AMERİKA Birleşik Devletleri'nin Pensilvanya eyaletinde ikamet eden Fethullah Gülen, Türkiye tarafından istenmesine rağmen iade edilmiyor. Eğer masum ise yani suçlu değilse Gülen'in yerinde ben olsam önce ABD'de bir basın toplantısı...

AMERİKA

Birleşik Devletleri’nin Pensilvanya eyaletinde ikamet eden Fethullah Gülen, Türkiye tarafından istenmesine rağmen iade edilmiyor.
Eğer masum ise yani suçlu değilse Gülen’in yerinde ben olsam önce ABD’de bir basın toplantısı düzenler, bunu tüm dünya kamuoyuna ilan eder, sonra da, “Madem hakkımda bunca iddia var, geliyorum” derim ve ilk fırsatta Türkiye’ye gelip “Hodri meydan” derim.
Ama bu söylediğimi düzgün insanlar ve suçsuz insanlar yapar.
Böyle veya benzeri davranışı sergileyemediğine göre demek ki masum değil.
Zira alçak teşebbüsün üzerinden koskocaman üç ay geçti, dördüncü aya girdik.
Görüyorsunuz, bu konuda Okyanus Ötesi'nden çıt yok.
Hani, “Çiğ yemedim ki karnım ağrısın” diye bir söz vardır.
FETÖ adaletten kaçtığına göre demek ki çiğ yemiş.
15 Temmuz, şüphe götürmeyecek şekilde bir darbe girişimidir.
Hatırlayınız, bundan birkaç yıl önce, adına namertçe, hem de Türklere hakaret edercesine, Ergenekon ve başka isimlerle yaftalanarak Türk Silahlı Kuvvetleri'ne kahpece bir tuzak kurulmuştu.
İftiralar atılarak yıllarca hapis yatan askerlerimiz en ağır cezalara çarptırılmış, ancak bunun hukuk cinayeti olduğu daha sonra ortaya çıkmış, yeniden yargılama ile komutanların hepsi beraat etmiştir.
Burada tezgâhı kuranlar “Üst Akıl” denilen ABD, o zamanlar Cemaat denilen, şimdi ise Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) diye adlandırılan yapıya yıllarca destek olanlardır.
Acaba o tezgâhı ABD ile birlikte kuranlar bugün vicdanen rahatlar mı?
15 Temmuz’u gördükten sonra rahatlıkla “Ne darbesi beyler?” diye sorabilirsiniz.
Zira “Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Amirallere Suikast" gibi safsatalarla adlandırılan bu malum davalarla 15 Temmuz'u kıyaslarsanız, bana hak verirsiniz.
O kumpas davalarında bırakın tankı, uçağı, helikopteri vs. bir tek mermi dahi atıldı mı?
En hafif tabirle, densizliğin bu kadarına da pes doğrusu. İnsan suçsuz olunca başı dik olur ve gür seslerle rahat hareketlerle kendini savunur.
Kumpas davalarının sanıkları ve ailelerinin tavırlarını FETÖ'cülerle kıyaslıyorum, arada uçurumlar görüyorum.
Kumpas davalarında nerdeyse firar eden olmamıştı, yani yok denilecek kadar azdı.
Oysa 15 Temmuz sonrası birçok firar eden var, hem de sayıları oldukça kabarık.
Kumpas davalarında arananlar haberleri olunca hemen gelip teslim oldular.
Zira suçsuz olduklarından adları gibi emindiler.
Oysa FETÖ'cülerde firar eden edene.
FETÖ'cülerden çatıda yakalananı mı sorarsınız, kadın halleriyle arka pencereden kaçarken yakalananları mı?
Kumpas davası sanıklarının aile fertleri baştan sona masum olduklarını her fırsatta haykırdılar.
“Vardiya bizde” ve “Silivri nöbeti” gibi faaliyetler yürüterek kamuoyuna suçsuz olduklarını, dahası iftiraya uğradıklarını dile getirdiler.
Oysa FETÖ'cülerde bunları görmek mümkün değil.
Sadece tutuklu askeri lise öğrencileri ve tutuklu rütbesiz askerlerin ailelerinin o cezaevlerinin önünde malum yapı ile alakalarının olmadığını belirterek, “Çocuklarımız suçsuz, bırakılsın” dediklerini gördük.
Oysa diğer tutuklularda bunları göremedik.
Acaba niye?
Yukarıda belirttiğim gibi, insan suçsuz olursa başı dik olur, sesi ise gür çıkar.
Aksi durumda bunları göremezsiniz.
Halen Ergenekon ve benzerlerinden darbe çıkarmaya yeltenen aklı evvellere asıl sorulması gereken ise, o malum davaların hakim ve savcılarının şu an nerede olduklarıdır.
Bu sorunun cevabı aslında her şeyi ortaya koymaktadır.
Tabi anlamak isteyenlerde vicdan ve merhamet var ise.
Kumpas davalarında adil bir yargılama olmadı.
Sahte deliller, imzasız ve isimsiz dilekçeler hukuk tarihimizde ise ilk defa gizli tanıklık gibi garabetler ile bu davalar maalesef vicdanlarımızı yaraladı.
Temennimiz, 15 Temmuz kalkışmasında ve bu yapı ile ilgili davada adil bir yargılamanın olmasıdır.
Temennimiz, suçsuzların aklanması, suçluların ise hak ettikleri cezalara çarptırılmalarıdır.
FETÖ'cüler mahkemede yargılanırken, yerden göğe haklı olarak kendilerinden çok şikayetçi olanlar olacaktır.
Zira vaktiyle önce masumları oynayıp sonra gücü ele geçirince gaddarlaşarak az can yakmamışlardı.
Anlaşılan o ki, bu şahıslar hiç bugünleri düşünmemişler.
O kadar masum insanın canını acıttılar ki, o kadar insana iftira atarak ocaklarını söndürdüler ki, anlatmakla bitmez.
Hele bir tanesi var ki, Kayseri’de bir kız çocuğu annesi zavallı havacı üsteğmen kadının (ona yapılanları buraya yazmaya hicap duyuyorum) intiharına sebep oldular.
Çocuk halen anneannesine, “Annem ne zaman gelecek?” diye soruyor.
Acılı annenin olayın nasıl örtbas edildiğini anlatarak “FETÖ'cüyü meğer FETÖ'cüye şikâyet etmişiz” demesi, facianın boyutunu anlatmaya yeter de artar bile.
Hak ve adalet yüce kavramlardır.
Bu kavramlar herkese lazımdır.
FETÖ'cülere açılacak davalarda adaletten asla kaçılmamalı, adil bir yargılamanın yapılarak adalet tecelli ettirilmelidir.
Bunun yapılacağına yürekten inanıyorum.
Zira kimsenin yaptığı yanına kâr kalmaz.