'…RİVAYET odur ki, eski devirlerin birinde, buralara çok uzak bir kasabada, 'siyaseti meslek haline getirenler”, 'getirmeye çalışanlar”, 'bürokratlar” ve 'seçim yapmak zorunda bırakılanlar” arasında amansız bir...

“…

RİVAYET

odur ki, eski devirlerin birinde, buralara çok uzak bir kasabada, “siyaseti meslek haline getirenler”, “getirmeye çalışanlar”, “bürokratlar” ve “seçim yapmak zorunda bırakılanlar” arasında amansız bir savaş yaşanırmış. Resmi literatürde “SİYASETİ MESLEK HALİNE GETİRENLER” şu şekilde tarif edilir, tanınırmış…”***(ARA NOT: Tarih ve siyaset biliminin kurucusu sayılan Machiavelli’nin “Hükümdar” (Prens) adlı başyapıtından esinlenerek dünkü yazdıklarımız ve örneklerimiz oldukça beğenilmiş. Müsaade buyurursanız bugün de 500 sene önce sanki bugünleri resmeden üstat Machiavelli’den örnekler verip ‘Çok Uzak Bir Kasaba’da yaşayan “Siyaseti Meslek Haline Getirenler”i anlatmaya devam edelim)***Bütün insanlar gibi siyasetçiler de ne sadece iyi, ne de sadece kötü niteliklere sahiptir.Bunların her ikisine birden sahiptirler.Sadece iyi niteliklere sahip olmaları övgüye değer bir şey olurdu.Fakat böyle bir şey insanın doğasına aykırıdır.***O halde yapılacak şey, iyi ve kötü nitelikler arasında bir denge sağlamaktır.Bir siyasetçi tüm faziletlere sahip olsa bile bu onun için yararlı değil, aksine zararlı olabilir.Fakat bu faziletlere sahipmiş gibi görünmenin pek zararı dokunmaz.Çünkü bazı özellikler vardır ki, her biri tek başına bir fazilet gibi görünebilir ama siyasetçinin yıkımına yol açabilir.Bazı özellikleri de vardır ki, kusur gibi göründüğü halde yönettiği kasabaya ve halka refah ve mutluluk getirir.***Machiavelli’ye göre, bir siyasetçi halkını soymadığı, kasabasını savunabildiği, yoksulluk ve itibarsızlığa düşmediği sürece cimri diye tanınmaktan fazlaca yüksünmemelidir.***Machiavelli, bir siyasetçiyi nefret edilmekten, hor görülmekten kaçınması konusunda da uyarır.Bir siyasetçi halkının malına ve ırzına dokunmadığı sürece kolay kolay onun nefretini kazanmaz.Döneklik, hafiflik, korkaklık, kararsızlık da halkın nefretine yol açabilir.Bunlardan tehlikeden kaçar gibi uzak durmak gerekir.***Siyasetçinin davranışlarında büyüklük, yüreklilik, ölçülülük görünmelidir.Siyasetçi, rakiplerine karşı kasabasını savunması için kendisini halkına sevdirmek zorundadır. Çünkü en güvenli kalesi, halkın sevgisidir.Bu yüzden siyasetçi halkın nefretini uyandıracak işleri başkalarına (!) yaptırmalıdır.Kendisi sadece halkın sevgisini kazanacak işlerle uğraşmalıdır.***(Şimdi, tıpkı yukarıda olduğu gibi yine bizlere oldukça tanıdık bir metot geliyor)***Eski Roma İmparatorluğu’na hayran olan Machiavelli, Roma imparatorlarının yaptığı gibi hükümdara (siyasetçiye) yılın belirli günlerinde halkını çeşitli tören, eğlence ve gösterilerle eğlendirmesini öğütler.***Machiavelli, siyasetçinin egemenliğinin sürdürülmesine ilişkin daha başka kurallar da ileri sürer. Fakat bunlar din ve ahlâka aykırı oldukları için büyük bir skandal yaratmış, Machiavelli’nin kötü bir ün yapmasına neden olmuşlardır.***Şimdi bu kurallara göz atalım.Siyasetçinin, halkını birlik, beraberlik içinde tutmak ve kendisine bağlı kalmasını sağlamak için başvuracağı silahlardan biri zorbalıktır.Kasaba yönetiminde siyasetçinin sert olması, halkı arasında hem sevilen, hem korkulan bir idareci olması gerekmektedir.***Fakat Machiavelli, bazen korkulmanın sevilmekten daha iyi sonuçlar verdiğini belirtir.Korkulan bir insan olmaktansa sevilen bir insan olmak mı, yoksa sevilen bir insan olmaktansa korkulan bir insan olmak mı daha iyidir?Bunun yanıtı ve yorumu size ait…***Siyasetçinin kasaba yönetiminde beceriksiz ve yumuşak olması ona ve halkına zarar getirebilir. Siyasetçinin şiddete başvurması halinde toplumun ufak bir kesimi zarar görebilir.Ne var ki, onun yumuşak davranması tüm kasaba halkına zarar verebilir.***Machiavelli, insanların genellikle doğuştan kötü, nankör, çıkarcı, ikiyüzlü olduklarını ve ortak çıkarlar söz konusu olmadıkça aralarında sağlam bağların kurulamayacağını, oysa korku altında tutulan insanların cezalandırılma endişesiyle yaşadıkları için hükümdardan kopamayacaklarını ileri sürer.Ama bu korku hiçbir zaman nefrete dönüştürülmemelidir.(Tanıdık geliyor mu bu metotlar, ne dersiniz?)***Örneğin, Hükümdar adlı eserinde bu konuda şöyle der: “İnsanlar, genellikle nankör, değişken, ikiyüzlü, tehlikeden kaçan, çıkarlarında hasis yaratılıştadırlar. Kendilerine iyilik yaptıkça sizinle olurlar. İnsanlar sevilen kişilerin şiddetinden ziyade korkulan kişilerin şiddetinden çekinirler. Çünkü insanlar, yaratılıştan kötü oldukları için bir çıkar karşısında sevgi bağları yok olur. Oysa korkuyla bağlanmış insanlar ceza tehdidi altında oldukları için bu bağlar hiçbir zaman onların yakasını bırakmaz.”***DİP NOT: “Çok uzak bir kasabada” başlıklı seri yazı dizisinde hiçbir kurum, kuruluş ve yerel siyasetçi kastedilmemektedir.(DEVAMI YARIN)