"

ALANYA

, çok önemli bir tatil destinasyonu. Deniz, güneş, kum, şehir hayatı, doğa ve tarih gibi bir çok unsuru bünyesinde barındırıyor. Geride kalan son iki yılı saymazsak, Alanya turizminin yakın ve orta geçmişine bakarsak, turizm anlamında çok ilgi gördüğünü, farklı milletlere ev sahipliği yaptığını ve bu işin hakkını verdiğini görürüz. Ülke turizminin yapısına paralel olarak Alanya'da da işler şu an için yolunda gitmiyor. Amerika'yı yeniden keşfetmenin anlamı yok. Ülkede 'dış ilişkiler' ve 'güvenli ülke imajı' manasında işlerin yoluna girmesi halinde kısa ve orta vadede Avrupa pazarı geri dönecektir. Alanya'da düğün turizmi tutmaz. 'Bir çiçekle bahar gelmez' misali, senede bir kaç düğün, ki bu profil en üst seviyede otelleri seçmektedir, Alanya bunun için uygun değildir. Alanya, düğün turizmine değil, spor turizmine daha uygundur. Geçmişte bunu başarmış ama geliştirememiştir. Alanya olarak ağırlık vermemiz gereken alan, düğün veya golf turizmi değil, hem altyapı, hem iklim, hem de doğal imkanlara sahip olduğu spor turizmi alanıdır. Bisiklet, yürüyüş, dağ koşusu, yüzme, triatlon, enduro, motocross, eskrim, Uzakdoğu sporları alanında uzmanlaşmak, tanıtımı deniz, güneş ve kuma ek olarak bu yönde geliştirmek gerekir. Alanya, turistik altyapısı ve iklimi sayesinde çok özel bir spor ve sporcu şehri olabilir."

Bu cümleler, genç yaşına rağmen Alanya'nın duayen turizmcilerinden biri olan, Türkler Mahallesi'nde faaliyet gösteren Sirius Deluxe Otel'in Genel Müdürü İsmet Ergüleç'e ait.

Katılırsınız veya katılmazsınız ama sözlerinin tamamında haklılık payı var, üstelik bu sözleri söyleyen, "Türk turizminin ilacı düğün turizmi" diyen Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı gibi sonradan turizmci (!) değil, bu işin mutfağında pişmiş, turisti ve sektörü yakından tanıyan hakiki bir turizmci.

İlkokullarda geçen sene eğik yazı, bu sene dik yazı, seneye hangi model yazı olacağının bilinmediği, geçen sene İran turizmi, bu sene düğün turizmi, seneye hangi model turizmin olacağının bilinmediği bir coğrafyada, Alanya'nın kendi projeksiyonunu acilen ortaya koyması gerektiğini düşünenlerin sözcüsü olarak, müsaadenizle bir iki kelam da ben etmek istiyorum.

80'li yıllarda otelci pansiyoncu, 90'lı yıllarda derici kuyumcu, 2000'li yıllarda inşaatçı emlakçı, 2010'lu yıllarda çiğköfteci, simitçi, dönerci patlaması yaşanan, seneye hangi vatandaşın ekmek kapısı olan sektörlerin revaçta olacağının bilinmediği Alanya'nın, kısa vadede önümüzdeki 5 yılının, uzun vadede 10-15 yılının acilen masaya yatırılması gerekiyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan, Ekonomi Bakanlığı'ndan, Devlet Planlama Teşkilatı'ndan uzmanların davet edileceği sempozyumlarla, şehir 5 yılda nereye akacak, 10 yılda nerede olacak, 15 yıl sonraki öngörüler nedir, hepsinin acilen tartışılması, şehrin dinamiklerinin de katılacağı bu tür faaliyetlerin rapor haline getirilip kamuoyuna sonuç bildirgesi olarak açıklanması, şehir ahalisinin de planını projesini buna göre yapması gerek.

Şimdi ne mi yapıyoruz?

"Gazipaşa'ya üç beş uçak indi", "Rusya sınırlamayı kaldırdı", "Akdağ Kayak Merkezi açıldı açılıyor" gazlamalarıyla üç beş garibanın elindeki avucundaki üç beş kuruşu dükkan sahiplerine kaptırmasına, toptancıdan boş yere mal almasına, seneye iflas etmesine yardımcı oluyoruz, o kadar!

Şehirdeki yapılaşma 5 yıl sonunda nerede yoğunlaşacak, insan kitleleri nerelerde eğlenecek, nerelerde yemek yiyip nerelerde dinlenecek, turistler için yeni cazibe alanları nerelerde yoğunlaşacak, bunların araştırılıp şehir halkı ile paylaşılması, yeni iflasların, yeni göçlerin de önüne geçecektir.

Lafım meclisten ta içeri!
Bu sözlerim şehrin tüm yöneticilerine!

"Günü kurtarayım, yarına Allah kerim" mantığı ile mesai doldurmak, işgal edilen makamlara ve en önemlisi şehir halkına yapılan büyük bir haksızlıktır, gerisi laf-ı güzaftır.