Allah büyüktür, kişi veya ülkelere yaptıkları kötü uygulamaların hesabını mutlaka sorar. Allah'ın nezdinde zaman mefhumu diye bir kavram yoktur. O hesabı ne zaman soracağını bilir ve uygular. Bunun tipik misalini, Güney Kıbrıs Rum...
Allah büyüktür, kişi veya ülkelere yaptıkları kötü uygulamaların hesabını mutlaka sorar. Allah’ın nezdinde zaman mefhumu diye bir kavram yoktur. O hesabı ne zaman soracağını bilir ve uygular. Bunun tipik misalini, Güney Kıbrıs Rum yönetiminde görüyoruz. Bir zamanlar tafralarından yanlarına varılmayan, referandumda AB'ye girmemek için oy verdikleri halde, şantajla AB'ye giren, bir de 2012'de AB dönem başkanlığı yapan, Kuzey Kıbrıs Türk hükümetini tanımayan, ikide bir Türklere karşı hasmane tavır takınan, Türklerin mallarını ihraç ettirmeyen, akıllarınca iktisaden çökertmek için her türlü desiseyi mübah sayan Rum yönetimi, Yunanistan’ın peşinden mali krizle boğuşmaktadır. Rum lideri Dimitris Hristofyas, utanmadan, arlanmadan kameraların karşısında gözyaşı dökmektedir. İşçilerle yaptığı konuşmasında, "Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve IMF'den oluşan troyka ile mali yardım memorandumunu imzalamak zorunda kaldım. Bundan böyle anlaşma gereği yeni vergiler, maaş kesintileri ve kara para aklama gibi bir dizi yeni düzenlemeye gideceğiz" dedikten sonra ağlamaya başlamıştır. Türk devletinin AB'ye girmemesi için vetosunu kullanmak suretiyle düşmanlığını pekiştirmektedir. Çünkü, AB'ye bir devletin üye olabilmesi için tüm üye devletlerin onayı gerekmektedir. Rumlar da bu maddeyi kullanarak Türkiye’nin girişini engellemeye çalışmaktadırlar.Kuzey Kıbrıs Türk hükümeti ise, Türkiye’nin mali ve maddi yardımları ile gittikçe gelişmektedir. Kıbrıs’a Anamur çayından 40 kilometre deniz altından borularla su verilecek, böylece Kıbrıs Türk devleti hem içme, hem de sulama suyuna kavuşacaktır. Bilindiği gibi, suyun olduğu her yerde bereket fışkırır. Diğer taraftan Türkiye, Ada Türklerine maddi yardımda bulunuyor. Bugün Türkler iktisaden güçlenmekte olduğu gibi pek çok devlet nezdinde temsilci bulundurmakta yani zımnen tanınmaktadır. Güney'deki Rumlara bugün düştükleri mali krizden kurtulmaları için KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, "Bizi azınlık diye tanımlamazsanız ve biz Türklere karşı hasmane tutumunuzdan vazgeçerseniz size her türlü yardımı yapabiliriz" diye mesaj göndermiştir. İşte böyle, dün Türkleri azınlık diye küçümseyen Rum yönetimi, bugün onlara muhtaç duruma düşmüştür. Ne demişler, düşmanın karınca bile olsa küçümseme. Allah büyüktür, kendini büyük gösterenleri sevmez ve çok kere böyle aciz duruma düşürüverir.