Çanakkale'de savaşan dedelerimizin yemek listesi: 15 Haziran 1915 Sabah kahvaltısı : Üzüm hoşafı Öğle yemeği : Yok Akşam yemeği : Üzüm hoşafı ve tam ekmek 28 Haziran 1915 Sabah kahvaltısı : Yok Öğle yemeği : Yok Akşam yemeği :...
Çanakkale'de savaşan dedelerimizin yemek listesi:
15 Haziran 1915
Sabah kahvaltısı : Üzüm hoşafı
Öğle yemeği : Yok
Akşam yemeği : Üzüm hoşafı ve tam ekmek
28 Haziran 1915
Sabah kahvaltısı : Yok
Öğle yemeği : Yok
Akşam yemeği : Yağlı buğday çorbası- Tam ekmek
18 Temmuz 1915
Sabah kahvaltısı : Üzüm hoşafı
Öğle yemeği : Yok
Akşam yemeği : Yok-Yarım ekmek
21 Temmuz 1915
Sabah kahvaltısı : Yarım ekmek
Öğle yemeği : Yok
Akşam yemeği : Şekersiz üzüm hoşafı-Ekmek yok
ÇANAKKALE SAVAŞI ANILARI
1- FRANSIZ GENERALİ BRIDGES'İN HATIRASI : Savaş meydanını geziyordum. Yerde bir Fransız askeri kanlar içinde yatıyordu. Bir Türk askeri de gömleğini yırtmış, onun yaralarını sarıyordu. Sordum; neden öldürmeye çalıştığın askeri kurtarmaya uğraşıyorsun diye. Döndü ve bana cevap verdi; Onu yaralayınca göğsünden yaşlı bir kadının resmini çıkardı. Anasıydı herhalde. Oysa benim vatanımdan başka kimsem yok. O bari kurtulup, anacığına kavuşsun.
2- ÇANAKKALE MÜZESİ'NDE ASLI BULUNAN, BİR ANNENİN MEKTUBU: Anadolu'dan yola çıkan Ali Çanakkale'ye savaşmaya gelir. Saçları kınalı olduğu için komutanlar ve asker arkadaşları ona devamlı şaka yapar, erkek adam kına yakılır mı diye. Ali buna içerleyip anasına mektup yazıp bunun sebebini sorar. Kısa zaman sonra cevap gelir. Ali mektubu herkesin içinde okutur. Anası der ki; Oğlum, bizde üç şeye kına yakılır. Birincisi, gelinlik kıza; Gitsin ailesine ve çocuklarına kurban olsun diye. İkincisi; Kurbanlık koça, Allah'a kurban olsun diye. Üçüncüsü; Askere giden yiğitlere, Vatana kurban olsunlar diye.
3- TEĞMEN SAİP'İN HATIRA DEFTERİNDEN: Savaşın en şiddetli anıydı. Edincikli Er Mehmet'e baktım, kolu top mermisiyle parçalanmış, sallanıyordu. küçük bir et parçası kolun düşmesini önlüyordu. Mehmet bana bağırdı: "Komutanım kes şu kolumu". Ne yaptığımı bilmez halde kolu kestim. Kolun koptuğu yerden oluk gibi kan akıyordu. Fakat o buna aldırmayıp tek kolla uzun süre süngü savaşına devam etti. Sonunda kan kaybından şehit düştü.
Sayın Yeni Alanya okurları;
Ben bu ülkenin vatandaşıyım, iyi bir yurttaşım diyorsanız, vatanınıza ve halkınıza karşı yüzlerce göreviniz olduğunu da biliyorsunuz demektir. Ancak bireysel görevlerin yanı sıra toplumsal görevler de vardır. Bu toplumsal görevleri önem sırasına göre dizecek olursak; 1- Vatanımızı savunmak 2- Hangi işi yaparsak yapalım, dürüstçe, namusluca ve adaletle, çok çalışarak yapmak 3- Demokrasi ve Cumhuriyet adına oy kullanmak.
Vatan topraklarında yaşayan ve ben yurttaşım diyen hiçbir ferdin bunlardan kaçmaması, kaçınmaması vatanımıza ve şehit ecdatlarımıza olan borcumuzdur. Bugün itibariyle birincisine ihtiyacımız yoktur. Yüce Rabbim hiçbir zaman da etmesin. Fakat diğer ikisine millet olarak her zaman ihtiyacımız vardır. Bunlardan ilk ikisi gerçekten zor ve meşakkatlidir. Çile çekilmesini, güçlüklerle mücadele edilmesini ve çok fedakarlık ister. Üçüncüsünün yapılması ise son derece kolaydır. Kolaydır fakat diğer ikisinden daha az önemli değildir. En az onlar kadar değerli, onlar kadar gereklidir. Çünkü nasıl bir ülkede yaşamak istiyorsunuz, ecdatlarınızdan aldığınız vatan topraklarını çocuklarınıza nasıl ve ne şekilde bırakmak istiyorsunuz sorusunun cevabı vereceğiniz bir oyda saklıdır. Ve o kararı vermenize de sadece 6 gün kaldı.
Saygıdeğer Vatandaşlarım;
30 Mart 2014 tarihinde vatandaşlık görevlerimizden birini yapacağız. Öncelikle mutlaka gidip oyumuzu kullanacağız. Atalarımızın Çanakkale'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da düşmandan kaçmadığı gibi bizler de oy sandığından kaçmayacağız. O bizim düşmanımız değil tam aksine, demokrasi ve Cumhuriyetimizin teminatıdır.
30 Mart sabahı kalktığınızda, gökyüzü pırıl pırıl ve hava çok güzel olabilir. Çoluk çocuk deniz kıyısına gidip, park ve bahçelerde iyi bir gün geçirelim, oy kuyruğunda günü ziyan etmeyelim diye düşünürseniz, yukarıda yazdığım Çanakkale'deki yemek listesini ve hatıraları aklınıza getirin. Denizi seyrederken, ecdatlarımızın, düşman donanmasından savrulan 500 top ateşiyle denizden gelen ölümü nasıl karşıladıklarını bir kez daha düşünün.
Yaylaya ve ormanlara piknik yapmaya gidelim diye aklınıza gelirse; yukarıdaki yemek listesini bir daha hatırlayın ve Atalarımızın günlerce aç ve susuz bu vatanı nasıl savunduklarını bir kez daha düşünün.
30 Mart'ta yağmur yağarsa ve sizler ıslanmamak için oy vermeye gitmeyip, evlerinizde televizyon karşısında uyuklarsanız; Çanakkale ve İstiklal savaşlarında mermi ve şarapnel yağmuru altında "Allah Allah" nidalarıyla siperlerinden fırlayan, bıyığı bile terlememiş ecdatlarımızı bir kez daha düşünün.
Demokratik hak ve vatandaşlık göreviniz olan oyunuzu mutlaka ama mutlaka kullanın. Kime, hangi düşünceyle ve ne amaçla oy verirseniz verin fakat bu hakkınızı bir poşet azığa veya herhangi bir menfaat karşılığı kullanmayın. Eğer nefsinize sahip olamayıp bu şekilde oy vermeye kalkarsanız Çanakkale'de şehit düşen atalrımızın yemek listesini bir kez daha hatırlayın.
Bütün bunlara rağmen benim bunları düşünecek vaktim yok diyorsanız; hemen yanınızda, yanı başınızda duran çocuklarınıza, yeğenlerinize ya da küçük kardeşlerinize bakın ve onlara nasıl bir ülke bırakmak istediğinize karar verin. Vereceğiniz bu karar sadece onlar için olmayacaktır. Bu karar aynı zamanda sizin "Gerçek bir yurttaş olup olmadığınızın da" kararı olacaktır. Saygılarımla.