EYLÜL ayı hazindir. Yaprak döker ağaçlar. Hazan yaprakları dolar her yana. Kurumuş, ölgün ve sessiz. Havalar bile gamlıdır Eylülde. Gökyüzü hep ağlamaklıdır. **** Oysa henüz başındayız Temmuzun. Fakat bu yıl erken geldi Eylül. Erken...
EYLÜL
ayı hazindir.
Yaprak döker ağaçlar.
Hazan yaprakları dolar her yana.
Kurumuş, ölgün ve sessiz.
Havalar bile gamlıdır Eylülde.
Gökyüzü hep ağlamaklıdır.
****
Oysa henüz başındayız Temmuzun.
Fakat bu yıl erken geldi Eylül.
Erken döküldü yapraklar.
Ağaçların değil ama sevginin yaprakları.
Gökyüzü değil ama vicdanlar ağladı.
Sevgi ağladı, merhamet ağladı.
****
Sekiz yaşındaydı Eylül.
Hayatın henüz başındaydı.
Eminim ilk bisikletiydi bindiği.
Belki de yeni öğreniyordu sürmeyi.
Bir hevesle çıkmıştı evden.
Köy yolları daha uygundu bisiklete.
Trafik yoktu, kaza olmazdı.
Ama canavarı hesaba katmadı ailesi.
****
Eylül sanıyordu ki insanlar zararsız.
Belki de tanıyordu herkesi.
Kimi akraba, kimi komşuydu sonuçta.
Aklına gelmedi zarar göreceği.
Neşeyle çıktı sokağa.
Daldı arkadaşlarıyla oynamaya.
Ve bir daha dönemedi yuvasına.
****
Ah Eylül! Zavallı küçük kız.
Belki kediden korkardı.
Belki köpekten veya inekten.
İnsanlara güveniyordu kuşkusuz.
Köy yerinde korurlar beni diye.
Oysa nereden bilsin Eylül.
Kedinin, köpeğin, ineğin zararsız olduğunu.
Asıl insan kılığında gezenlerden korkulacağını.
İnsanların içinde canavar gizlendiğini.
****
Cinselliği bilmezdi ki Eylül.
Tecavüzü nereden bilsin küçük kız?
Nereden bilsin insanlardaki pis arzuları?
Nereden bilsin acımasız katilleri?
Komşu diye güvenmiştir alçağa.
****
Kim bilir nasıl kandırdı katil onu?
Ne dedi de gitti onunla masum melek?
Daha kaç Eylül kurban edeceğiz?
Kaç Leyla sırra kadem kaybolacak?
Daha ne kadar kanayacak yürekler?
****
Durduramıyoruz sapık katilleri.
Ne biz ne de devlet.
Koruyamıyoruz Eylül'leri.
Ağlamakla, sızlamakla yetiniyoruz.
Bir sonraki Eylül'e kadar unutuyoruz her şeyi.
Gelmiyor elimizden bir çare.
Biz aciziz, biz zavallıyız küçük kız.
Unuturuz seni üç gün sonra.
Devam ederiz yaşamaya.
Sen öldürüldüğünle kalırsın.