Temmuz ayından beri Türkiye'de futbol değil, futbol dışı olaylar konuşuluyor. Herkesin gözü kulağı görsel ve yazılı basında oluyor. Medyada bunlarla beslendiği için çarşaf çarşaf belge, resimler ortalıkta dolaştı. Görsel basın...

Temmuz ayından beri Türkiye’de futbol değil, futbol dışı olaylar konuşuluyor. Herkesin gözü kulağı görsel ve yazılı basında oluyor. Medyada bunlarla beslendiği için çarşaf çarşaf belge, resimler ortalıkta dolaştı. Görsel basın yorumcuları aylardır konuşuyor. Herkes taraf olmuş bir şeyler söylüyor. 81 ili olan bu ülkede futbol 3 İstanbul takımı üzerinde dönüyor. Yeni doğan çocuklar bile bu 3 takımın birinin taraftarı olarak doğuyor. Böyle ortamlarda kazanmak için her yol mubah sayılıyordu. Daha büyük olmak için her türlü oyunun içine girdiler. Anadolu’da sayısız yetenek varken milli takımlar bile bu 3 takımdan kuruldu. Başkanlar, yönetimler, futbolcular para içinde yüzerken taraftarları kamplaştırdılar. Adam gibi yorum yapan kimse kalmadı. Herkes bir şekilde taraf olmaya itildi. Tüm şike bir takım üzerinde devam etti. Ama kazın ayağı öyle değil. Yıllardır insanlar kendi şehrinin takımı varken İstanbul takımlarına sempati duydular ve desteklediler. O kulüplerde oynayan futbolcular idol görüldü. Bu takımlar Alanya’ya geldiği zaman bilet bulunmaz. Ama insanlar futbol izlemeye değil oradaki karakterleri görmeye gitti. Bu döngüyü değiştiremeyiz ama artık insanlar kendi şehrin takımına sahip çıkmalı. Çünkü bu İstanbul takımlarının birbirinden farkı yoktur. Ben arkadaşlarıma hep şunu söyledim. 3 arkadaş eğlenmeye gitmiş. Dönüş yolunda bir tanesi polise takılıyor ve üfleme sonucu alkol çıkıyor. O saatten sonra artık tek suçlu bir takım oluyor. Bunu görmek için futbolu bilmeye gerek yok. Bu takımların hepsi yıllardır aynı yolları kullandılar. Para güçlerini Anadolu’daki takımlar üzerinde kullandılar. İlk kez bu olaylar üstüne biraz gidilince, bazı şeyler ortaya çıkınca polise yakalanan ‘Tek ben miyim’ diyor, diğerleri ise susuyor. Asıl ilginç olay da mecliste yaşanıyor. Bu kanun ilk meclise geldiği zaman okumadan kanunlaştıran vekiller şimdi ilk kez birlikte hareket ederek kanunu değiştiriyor. İnsana sormazlar mı bu kanunu siz çıkardınız. O zaman niye bunu incelemeden imzaladınız. Kulüpler Birliği Üyeleri ise şikeden düşme olmasın diye karar alıyor. Onlar da iyi biliyor ki eğer yürekli şekilde üstüne gidilirse kendilerini de bulacak. Ülkemiz sadece İstanbul’dan ibaret değildir. Ben kanunları bilmem ama bildiğim bir şey vardır; yapanın yaptığı yanına kar kaldığı sürece bir adım yol alamayız. Ben de iddia ediyorum halkın önüne sandık konulsa bu trajik komik olaylara dur der. Fakat ne yazık ki görsel ve yazılı basın tiraj korkusu yaşadığı sürece bunların önüne geçilmez. Savcı ve polis adam gibi çalışmış her şeyi ortaya koymuş. O insanların görev aşkı ve çalışmaları bu takımlar yüzünden çöpe atılıyor. Kanun ne diyorsa uygulayacaksın ki kamu vicdanı rahatsız olmasın. Fakat insanlar şunu da unutmasın. Bu takımların hepsi karbon kağıdı gibidir. Artık insanlar tuttukları takımların durumunu görmelidir. Kimse "Benim takımım temiz" demesin. Benim beynimi kurcalayan konu, TBMM üyelerinin ve siyasi partilerin rekor kırarak kısa sürede birliktelik içinde yasayı meclisten geçirmeleri. Ben bu davanın sadece sporla sınırlı kaldığını düşünmüyorum. Tahminime göre şike sadece madalyonun bir yüzü. Hep beraber bekleyip göreceğiz.
Son olarak okurlarımdan bir isteğim olacak. Biliyorsunuz Türkiye Bisiklet Federasyonu Başkanı Sayın Emin Müftüoğlu, yılın spor adamına tekrar aday gösterildi. Bize ve sağduyulu insanlara düşen görev desteklemektir. Lütfen bu konuda duyarsız kalmayalım ve oyumuzu kullanalım. Bu tür şeyler Alanya için en iyi reklam aracıdır. Sadece 1 dakikamızı alan bu oy verme işlemini gerçekleştirelim.
Soru ve önerileriniz için:
[email protected]