O korkunç geceden 1 ay geçti. O hain plan, darbe girişimi gerçekleşseydi, kim bilir Türkiye şimdi hangi durumda, biçimde olacaktı. Meclis'in hedef alınması laikliğe, halkın seçimine atılan bombaydı. Ne mutlu ki, darbe senaryosunu yazanlar...

O

korkunç geceden 1 ay geçti. O hain plan, darbe girişimi gerçekleşseydi, kim bilir Türkiye şimdi hangi durumda, biçimde olacaktı. Meclis'in hedef alınması laikliğe, halkın seçimine atılan bombaydı. Ne mutlu ki, darbe senaryosunu yazanlar amaçlarına ulaşamadı ve Türk halkı hain saldırının arkasında duranlara, onlara destek verenlere mükemmel bir ders verdi.
Türkiye Bakü Büyükelçisi Sayın Alper Coşkun "Eğer bu olay yaşanmasaydı, aldığım bir kitaptan böyle bir senaryo okusaydım veya bir film izleseydim, kitabı çöpe atar, filmi yarıda bırakırdım" dedi. Hatta yeterince diplomatik deneyime sahip olan şahıs bile, yaşananları inanılmaz görüyor. Dikkat ederseniz, Türkiye’ye karşı ne kadar gizli bir plan hazırlanmış ki, koskocaman bir devletin istihbaratı da habersiz kalmış. Bu anlamda hiç şüphesiz ki, sürecin arka planında bir ülke veya ülkelerin ajanları bulunuyor. Büyük ihtimal, yaşananları sadece yaşlı bir imamın senaryolaştırması mümkün değildir.
Evet, hedefte Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan vardı. Son yıllarda "uyum" sağlamayan birisi gibi karakterize edilen, bölgede Türkiye gibi bir gücün olduğunu her zaman hatırlatan Cumhurbaşkanı, onların karşısında gerçek bir engeldi. Türkiye’yi kukla bir devlete çevirmek, onun başına uysal birisini atayarak istediklerini almak amacı vardı tabii ki bu planın içerisinde.
Son yıllarda Türkiye hükümeti bir kaç kez dünyaya hükmetmek isteyenleri incitti. Onlar bunu beklemiyordu. Irak operasyonları, Mavi Marmara olayları yaşandığında Türkiye hükümeti çokları için “Arzu edilemez” oldu.
Rusya ile ilişkileri en üst düzeye çıkardıklarında ise Ankara’ya karşı terör planları peşpeşe gerçekleştirildi. Hedef olarak en sakin yerler seçildi: Sultanahmet Camisi'nin önü, Kızılay Meydanı, Atatürk Havaalanı. Türkiye’ye karşı keşif saldırılarıydı bunlar. Yapılan saldırılar, hemen akabinde gelecek olan daha büyük saldırıyı yani darbeyi gerçekleştirmek için deneme operasyonuydu.
Zamanında yazdım ve şimdi daha çok inanmaya başlıyorum ki, geçen yılın Kasım ayında Rusya uçağının düşürülmesi de üçüncü güçlerin çabasıydı. Hem de Rusya ile 100 milyar dolarlık ticaret hacmi olan Türkiye’yi zayıflatmak için ilişkileri bozdular.
Dikkat ederseniz, PKK’yı silahlandırdılar, Türkiye sarsılmadı. Türkiye’yi kalbinden vurdular, yine gururu bozulmadı. Ve son olarak 15 Temmuz gecesi sonuncu plan devreye sokuldu.
Türkiye’nin bir dev olduğunu kabullenenler, onun varlığını sindiremiyorlar. Bu ülkenin büyüklüğü onlar için bir korku. Bu nedenle 15 Temmuz gecesi ve ondan sonraki bir kaç gün içerisinde bir çok başkent sustu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın böyle bir pusudan sağ çıkacağı beklenmiyordu belki de. Yıllardır parçalanmış Türkiye hasretindedir Türk düşmanları.
15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı, bunun etkisi Azerbaycan'da da olacaktı. O zaman parçalanmış, güçsüz düşmüş Türkiye’nin iktidarı için Azerbaycan’ın kaderi önem taşıyacak mıydı? Batı’nın elinde kukla olacak yeni hükümet, derhal Ermenistan ile sınırları açarak, açlık içinde kalan ikinci soluk verecekti. Erdoğan bugünlerde Putin ile görüşmesinden sonra Karabağ konusuna da değindi. Yeni iktidarın aklında Karabağ yer alacak mıydı? Söylemek zor. Türkiye bizim umut yerimiz, istinad ettiğimiz adres, örnek olacak kendi memleketimizdir.
Ne iyi ki, Türkiye o geceden sağ çıktı. Sağ çıkmasaydı bir ay sonra parçalanmış, iç savaşı devam eden kardeşimiz hakta kalp ağrısı ile yazıyorduk. O gecede kurban giden 240 şehit yalnız Türkiye’yi değil, hem de Azerbaycan’ı büyük tehlikeden kurtardı. O şehitler aynı zamanda bizim için canlarını kurban ettiler.
Erivan’da ASALA terör örgütü “Karabağ bizimdir, bizim olacak” sloganları altında eylemler gerçekleştiriyor. 42 Türk diplomatı şehit eden ASALA yine meydanlarda. Serj Sarkisyan ise “Canımı veririm, Karabağ'ı asla” diyor. Batı devletleri ise teröre destek veren işgale hak kazandıran Ermenistan’a yardım etmektedir. Bu politikaya itiraz eden yalnız Azerbaycan değil, aynı zamanda onun en güvenilir müttefiki kardeş Türkiye’dir, onun hükümetidir. Böyle hükümet tabii ki Batı’yı tatmin etmiyor. Bu anlamda 15 Temmuz gecesi aynı zamanda Karabağ uğrunda savaş gidiyordu.
NOT: Türkiye Türkçesine çevrilen bu yazı, Alanya Gazeteciler Cemiyeti'nin (AGC) kardeş cemiyeti Azerbaycan Parlamento Jurnalistleri Birliği üyesi Elşad Paşasoy tarafından kaleme alınmış ve kardeş ülke Azerbaycan'ın en yüksek tirajlı gazetelerinden olan Yeni Müsavat'ta yayınlanmıştır.