçmemizi sağlar. İki seçenek vardır bu noktada: Çaresizce kabul edip vazgeçmek ya da cesurca değişimi başlatmak. Bu noktada hangisini seçeceğimizin belirleyicisi düşünce kalıplarımız olur. Deneyimlerimiz, yetiştirilme tarzımız, büyüdüğümüz şehir, okuduğumuz kitaplar, dinlediğimiz müzikler, arkadaş seçimlerimiz, öğretmenlerimiz… Hepsinin birleşimi sonucu bugünkü biz olmuşuzdur. Hepsinin birleşimiyle düşünce kalıplarımız şekillenmiştir. Hayatı ve hayatın sunduğu tüm deneyimleri kucaklama şeklimizin belirleyicisi de işte tam olarak bu yüzden düşünce kalıplarımızdır. Peki, hayatımızın akışına düşüncelerimiz yön veriyorsa, memnuniyetsizliğimizi gidermek için de buna sebep olan düşüncemizi değiştirmemiz gerekmez mi?
Tıpkı “plasebo etkisi”nde olduğu gibi. Plasebo etkisi, telkine dayalı bir etki yaratma halidir. Yani kullanılan ilacın hastalık için iyileştirici bir etkisi olmamasına rağmen hastaya, ilacın hastalığını iyileştireceği telkin edilir. Sonuç gerçekten ilginçtir: Hastalık iyileşmiştir. Plasebo etkisinden yola çıkarak ve bu konu hakkında yapılan bilimsel araştırmalar ışığında, hayatımızın gidişatından memnun olabilmek için ilk adımın düşünce kalıplarımız üzerine çalışmak olduğu söylenebilir. Bu noktada kendinize şu soruyu sorabilirsiniz “Hangi düşüncem, benim, bu gerçeği yaşamama sebep olmakta?”. Çünkü hangi düşünceniz ile bu gerçeği yarattığınızın keşfi, hayatınızda değişim rüzgârlarının esmesini sağlayacaktır.