Geçen haftaki yazımda – yaklaşık 15 yıl görev yaptığım, ülkemiz sivil havacılık faaliyetlerinin düzenlenmesi, denetlenmesi ve yaptırım uygulamalarından sorumlu kuruluş olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nden (SHGM) bahsetmiştim....
Geçen
haftaki yazımda – yaklaşık 15 yıl görev yaptığım, ülkemiz sivil havacılık faaliyetlerinin düzenlenmesi, denetlenmesi ve yaptırım uygulamalarından sorumlu kuruluş olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nden (SHGM) bahsetmiştim. Bugün ise sizlere sektörün bir diğer önemli kuruluşu – yaklaşık 5 yıl çalıştığım - Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü’nü tanıtmaya çalışacağım.
DHMİ, 1933 yılında kuruldu. İlk kuruluş amacı havalimanları ve hava seyrüsefer işletmeciliğinin yanı sıra hava yolu işletmeciliği faaliyetlerinin de yürütülmesiydi. Daha sonra havalimanı ve hava yolu işletmeciliği faaliyetleri birbirinden ayrıldı. DHMİ, havalimanları, THY ise, hava yolu işletmeciliğinde iki ayrı kuruluş haline geldi.
DHMİ, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Ana Statüsüne göre faaliyet gösteren bir Kamu İktisadi Kuruluşu. Yani, sermayesinin tamamı devlete ait olmakla birlikte, tüzel kişiliğe sahip, kendi faaliyetlerinde özerk, kâr etmesi beklenen bir kuruluş. Faaliyet alanı itibariyle de Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın (UDHB) ilgili kuruluşu. Her yıl ülkemizin en çok vergi ödeyen kamu kuruluşlarının başında geliyor.
Toplamda 10 bine yakın personeli bulunan DHMİ’nin ana faaliyet konuları; havalimanlarının işletilmesi, hava trafik kontrol hizmetlerinin sağlanması, seyrüsefer sistem ve kolaylıklarının kurulması ve işletilmesi ve bu faaliyetler ile ilgili diğer tesis ve sistemlerin kurulması ve işletilmesi. DHMİ tüm diğer havacılık kuruluşları gibi, havacılık faaliyetlerinde SHGM denetimine tabi, faaliyetleri sırasında, SHGM tarafından kendisine devredilen yetkileri de kullanıyor (örneğin havalimanı yer hizmetleri kuruluşlarının ruhsatlandırılması ve denetlenmesi).Havalimanı işletmeciliği ve hava seyrüsefer hizmetlerini önem olarak birbirinden ayırmak mümkün olmamakla birlikte, DHMİ’nin tanınırlığında havalimanları işletmeciliği ön plana çıkıyor. Özellikle de son yıllarda gerçekleştirilen havalimanı ve terminal tesisleri özelleştirmeleri (Yap-İşlet-Devret Modeli uygulamaları) yerel ve yabancı medyanın çok ilgisini çekiyor. Ayrıca, dünya ortalamalarının çok üstünde artış gösteren hava yolu ile yolcu taşımacılığımızdaki gelişme…Ülkemizde hava yolu yolcu-kargo taşımacılığına açık havalimanlarından 53’ünden 51’ini DHMİ işletiyor (veya işlettiriyor). DHMİ esas olarak havalimanı (veya terminal tesisleri) inşaatından sorumlu değil. Bu görev UDHB’nın bir alt kuruluşu olan Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü’ne (AYGM) ait. AYGM, havalimanlarını yapıyor, yaptırıyor, DHMİ Genel Müdürlüğü’ne işletilmek üzere devrediyor. YID modeli uygulamalarda ise durum değişik. Yapım, işletim ihalesine DHMİ çıkıyor. Yapım ve işletim süresi sonrasında, özel sektör tarafından yapılan tüm tesisler DHMİ’ye devrediliyor. DHMİ bunları genelde kendi işletmiyor, özel sektöre kiralıyor. Ayrıca, sivil hava ulaşımına açık askeri havalimanımızda sivil trafiğe yönelik hizmetler de DHMİ tarafından veriliyor.DHMİ’nin bugünkü yaklaşımının, özel sektör tarafından işletilebilecek seviyede uçak/yolcu trafiğine sahip tüm havalimanlarının işletmesini özel sektöre devretmek şeklinde olduğu söylenebilir. Yapılan uygulamalar bunu gösteriyor. Ülkemizin tüm büyük havalimanları zaten bu şekilde işletiliyor (İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa, İzmir Adnan Menderes, Antalya, Muğla Dalaman ve Milas-Bodrum). Yüksek/yeterli yolcu kapasitesi olmamakla birlikte Antalya-Gazipaşa Alanya, Zafer ve Zonguldak Çaycuma havalimanları da özel sektör işletiminde. Aydın Çıldır Havalimanı da pilot eğitim amaçlı olarak THY tarafından işletiliyor. Bu havalimanlarından Gazipaşa Alanya’nın uçak/yolcu trafiği hızlı bir şekilde artıyor, kâra geçmiş olması muhtemel. Ancak, her havalimanı özel sektörün ilgisini çekmiyor. Örneğin, Nevşehir Kapadokya Havalimanı için talep oluşmadı.Özel sektöre devredilemeyen havalimanları işletimini DHMİ, doğrudan üstleniyor. Hemen hemen tamamı kâr etmeyen bu havalimanları – bir kamu hizmeti olarak – DHMİ tarafından işletiliyor. Havalimanı yapmak, işletmek çok pahalı ve zahmetli bir iş. Günde bir uçak inip-kalksa da o havalimanını belli saatler de bazen de tam gün açık tutmanız lazım. Ulusal ve uluslararası kurallar gereği, gereken tüm personel ve teçhizatın hizmet saatlerinde tam olarak bulundurulması gerekli. DHMİ, bu kapsamdaki havalimanlarının da yolcu sayılarının artırılarak kârlı hale getirilmesi konusundaki çalışmalarını sürdürüyor. Ancak tüm havalimanlarının kârlı hale dönüşmesini beklememek lazım. Bazıları yine zarar edecek ve kamu hizmeti olarak işletilecek.Bence, DHMİ’nin son yıllardaki en büyük başarısı, YID Modeli kapsamındaki uygulamalar bağlamında ülkemizi her yönden modern ve uygun kapasitede terminal tesislerine kavuşturması. Özel sektör, ülkemize sadece tesis kazandırmadı, havalimanı ve terminal işletimi konusunda da dünyanın, Avrupa’nın en iyi uygulamaları arasına girdik. Hızla gelişmekte olan uçak ve yolcu trafiğinin karşılanmasına yönelik tesislerin zamanında yapılmasında da başarılı bir dönem geçirildi. YID kapsamında olmayan DHMİ işletimindeki pek çok havalimanımız da modern terminal tesislerine sahip oldular. Burada, İstanbul 3. Havalimanından bahsetmeden geçemeyeceğim. Yapım karar süreci gecikmeye uğradı, umarım yapımı aksamaz ve bir an önce hizmete girer.DHMİ tarafından kurulan ve işletilen;-Hava seyrüsefer yardımcı sistem ve kolaylıklarını (http://www.yenialanya.com/hava-seyrusefer-yardimci-sistem-ve-kolayliklari-makale,7734.html) 19 Ocak 2015 ve-Hava Trafik Kontrol Hizmetleri ve Hava Trafik Kontrolörlerini de (http://www.yenialanya.com/hava-trafik-kontrol-hizmetleri-ve-hava-trafik-kontrolorleri-makale,7765.html) 26 Ocak 2015 tarihlerinde yazmıştım. Bugün tekrarlamayacağım. Ancak bilmemiz gereken bu hizmetler uçuş faaliyetlerinin olmazsa olmazı, uçuş emniyetinin de en önemli halkaları.Bu kısa yazımda, DHMİ’nin güvenlik, kurtarma-yangınla mücadele, karla mücadele, PAT (pist-apron-taksi yolu) sahaları bakım-onarım, çevre koruma gibi birçok hizmetinden bahsedemedim. DHMİ’den arkadaşlar kusura bakmasın. Fırsat buldukça bu konularda da yazmaya çalışırım. Dünyada bir ülkede tüm havalimanlarını işleten DHMİ benzeri çok az sayıda kuruluş var. İspanya’daki AENA bunlardan birisi. Hem havalimanları, hem de hava seyrüsefer hizmetlerini birlikte işleten ise yok denilebilir. Bunu neden yazıyorum. Türkiye’de de artık havalimanı işletmeciliği ile hava seyrüsefer işletmeciliğini birbirinden ayırma zamanı geldi sayılır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli konu, havalimanı işletmeciliğinde – özellikle zarar eden havalimanlarının işletilmesinde – kaynak sıkıntısı içine girmemek. Bu da bir şekilde çözülür.Son olarak DHMİ’nin bir diğer önemli özelliğinden bahsetmek istiyorum. DHMİ, sivil havacılık sektörümüzün en önemli eğitim merkezlerinden biri. Kendi personeline işletme, teknik ve idari konularda eğitim veriyor. Özel sektör tarafından işletilen havalimanlarında hala çok sayıda DHMİ kökenli personel çalışıyor.
DHMİ’nin mevcut başarılı performansını sürdürmesi dileğiyle, sağlıcakla kalın…