Alanya'nın trafiği giderek endişelendirmeye ve korkutmaya başladı beni. Bu gidişat, iyi bir gidişat değil. Kanımca Alanya trafiği, çok değil; bir, bilemedin iki yıl sonra tümden kitlenecek. … … İlgili(!) yetkililer, bu...
Alanya’nın trafiği giderek endişelendirmeye ve korkutmaya başladı beni.
Bu gidişat, iyi bir gidişat değil.
Kanımca Alanya trafiği, çok değil; bir, bilemedin iki yıl sonra tümden kitlenecek.
… …
İlgili(!) yetkililer, bu konuda ne düşünüyor ya da düşünüyorlar mı, inanın çok merak ediyorum.
Dahası, Alanya trafiğinin geleceğini görüyor ya da okuyabiliyorlar mı?
!!??..
Hiç sanmıyorum.
Sanmıyorum, çünkü ulus olarak, yöneteni ve yönetileniyle, “günlük yaşamayı” alışkanlık haline getirdik.
Yaşam felsefemiz, “yarın Allah kerim…” felsefesi.
Daha köklü, daha boyutlu düşünmek, beyinlerimize zeval!
Çünkü böyle gördük, böyle yetiştirildik.
Böyle yetişmenin sonucu, beyinlerimiz de böyle kurgulandığı için ileriyi göremiyoruz.
Görsek bile, olacakları düşünmek işimize gelmiyor.
* * *
Daha, yakın bir zamanda açıldı Çevreyolu.
Yeterli oluyor mu?
Olmuyor.
Zaman zaman bu yolda bile trafik kitleniyor.
Niye?
Çünkü güneyden kuzeye ya da kuzeyden güneye geçişler için köprüyol (viyadük) yapılabilecek alanlar düşünülmedi. Bırakın köprüyolları, üstgeçit yapılabilmesi için üstgeçit ayaklarının oturtulabileceği alanlar bile düşünülüp, bırakılmadı.
Niye?
Çünkü pek çok şey gibi bu yol açılırken de 20-30 yıl sonrası değil, o günün gereksinimleri göz önünde bulunduruldu. 50 metre olarak, planlanan yol, 35 metreye düşürüldü.
Ne oldu şimdi?
Bu yol da (daha şimdiden) beklentileri karşılamamaya başladı.
* * *
Farkındayım, bu konuları bıktıracak kadar sık gündeme getiriyorum.
Niye getiriyorum?
Öncelikle zoruma gidiyor.
“Oldu bitti, geçip gitti artık; yapacak bir şey yok…” diyemiyorum.
Biz böyle bir yaşamı hak etmiyoruz çünkü.
Hadi bundan 50 yıl, 100 yıl önce oluşturulan yerleşim birimlerini tasarlayan, kurgulayan zatı muhteremler; eğitimsiz, bilgisiz, öngörüsüz, kapalı dünyaların insanlarıydı. Gün görmemişlerdi. Bilip bildikleri, görüp gördükleri, doğduğu ve yaşadığı topraklardı.
Ne görmüş, ne yaşamışlarsa; doğrunun o olduğunu sanırlardı.
Ya şimdi?
Şimdi öyle mi?
Etkin(!) ve yetkin(!) kişilerin bir ayağı, sürekli yurt dışında.
Geziyor, yaşıyor ve görüyorlar.
Yurt dışından dönünce de ballandıra ballandıra anlatıyorlar; şöyle geniş yolları, böyle otoparkları, şöyle yeşil alanları, böyle uygar insanları var diye…
Sonra o insan, belediye yönetimine seçiliyor.
Seçildikten sonra da bir ayakları sürekli yurtdışında oluyor.
Ne yapıyorlar?
Hiçbir şey.
Niye yurt dışında gördüklerini, yönetiminde olduğu meclislere taşımıyorlar?
Taşımıyorlar, çünkü günlük yaşıyorlar.
Böyle bir yaşamı; kendilerinin ve bu toplumun kaderi olarak görüyorlar.
Çapları bu.
* * *
Aslında ben bu yazıyı yazmak için, bilgisayarımın başına otururken, bunları dillendirmek için oturmamıştım.
Niyetim başkaydı.
Diyecektim ki;
“… Kentlerimizi yönetenlerin durumu ve içinde bulundukları koşullar belli.
Kısa vadede yapacak bir şey yok; böyle yaşamak zorundayız.
Sıkıntılarımız belli.
Hiç olmazsa bu sıkıntıları, en aza indirmenin koşullarını zorlayalım.
Ne yapalım?
İçinden çıkılmaz hale getirdiğimiz trafiği, hiç değilse biz rahatlatalım.
Örnek mi verelim?
Verelim…
Öncelikle, gürültü manyağı şu motosikletli teröristlere karşı elbirliği, dil birliği ve tavır birliği yapalım. Bu manyakları eğitmenin, ortamını hazırlayalım.
Elinden gelse tuvalete bile arabasıyla gidecekler var. Kısa mesafeli yerler için araç kullanma alışkanlığını terk edelim.
Hızlı ve telaşlı araç kullanma alışkanlığından kendimizi kurtaralım.
Kırmızı ışıklarda (ya da çeşitli nedenlerle) bekleme yaparken; sağa ya da sola dönüş yapacak araçların yollarını tıkamayalım. Sağa ya da sola dönecek olan araçlara, yol verelim.
Batılılar gibi uygar olalım kısacası.
Trafikte birbirimize karşı anlayışlı olalım.
Yani?
Yani İzmirliler gibi olalım.
Aile büyüklerimin İzmir’de olması nedeniyle sık sık İzmir’e gidiyorum.
İnanın İzmirliler, böyle yapıyor, böyle davranıyor… Hiç kimse gereksiz korna çalmıyor. Sürücüler birbirlerine anlayışlı ve nazik davranıyor… Trafikte güç durumda olana geçiş hakkı tanıyor…” diyecektim.
… …
Yine de demiş olayım; Alanya’nın bu trafik keşmekeşini, trafikte birbirimize karşı anlayışlı olarak, birbirimize yardımcı olarak, üç beş yıl daha öteleyebiliriz.
Sonrası?
Sonrası Allah kerim…