FETHULLAHÇI Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 35-40 yıl boyunca Devlet'in içine sokup uyku moduna aldığı elemanlarını 15 Temmuz'da harekete geçirip darbe girişiminde bulunması, yürekleri ağızlara...

FETHULLAHÇI

Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 35-40 yıl boyunca Devlet'in içine sokup uyku moduna aldığı elemanlarını 15 Temmuz'da harekete geçirip darbe girişiminde bulunması, yürekleri ağızlara getirmişti.

Ancak...

Gerek Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki şerefli, vatanını milletini seven binlerce komutan ve yüz binlerce askerin destek vermemesi, gerekse milyonlarca yurttaşın sokağa inip meydanları kuşatması sonucu darbe girişimi amacına ulaşamadan püskürtüldü.

Kelimenin tam manasıyla direkten dönmüştük.

Peki, tehlike geçti mi?

Geçtiğimiz Temmuz ayında başlayan ve halen devam eden, Yüksek Askeri Şura'da (YAŞ) alınan FETÖ'cülere yönelik ihraç kararları, tehlikeyi tam manasıyla bitirmiş midir dersiniz?

Hemen yanıt verelim, tehlike henüz geçmedi.

Tüm Türkiye'de olduğu gibi, özellikle Alanya'daki bu gizli tehlike, adeta fitili henüz ateşlenmemiş bir dinamit gibi, bir köşede FETÖ/ABD/CIA tarafından kullanılacağı günü bekliyor.

Ordu içindeki unsurlarının "tamamı olmasa da" FETÖ'nün önemli kısmının YAŞ kararları ile ayıklandığı belirtiliyor.

Böylece FETÖ'nün silah kullanmasını bilen, askeri harekat kabiliyetine haiz unsurlarının kanatları kırılıp uçamaz hale getirildi, ama asıl en büyük tehlike geçmedi.

Tüm Türkiye aşağı yukarı 5-6 aydır FETÖ'nün nasıl örgütlendiğini, Devlet'in içine nasıl sızdığını konuşuyor, birbirinden ünlü emekli generaller ve analistler ekranlara çıkarılıp yorumlar yaptırılıyor, milli birlik ve beraberlik vurgusu yapılıyor.

Bunlar, uzun bir aradan sonra 78 milyonun kaynaşması adına güzel şeyler.

Ama asıl bakmamız gereken yere bakmıyormuşuz gibi geliyor bana.

Bunca curcuna, onca nümayiş içerisinde, her gün televizyona çıkan yorumculardan, tankın önüne yatan amcalardan ve sopayla jet kovalayan teyzelerden, kısacası demokrasi kahramanlarının açıklamalarından ulusal medyanın haber yapmasına pek fırsat gelmiyordur ama, Doğu ve Güneydoğu'da her gün şehit vermeye devam ettiğimiz yetmiyormuş gibi, terör artık şehir merkezlerine kadar indi.

Dün hedef Ankara ve İstanbul'du, şimdi Kayseri oldu, Allah korusun, yarın neresi olacağı meçhul.

15 Temmuz sonrası hem Devlet'e sızmış asker üniformalı elemanlarının hem de dışarıdaki sivil destekçisi işadamlarının temizlenmesi sonucu eli ayağı kopan FETÖ ile...

Bu terör örgütüne maddi manevi destek veren Üst Akıl, yani bazı AB ülkeleri ile ABD/CIA'nın hedefinin Türkiye'yi ekonomik, politik ve psikolojik olarak etkilemek olduğu, insanların moralini bozacak olayların gerçekleştirileceği, bunun için de terörün, yani PKK ile IŞİD'in kullanıldığı ifade ediliyor.

Temel hedef; bomba patlatarak ve çeşitli saldırılarla ülke içinde panik havası yaratmak, insanları evlerine hapsedip istikrarı bozmak, cana kıymak, mala zarar vermek, turizmi baltalamak, vs.

Peki, tüm bunların Alanya ile ne ilgisi var, hemen izah edeyim.

Bundan aşağı yukarı bir buçuk yıl önce, yani 8-9 Eylül 2015'te, hemen hemen her gün gelen şehit haberleri üzerine sokağa çıkan Alanyalılar, hem PKK’yı protesto etmiş, bu esnada 27 işyeri saldırıya uğramış, bunlardan 11’i de yakılmıştı.

Pek çok ulusal medya kuruluşu, o gün yaşanan olayları şu şekilde haberleştirmişti: "Alanya çarşısında Kürt yurttaşlara ait Blue Hawai ve Las Vegas adlı restoran ve barlar, HDP İlçe Teşkilatı binası, bir hediyelik eşya dükkanı, iki butik ve bir de market yakıldı."

Ulusal bir gazete, haberinde, "Alkış ve sloganlarla hareket eden saldırganlar 'yak yak' bağrışları eşliğinde işyerlerini ateşe verdi. Saldırganlar bir barın masa örtülerini çakmakla tutuşturup işyerini yaktı, ardından içeriye girerek içkileri şişeler halinde çaldı. Dahası, şehir merkezinden köylere yayılan saldırılardan ötürü sadece 12 saldırgan gözaltına alındı, onlardan hiçbiri de tutuklanmadı" diye söz etti, o geceden.

Diğer şehirlerde de aynı günlerde PKK protesto ediliyordu ama "Kürtlere yönelik saldırı, cana ve mala kasıt haberleri sadece Alanya'da yaşanıyor" algısı yaratılarak, Türkiye'nin Avrupa'ya açılan penceresi olan Alanya'nın imajına da büyük bir darbe vuruluyordu.

Alanya'daki olaylar dış basında, hatta TBMM Genel Kurulu'nda bile pek çok milletvekili, bakan, siyasi partilerin genel başkanları tarafından gündeme getirildi.

Alanya, her ne kadar bir turizm memleketi, yani kozmopolit bir sosyal yapısı olsa da, Alanya Belediyesi'ni 2014 seçimlerinde MHP'li bir başkana emanet etmesinden de anlaşılacağı üzere, milliyetçi duyguları en üst seviyede yaşayan, vatanı, milleti, bayrağı mevzubahis olduğunda gözü kararan binlerce insanın yaşadığı bir şehir.

Bu durum, kimliğimizi ifade açısından sadece bizim adımıza sevindirici bir gelişme değil elbette.

Bizim böylesine milli duyguları anında kabaran özelliğimize sevinecek düşmanlarımız da var ne yazık ki.

İstendiğinde "vatan elden gidiyor" üst başlıklı milliyetçilik duyguları ön plana çıkarılıp ortalığın bir kaç saat içerisinde kan gölüne dönüştürülebileceği, üstelik her ülkeden turistin aynı anda bulunduğu, olası bir olumsuz vakada Batı'nın anında tepkisini koyabileceği, gözünü çevirebileceği bir mecra.

Diyeceğim şu ki...

15 Temmuz darbesini başaramayınca Türkiye'yi bölmek, bunun için de bir "iç savaş" çıkarmak için başka ölümcül yollara başvurmaktan bir olsun çekinmeyecek olan FETÖ/ABD/CIA/AB ve onun maşası konumundaki PKK/IŞİD için Alanya'nın bu "aniden parlayan milliyetçi" özelliği adeta biçilmiş kaftandır.

Sezon zaten kötü geçti, esnaf amiyane tabirle burnundan soluyor, evine ekmek götüremez durumdaki esnafın bol bulunduğu Alanya çarşısına şehit haberleriyle atılacak yeni bir fitne tohumuyla başlatılacak yeni bir Türk/Kürt çatışması, FETÖ'nün, dolayısıyla Üst Akıl'ın da ekmeğine yağ sürecektir.

Alanya'nın; gerek yöneticileriyle, gerek turizmcileriyle, gerek esnafıyla, gerekse milli duygulara önem veren duyarlı halkı ve gençleriyle geçen yıl yaşanan olaylardan büyük dersler çıkardığını, yeni bir Türk/Kürt çatışmasına zemin hazırlanıp düşmanların ekmeğine yağ sürülmeyeceğini, en azından terör örgütlerinin bu manada Alanya'yı iç savaş için "pilot bölge" olarak tescillemesine müsaade edilmeyeceğini umut ediyorum.