Geçenlerde, İstanbul'da 20 yaşındaki üniversiteli bir kızımıza önce tecavüz edip, sonra ellerini, ayaklarını bağlayıp, ağzını da bantladıktan sonra boğarak öldüren katili lanetliyorum. Böylesine, feci bir şekilde kızcağızı...

Geçenlerde, İstanbul'da 20 yaşındaki üniversiteli bir kızımıza önce tecavüz edip, sonraellerini, ayaklarını bağlayıp, ağzını da bantladıktan sonra boğarak öldüren katili lanetliyorum. Böylesine, feci bir şekilde kızcağızı boğarak öldüren cani evli ve bir çocuk babası imiş. Düşünebiliyor musunuz? Bir hayvan dahi öldürülürken çırpınması için bir ayağı serbest bırakılmaktadır. Bu canavar ruhlu, insanlıktan nasibini almamış cani, henüz baharında, okuyup ailesine, yurduna yararlı bir insan olmak için, İstanbul’a gelmiş bir yavruyu nasıl böyle hunharca öldürebilir? Diyanet İşleri Başkanlığımızın, Sağlık Bakanlığımızın, İlahiyat Fakültelerimizin bu ve bu gibi dehşet veren konuları dini ve sağlık yönünden incelemelerinin gerektiğine inanıyorum. Çünkü, toplumumuzun dini yönden çok zayıf olduğu hususunda hiç kimsenin karşı çıkacağına inanmıyorum. “Ey iman edenler, öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı."(Bakara 178) Diyerek Allah (CC) bize kısası emrediyor. Kısas ise, "Öldürenin öldürülme, yaralayanın yaralanma cezasıdır. Yani "dişe diş, göze göz" şeklinde ifade ediliyor. Daha açıkçası, öldüren, öldürdüğü kişiyi nasıl öldürmüşse, ona verilecek ceza da aynen öyle yapılmalıdır. Şimdi, bu katilin de, elleri, ayakları bağlanıp, ağzı da bantlandıktan sonra öldürüleceğini düşünün. Acaba, böyle bir cezalandırma karşısında ne düşünür? Hele hele “Nahak yere bir kimseyi öldüren, bütün insanları öldürmüş gibi olur”(Maide 32-1) ayetinin cezasının ise, “kıyamet günü onun (caninin) azabı kat kat arttırılır ve horlanmış olarak orada (cehennemde) ebedi kalır." (Furkan 69) Yani cehennemde ebedi yanacağını bilirse nahak yere bir insanı öldürmeye teşebbüs edebilir mi? İşte bu hususların din uleması tarafından, bıkmadan, usanmadan toplumumuza anlatılmasının zamanı gelmiş olmadı mı? Diğer taraftan bu gibi psikolojik sorunları olan kişilerin tedavileri konusu üzerinde Sağlık Bakanlığının da seferber olması gerektiği inancındayım. Yazımı, kızımız Fatma Nur Çelik’in doğum günü 10 Ekim'de Facebook'ta annesine hitaben yazdığı "Dönüş Allah'a 18'inde de, 81'inde de ölüm" sözcüğü ile bitiriyor, kızımıza Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve tüm sevdiklerine başsağlığı ve sabır diliyorum.