'Beklemek” ezeli bir derttir… Anamızdan süt bekleriz... İmtihanları bekleriz, okuldan mezun olup hayata atılmayı bekleriz… Vatan görevini bekleriz! Şimdi seçimleri bekledik ve nihayet sonuçlarını bekliyoruz… *** Bu yazıyı yazdıktan...

“Beklemek” ezeli bir derttir… Anamızdan süt bekleriz... İmtihanları bekleriz, okuldan mezun olup hayata atılmayı bekleriz… Vatan görevini bekleriz! Şimdi seçimleri bekledik ve nihayet sonuçlarını bekliyoruz…

***

Bu yazıyı yazdıktan sonra, sandığa, oyumuzu vermeye gideceğiz… Sonuçlar, ancak gece belli olmaya başlayacak... Nefesimi tutarak bekliyorum; kendimi en kötüye hazırlıyorum. En kötü sonuç, AKP’nin gene birinci parti, mutlak iktidar olması! Böyle olursa, Erdoğan “Tek Adam” olarak TBMM’deki 367 adamıyla Anayasa’yı değiştirecek, 2. Cumhuriyetini kuracak!..
Siz bu yazıyı okuduğunuzda, bunların olup olmayacağını bileceksiniz… Benim bu yazdıklarım da ancak kayıtlara geçecek!

***

Hep yazdım, “Bu Cumhuriyet demokrasiyle kurulmadı, devrimler de demokrasiyle yapılmadı…” 2. Cumhuriyetçiler hep bundan şikayet ederler ama Cumhuriyet Mustafa Kemal ve iradesiyle, bir avuç sivil ve askerin, gerçek aydının desteğiyle kurulmasaydı, şimdi nerede olurduk? “Sömürge” bir ortaçağ “Padişahlıkta!” Bunca mücadeleden sonra gene geldik bu ihtimale, bu felaketin eşiğine! Bunları “kayıtlara” geçsin diye yazıyorum… Zira artık zarlar atıldı… Türkiye’nin geleceğinin ak mı, daha doğrusu kara mı olduğunu göreceğiz. Artık korkunun ecele faydası yok… Umutlanmaya da zaman yok!

***

AKP ve Erdoğan, eğer “tramvaya” bindirilmiş oy çoğunluyla, Anayasayı, “değiştirilemez” maddelerini değiştirirse “Karşı Devrim” başarılı olacaktır. Bu “demokratik” de olsa, “makus” kadere razı mı olacağız?
Benim umudum, bu “karşı devrimi” askeri darbe değil, sivil itaatsizlik değil, sonraki kaçınılmaz gelişmelerin önlemesi! Hatırlatalım, Cumhuriyet kurulurken ve sonra, irtica ve Kürt ayaklanmaları akılları başlara getirmiş, milleti çıldırtmış ve “karşı devrim” sonunda kendi içinde boğulmuştu… Gün doğmadan neler doğar.
Şu sırada oyumu kullanırken ve geceyi beklerken benim umudum, muhalefet partileri oy oranının AKP’nin oranından fazla çıkması! Neticede AKP’nin hükümet kuramaması ve Erdoğan’ın “balkondan” konuşamaması! İnsan umut ettiği, hayal ettiği kadar yaşar!
Bütün bunları, Pazartesi günü siz bu yazıyı okurken, belki de hatırlanır diye ama ve belki “buz” üzerine yazdım… Gene de sonuna kadar umutluyum, olabilir. Umut, hayal bu ya; mucizeler olur, evdeki hesaplar çarşıya uymaz, Türkiye kabustan kurtulur!