YENİ Alanya'nın 5 Eylül Salı günkü sayısının 9. sayfasında benim imzamla yayınlanan 'özel” bir haber vardı. Bahse konu haberde, AK Parti İlçe Teşkilatı'nın önümüzdeki günlerde Alanya'nın sorunlarını masaya yatırmak...

YENİ Alanya’nın 5 Eylül Salı günkü sayısının 9. sayfasında benim imzamla yayınlanan “özel” bir haber vardı.
Bahse konu haberde, AK Parti İlçe Teşkilatı’nın önümüzdeki günlerde Alanya’nın sorunlarını masaya yatırmak için Ankara’da geniş katılımlı bir yemek organizasyonu yapacağını, anne tarafından Alanyalı olan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın onur konuğu olarak davet edileceği yemeğin mali sponsorunun ise Alanya Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO) Başkanı olan Kerim Aydoğan olacağını yazmıştım.
(Vurguya özellikle dikkat etmenizi rica ediyorum. Yemeğin sponsorunun ALTSO değil, ALTSO Başkanı Kerim Aydoğan olacağını özellikle belirtmiştim)
Yıllardır, “Ankara bize bakmıyor”, “Para musluğunun başı olan Ankara’dan yeterli ilgiyi göremiyoruz” diyen Alanya’da bence bu toplantıyla muazzam bir iş yapılacak, geç kalınmış olsa bile Alanya’nın Ankara lobisi güçlendirilmeye çalışılacak.
Bu kentte yaşayanlar olarak buna sevinmeli miyiz, yoksa bu işi başarmak üzere olan kişi ve kurumları yerle yeksan mı etmeliyiz.
İşte asıl mesele budur.
Ancak ne gariptir ki, siyasetini yıllardır yakından takip ettiğim ve bir süredir gazı yanlış pompadan aldığını üzülerek izlediğim CHP’nin ilçe başkanı Şevki Türktaş, “AKP’nin Ankara çıkarması” haberim üzerine dün oldukça enteresan bir basın açıklamasına imza atmış.
Önce Türktaş’ın bu ilginç açıklamasını okuyun, peşi sıra yorumumu yapacağım.
Türktaş diyor ki:
“ALTSO artık AK-ALTSO oldu. Ankara’da yapılacak yemek el aşıyla dost tutmaya benziyor. Alanya’da toplamda merkez dahil 17 belediye var. Bunun (ikisi sonradan geçme) altısı AKP’li, 11’i diğer partilere mensup belediye başkanı olmasına rağmen AKP’nin yalnız kendi belediye başkanları ve yöneticileriyle Ankara’da nezih bir restoranda yapacağı toplantıyı şiddetle kınıyorum. Alanya, köyü ve belediyesi ile bir bütündür. Sevinci de, kederi de, sorunları da birdir. Bu nedenle 6 belediyeyi ayırıp 11 belediyeyi yok sayan bir zihniyet Alanya’nın sorunlarına çare olamaz. Ayrıca bu yemeğin sponsorluğunu ALTSO’nun yapması da tamamen bir rezalettir. Ticaret dünyasının aidatları ile yaşayan ALTSO hangi zihniyetle bu yemeğe sponsor oluyor. Bu oda Alanya Ticaret ve Sanayi Odası mı yoksa AKP Ticaret ve Sanayi Odası mı? Anlamak mümkün değil. Sonuç itibarı ile AKP ve ALTSO’yu uyarıyorum. Siyasi ayrımcılık yaparak Alanya’nın kaderiyle olumsuz bir şekilde oynamayın. ALTSO’nun artık AKP’nin yan kuruluşu olmaktan çıkıp kendi kimliğini koruması gerektiğine inanıyorum. Siyasete sponsor olacağına kendi üyelerine sponsor olsun. Alanya’da yapacak çok iş var. Her kurum üzerine düşen görevi yaparsa sorunlar da kendiliğinden çözülür. Makamlar kalır, insanlar gider.”
Türktaş’ın açıklaması aynen böyle.
Gelelim asıl meseleye.
AKP’ye seslenen Türktaş, “Belediye başkanlarını ayırmayın, kayırmayın” diyor ya.
Aklıma, bundan beş altı ay önce günübirlik Alanya turu yapan CHP’nin eski genel başkanı Deniz Baykal’ın sürpriz ziyareti geldi.
Önce CHP’li Gazipaşa Belediyesi’ne uğrayan, ardından Alanya’da ALKOD’un düzenlediği Alanya Sofrası etkinliğine katılan Baykal, aynı gün Türktaş tarafından doğruca nereye götürülmüştü, hatırlıyor musunuz?
Fazla kafa yormayın, ben söyleyeyim.
Konaklı Belediye Başkanı Abdullah Sönmez’in yanına.
Peki, Sönmez hangi partiden?
Hadi bilmeyenler için onu da ben söyleyeyim.
Bir zamanlar Doğru Yol Partisi’nde (DYP) siyaset yapan Sönmez, birkaç yıldır Demokrat Parti (DP) mensubu.
Yani bir dönem ANAP’ın ilçe başkanı olan, şimdinin CHP’lisi Şevki Türktaş ile siyaseten uzaktan yakından alakası olmayan, hiçbir siyasi mazileri bulunmayan bir isim.
Peki, Türktaş durup dururken Baykal’ı neden CHP’li bir belediye başkanı yerine DP’li bir belediye başkanının yanına götürmüştü dersiniz?
Neden bir CHP’li, AK Partili veya MHP’li başkan değil de, DP’li bir başkanın yanına?
Hani siyasi ayrımcılık yapmak kötü bir şeydi!
AK Parti’yi savunmak gibi olmasın ama…
İki gün önce yaptığım o haberden yola çıkacak olursak, AK Parti Ankara’daki yemeğe henüz kimlerin katılacağını, nerede yapılacağını bile açıklamadı.
Üstelik daha yemek yenilmemişken, daha hesabı bile ödenmemişken, bu yemeğin faturasının ALTSO’nun kasasından çıktığını ima etmek de, bana kalırsa deneyimli bir isme hiç yakışmıyor.
Kerim Aydoğan’ı savunmak gibi olmasın ama…
Elinde dosyalarla, Alanya’ya gelen her devlet büyüğünü yakın markaj altına alıp “Alanya’ya bir fazla neyi getirebiliriz?” diye koşturduğuna herkesin defalarca tanık olduğu Kerim Aydoğan’ın yönettiği ALTSO varsın, AKP’nin arka bahçesi gibi çalışsın.
Üstelik…
Bir dönem ANAP’ın ilçe başkanı olan Şevki Türktaş, bundan beş-on yıl önce hangi kurumların ve makamların ANAP’ın ve dolayısıyla Alanya’daki belli bir zümrenin arka bahçesi gibi çalıştığını ve buna kendisi de dahil hiç kimsenin ses çıkarmadığını sanıyorum herkesten daha iyi biliyor ve anımsıyordur.
Üstelik…
Ramazan Ayı boyunca yapılan yardımları kastederek “Sol elin verdiğini sağ el görmemeli” düsturunu her fırsatta yineleyen Türktaş’ın, bir hayırsever olarak Cikcilli’de yaptırdığı okulun temeli önünde objektiflere poz vermesi de kaderin bir cilvesi mi acaba?
Adama sormazlar mı: “Bu okul hayır işi değil mi? Haberinin ne işi var gazete sayfalarında?” diye…
Sözü fazla uzatmaya gerek yok.
Alanya’da artık “Ben siyasetçiyim kardeş, ağzıma ne gelirse söylerim. Haftada bir-iki gün basın yoluyla iktidara giydirip hem kendimi hem parti tabanını rahatlatırım, koltuğu da sağlama alırım” devri artık kapanmalıdır.
Bunu sadece CHP için değil, AK Parti, MHP, DP ve diğer partiler için de temenni ediyorum.
Namusuyla Alanya’ya kim fazladan bir tuğla getirebiliyorsa da, o kişinin ya da temsil ettiği kurumun “iktidarın arka bahçesi” olarak gözükmesini de sonuna kadar destekliyorum.
Şevki Başkan’dan ise bir kardeşi ve kendisini sevip sayan bir gazeteci olarak bu yazının başlığını bir kez daha (iyi analiz ederek) okumasını rica ediyorum.