'…RİVAYET odur ki, eski devirlerin birinde, buralara çok uzak bir kasabada, 'siyaseti meslek haline getirenler”, 'getirmeye çalışanlar”, 'bürokratlar” ve 'seçim yapmak zorunda bırakılanlar” arasında amansız bir...

“…

RİVAYET

odur ki, eski devirlerin birinde, buralara çok uzak bir kasabada, “siyaseti meslek haline getirenler”, “getirmeye çalışanlar”, “bürokratlar” ve “seçim yapmak zorunda bırakılanlar” arasında amansız bir savaş yaşanırmış. Resmi literatürde “SİYASETİ MESLEK HALİNE GETİRENLER” şu şekilde tarif edilir, tanınırmış…”***Bir kasaba yönetiminde dürüstlük her zaman övgüye değerdir ama siyasal iktidarın korunabilmesi için yalan yere yemin etmeyi, dalaverelere, entrikalara başvurmayı, ikiyüzlü davranmayı iyi becerirler, hatta bunu gerekli görürler.Gerektiğinde, verdikleri sözden, çıktıkları yoldan dönerek kasaba halkını ustalıkla aldatmayı, siyasal iktidarları için mubah sayarlar.Siyaseten yaşamak için, gerektiği yerde bir tilki kadar kurnaz, gerektiği yerde ise bir aslan kadar güçlü olmalıdırlar.En iyi tilki olabilen en iyi sonuca ulaşır.***Rollerini çok iyi oynamaları, gerçek amaçları konusunda açık vermemeleri, başarıya giden yolun adeta “altın parke” taşları gibidir.***Siyaseti meslek haline getiren bir siyasetçinin sadece aslan kadar güçlü veya tilki kadar kurnaz olması da yetmez.Onun hem çok kurnaz, hem de çok güçlü olması gerekir.Çünkü aslan kendisini tuzaklardan koruyamaz, tilki de kurtlara karşı kendini savunamaz.Bu yüzden başarılı (!) bir siyasetçinin bütün insanlara dürüst ve iyi davranması sadece akılsızlık olur.***Çok güçlü, çok akıllı, çok yetenekli ve becerikli olmalıdırlar.Çok faziletli olmaları şart değildir.Gerektiği zaman en yakın müttefiklerinden kopabilecek vefasızlığa sahip olmayan bir siyasetçi ebediyen başarısızlığa mahkûmdur diye düşünürler, bu motto adeta siyasi hayatlarının birinci altın kuralı gibidir.***Yalan söylemesini, yalan yeminler etmesini, yalan vaatlerle insanları kandırmasını bilmelidirler.Fakat suç veya günah olarak nitelendirilebilecek bütün bu davranışlardan sonra bir melek kadar suçsuz ve faziletli olduklarına herkesi inandırabilmelidirler, yani ikiyüzlü olmayı çok iyi becerebilmelidirler.***Bencil bir tutkunun peşinde hiç yılmadan ve yorulmadan koşabilirler, bu tutkuyu gerçekleştirmek için hiç bir engel tanımazlar, en dehşet verici yollara başvurmaktan çekinmezler, ikiyüzlü davranırlar, soğukkanlılığı asla elden bırakmazlar, yeni koşullara hemen ayak uydurabilirler, hızlı düşünürler ve yerinde kararlar alıp hemen eyleme geçerler.***(Kısa bir mola)1500’lü yıllarda yaşamış, çok zeki bir oyun yazarı olan Christopher Marlovre, “The Jew of Malta” adlı eserinde, günümüz kasaba siyasetçilerinin en bariz özelliklerini, adeta oyunun içerisine serpiştirdiği karakterlere gizlemiştir.Örneğin, oyunun başkahramanı olan Barabas’ın tutkusu paradır.Amacı; servetine servet katmak, torbalar dolusu altınlarına yenilerini eklemektir.İlk servetini alnının teriyle değil, korkunç bir komisyonculuk ve tefecilikle kazanmıştır.“Bütün dünya yok olsun, yeter ki ben yaşayayım” diyecek kadar bencilliğin doruğuna ulaşan Barabas’ın yüreğinde, başlangıçta kızı Abigail’e karşı beslediği sıcak duygular dışında, hiç bir insan sevgisinin izine rastlanmaz.Şimdi sizden rica ediyorum, çevrenizdeki ‘Siyaseti Meslek Haline Getirenler’i bir parça hayal edin, ne kadar tanıdık geldiğini siz de hayretler içerisinde fark edeceksiniz.***(Kaldığımız yerden devam)Bazı sevdiğimiz yakın dostlarımız, “Durup dururken bu yazı dizisi de nereden çıktı?” dedi.Bazı büyüklerimiz ise “Bu yazı dizisinin filanca satırında söz ettiğin kişi yoksa ben miyim, eğer öyle ise teessüf ederim” diye şaka yollu sitem etti.Aslında yazacak yüzlerce sayfa tanımlama, betimleme, benzetme var ama şahsen üzülerek bu yazı dizisini bugün itibariyle sonlandırıyorum.***İlk günden itibaren gerek telefonla, gerek sosyal medya kanalıyla, gerekse yüz yüze yapılan tüm tebrik ve eleştiriler için hepinize teşekkür ediyorum.***Bu yazı dizisini kaleme alırken aslında çok da zorlanmadım.Aşağı yukarı 20 yıldır bu mesleğin içerisinde ve neredeyse 24 saat siyasetçilerle haşır neşir olan bir gazeteci olarak, “Siyaseti Meslek Haline Getiren” siyasetçileri hayal ettim, zihnimde seçip seçip genel özelliklerini kağıda döktüm, o kadar.***Sizi temin ederim, bazı siyasetçilerin buralara çok uzak bir kasabada yaşayan halkın da çok iyi bildiği özelliklerini kâğıda yazdıktan sonra bir daha okudum, pek çoğunu utanıp geri sildim.***Demin dediğim gibi, 20 yıllık beyin arşivimde o kadar çok siyasetçi, o kadar çok siyasi detay ve konu var ki, bu yazı dizisi istense haftalarca, belki aylarca sürebilir.***Ama…Gazetedeki yazı hayatıma başladığım ilk gün “Ne yazdığını gazete baskıya girmeden bilmeyeyim, ben de ertesi gün tüm Yeni Alanya okuyucuları ile aynı anda okuyayım” diyerek beni yüreklendiren ve tam 6 yıldır bu cesareti her gün bana aşılayan çok değerli patronum Mehmet Ali Dim’in önceki gün bir Twitter mesajında da dediği gibi, artık buralara çok uzak bir kasabadan Alanya’ya dönme zamanıdır.***Kısmet…Bakarsınız belki bir gün yeniden “Çok uzak bir kasabada” buluşabiliriz.(BİTTİ)