GAZETECİLİĞE başladığım 1994 senesinde yerel seçimler yeni bitmiş, Doğru Yol Partisi'nden (DYP) Cengiz Aydoğan yeniden Alanya Belediye Başkanı seçilmişti. DYP'nin gücünün doruğunda olduğu dönemlerdi.  Partinin başında,...

GAZETECİLİĞE

başladığım 1994 senesinde yerel seçimler yeni bitmiş, Doğru Yol Partisi'nden (DYP) Cengiz Aydoğan yeniden Alanya Belediye Başkanı seçilmişti.

DYP'nin gücünün doruğunda olduğu dönemlerdi.

Partinin başında, 9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel'den görevi 1993'te devralan ve 1996'ya kadar Başbakan olan Tansu Çiller, DYP'nin kilit noktası ve beyni sayılan Genel İdare Kurulu'nda ise, Alanyalıların tabiriyle "Kanımız canımız" Antalya Milletvekili Hayri Doğan'ımız vardı.

Sosyal medyanın ve uydudan yayın yapan televizyon kanallarının bu kadar revaçta olmadığı dönemlerde, Hayri Doğan'ın Alanya'ya geleceğinin haberi bile günler öncesinden şaşaalı törenlerle ilan edilir, vatandaşa "Falanca gün filanca yerde buluşalım" anonsları yapılırdı.

Ve elbette Hayri Doğan, ta Konaklı'daki Doğanay Otel'in önünde karşılanır, abartısız söylüyorum, yüzlerce motosiklet ve araç konvoyu ile girerdi şehre.

Önce DYP İlçe Teşkilatı bürosuna gelir, orada partilileri ve vatandaşlarla buluşur, nevi şahsına münhasır ses tonuyla "Kaladran'dan Kaş'a kadar hizmet kervanımız gidecek" diye açıklamalar yapar, ardından şehri turlar ve aynı şaşalı törenlerle Alanya'dan ayrılırdı.

Allah rahmet eylesin, Alanya'ya çok büyük hizmetleri dokundu.

Alanya Yat Limanı, Balıkçı Barınağı, Adliye Sarayı, Dim Barajı, Oba Stadyumu, Atıksu Arıtma Tesisi, Gazipaşa Havalimanı ve daha niceleri, hep O'nun döneminde temeli atılan, projesi hazırlanıp para ayrılan eserlerdir.

"Burnu yukarıda" siyasetçilerden olmadı.

Korumayla, çantasını taşıyan elemanla dolaşmadı.

Hep halkın içinde, hep halkın yanındaydı.

Misal, Alanya Devlet Hastanesi'nin çözemediği sıkıntısı olan bir hasta mı var, binerdi Ankara otobüsüne, soluğu doğruca Hayri Doğan'ın yanında alırdı.

Bırakın Alanya'yı, Gazipaşa'dan Kaş'a kadar hiç kimseyi geri çevirmediği, kimliğinde "Antalya" yazan herkese yardım elini uzattığı bilinirdi.

Tedavisi yapılacak olanı beş kuruş para harcatmadan en iyi yerde tedavi ettirir, bürokraside işi olanın önüne düşüp "olmaz" denilen işleri oldururdu.

Siyasetin kurduydu ama sadece kurtlarla birlikteyken.

Çocukla çocuk, gençle genç, ihtiyarla ihtiyar olurdu.

İddia ediyorum, şu an Alanyalı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Ankara'da, Antalya'da ve Alanya'da gücü hangi orandaysa, bilmeyenler için söylüyorum, Hayri Doğan da o siyasi güçteydi.

TBMM'de 19. ve 20. Dönem'de bulundu, sonra Alanya'ya kesin dönüş yaptı.

Oba'daki, kurucusu ve ilk başkanı olduğu Oba Belediyesi binasının hemen arkasındaki bahçeli evinde ailesiyle birlikte yaşardı.

Siyasete uzun süre ara verdi.

Görüşmek, hasret gidermek, deneyimlerinden istifade etmek isteyenler, yakınlarının ve sevenlerinin "Kartal Yuvası" adını verdikleri, kimine göre "çardak", kimine göre "misafir evi" adı verilen, Oba'nın yüksek bir tepesine kurulu, Alanya'yı kuşbakışı gören bir arazideki ofisinde ziyaret ederlerdi O'nu.

Herkese kapısı açıktı.

Siyaseten emeklilik günleri yaşadığı süreçte benim de pek çok kez ziyaret etme fırsatı bulduğum Kartal Yuvası'na CHP'lisi de gelirdi, MHP'lisi de.

Mutlaka herkesin bir anısı vardır, hazır yeri gelmişken ben de birini paylaşmak isterim.

Sanıyorum 2007 senesiydi.

Motosikletimle Atatürk Bulvarı üzerinde ilerlerken, şimdiki LC Waikiki Mağazası'nın önünde polis çevirmesine takıldım.

Ehliyetim, ruhsatım ve kaskım vardı ama rutin uygulama nedeniyle beni de durdurdular.

Benim gibi durdurulan en az 15-20 motosiklet olduğu için sırada bekliyordum.

O sırada, Gazipaşa istikametinden Hayri Doğan'ın aracının geldiğini fark etmemiştim.

Benim yolun kenarında durduğumu görünce aracı kullanan arkadaşına durmasını söylemiş ve araçtan inerek yanıma gelmişti.

Yazın sıcağında sıranın bana gelmesini beklerken, arkamdan, davudi ses tonuyla, "Hayırdır Alper kardeşim. Bir sıkıntı mı var?" dedi.

Şaşırmıştım.

Siyasilerin genelde işi düşünce arayıp sormasına, yardımcı olma çabalarına alışkın bir bünyemiz olduğu için geçmişte büyük makamlara gelmiş, büyük onurlar yaşamış bir isim olan Hayri Doğan'ın aracını sırf benim için durdurmasına, aracından inip yardımcı olmak için yanıma kadar gelmesine işin açığı şaşırmıştım.

Çünkü o dönem gazetecilik mesleğine de uzun süre ara vermiştim. Dolayısıyla ne

"O"

artık habere ihtiyaç duyan aktif bir siyasetçiydi, ne de ben haber yapabilecek güçte aktif bir gazeteci.

Bu ince düşüncesinden dolayı kendisine teşekkür ettim, herhangi bir sorun olmadığını, polis memurlarının rutin uygulama için durdurduğunu, sadece sıranın uzun olmasından dolayı beklediğimi söyledim.

"Tamam o zaman" dedi, tokalaşıp öpüştük, giderken gözlerimin içine baktı, "Biliyorsun, ne zaman bir sorunun olursa ailenden sonra arayacağın ilk ağabeyin benim" deyip aracına binerek uzaklaştı.

İşte, Hayri Doğan böyle muhteşem bir adamdı.

Alanya sizi asla unutmayacak Hayri ağabey.

Allah nur içinde yatırsın, toprağınız bol, mekanınız cennet olsun.