ŞÖYLE bir fikir jimnastiği yapalım. Misal, her sene tatil yapan bir Almansınız. Veya İskandinav ülkelerinden birinin vatandaşı. Bütçeniz el veriyor ve her sene güneşine, kumuna, insanına hayran olduğunuz Türkiye'ye geliyorsunuz. Ama...

ŞÖYLE

bir fikir jimnastiği yapalım.

Misal, her sene tatil yapan bir Almansınız.

Veya İskandinav ülkelerinden birinin vatandaşı.

Bütçeniz el veriyor ve her sene güneşine, kumuna, insanına hayran olduğunuz Türkiye'ye geliyorsunuz.

Ama o da ne!

Son dönemde Türkiye'den hiç de iyi haberler gelmiyor.

Güneydoğu'nun zaten pek çok şehrinde bombalar patlıyor, çatışmalar gırla gidiyor, her gün ne yazık ki üzücü şehit haberleri geliyor.

Bu da yetmezmiş gibi, önce "siyasetin ve bürokrasinin başkenti" Ankara'da, şimdi de "kültürün ve ekonominin başkenti" İstanbul'da bombalar peşi sıra patlıyor, onca insan, hayatını pisipisine kaybediyor.

Gelir misiniz Türkiye'ye?

Değil parasını ödeyip, bedava tatil verilse, ayak basar mısınız?

Cevabınız "Hayır", öyle değil mi?

"Ama Antalya huzurlu bir kent, Alanya'da ise her şey güllük gülistanlık" diye o ülkelerin gazetelerine çarşaf çarşaf ilan verilse, televizyonlarına saatlerce haber yaptırılsa bile artık nafile!

"Siz başka ülkenin iç işlerine müdahil olur, o ülkelerdeki iç savaşı körüklerseniz, o ülkeler de tüm imkanlarını seferber edip sizi ekonomik ve sosyal olarak bitirir" diyenleri artık dikkate almak, söylediklerini can kulağıyla dinlemek, gereken önlemleri almak gerekir mi?

Yoksa bunun için artık çok mu geç?

Düne kadar...

"Terör örgütleri, Avrupa'nın tepkisini çekmemek için Avrupa vatandaşlarının gezip tozduğu, tatil yaptığı yerleri bombalamaz, silah sıkmaz. Bu riski göze alamaz" anlayışı egemendi, dün itibariyle bu iddia da tamamen çürümüş oldu.

Yerde yatan onca yabancı ülke vatandaşının fotoğrafı, bırakın Avrupa'yı, çoktan Adriyatik sınırını aştı bile.

İstediğiniz kadar yayın yasağı koyun, istediğiniz kadar basının bu tür haberleri yapmasını engelleyin, yerde yatan "turist" cesetlerini yayınlamasına izin vermeyin, nafile!

Atı alan Üsküdar'ı çoktan geçti, gelen haberler böyle diyor.

Şimdi yeni yılın Ocak ayındayız.

Otelciler, turist getiren acentelerle kontrat yapmaya başlamışken, Avrupa vatandaşları turizm acenteleri ile flörte hazırlanırken, İstanbul'dan gelen haberler her şeyi yer ile yeksan etti.

Dost acı söylermiş, biz yine de söyleyelim.

Bana göre...

Bunca olumsuzluğa rağmen, Nisan-Mayıs aylarından sonra Antalya ve ilçelerine gelecek olan turistleri Antalya ve Alanya-Gazipaşa Havalimanı'nda çiçeklerle karşılamalı, ayaklarının altına kırmızı halılar serip her birine ayrı ayrı teşekkür plaketi vermeliyiz.

"2016 turizm sezonu şimdiden mevta oldu" diyen turizmciler haklı mı çıkacak, yoksa Devlet Baba Nisan'a kadar gerekeni yapıp "bacasız sanayi" diye adlandırılan turizm sektörünü kurtaracak mı, göreceğiz.

Kısacası...

Ankara'dan bakınca; Alanya gibi turizm memleketlerinde iş, aş, ekmek bekleyen insanlar nasıl algılanıyor, test edeceğiz.

14 yıldır tek başına iktidarda olan, Türkiye'de hizmet anlamında önemli değişim ve dönüşümlere imza atan AKP'nin asıl sınav yılı bence 2016'dır.

2016'da tarım, emlak, inşaat ve pek çok lokomotif sektörü yakından ilgilendiren "turizm" sektörünü ihya ederlerse sırtları yere gelmez.

Yok eğer, dış politikanın sonucu olarak değerlendirilen bu ve benzer terör saldırılarının olumsuz etkileri giderilmezse, AKP'nin "istikrara oy veren" halk nazarındaki imajı büyük kayba uğrar.