Türkiye, yüzyılların birikimiyle, hamulesiyle, çok kıymetli bir gemi. Bizim gemimiz, içinde hepimiz varız. Ne var ki şimdi bu geminin dümeninde, bırakın liman kılavuzluğu yapmaya, açık ve fırtınalı denizlerde kaptanlık yapmaya ehliyeti...
Türkiye, yüzyılların birikimiyle, hamulesiyle, çok kıymetli bir gemi. Bizim gemimiz, içinde hepimiz varız. Ne var ki şimdi bu geminin dümeninde, bırakın liman kılavuzluğu yapmaya, açık ve fırtınalı denizlerde kaptanlık yapmaya ehliyeti olmayan, pervasız bir kaptan var. Geleceğimiz, Türkiye’nin geleceği Allah'a emanet. Ama her işimizi Allah'a bıraktıkça yüce Allah da artık usandı. Kendi kaderimizi kendimiz tayin etmek zorundayız… “Her millet layık olduğu hükümeti bulur” deyip gemimizin göz göre göre, rotasında devam ederek kayalıklara çarpmasına razı olamayız.
***
Kaptan, şu sırada içerde ve dışarıda birçok ip üzerinde, cambaz gibi oynuyor. Dışarıda "Arap Baharı"nın “kahramanı”, adeta Nobel Ödülü'ne aday! Akdeniz'de meydan okuyor. Maazallah, bir tökezlerse, iplerin altında kurtarma ağı da yok. “Kendi düşen ağlamaz” diyemeyiz. Yönettiği Türkiye gemisinde hepimiz varız!
***
“Kürt Sorunu” krizinde yönetim tutumu, hataları malum... “Kürt Açılımı” Habur kapısına fiyasko ile sonuçlandı. Bölücülere daha da azmaları için cesaret ve fırsat verdi.
Şu sıra, “Hem terörle mücadele et hem de aynı zamanda terörist eşkıya ile çay kahve eşliğinde pazarlık yap” yönteminin mantığını, hikmetini ve bu pazarlık neticesinde hangi hususlarda uzlaşılabileceğini, anlamak mümkün değil. “Şeyhin kerameti” kendisinden menkul!
***
Erdoğan, TBMM’den, Kuzey Irak'a kara harekatı için tezkere aldı ama bu akılla ”tezkere” neye yarayacak? Göstermelik, “dostlar alışverişte görsün!" mü?
***
Kara harekatının maksadı Kandil'e, eşkıya inlerinin üzerine, göndere bayrağımız dikmek değil mi? MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bayrağımızın Kandil'e dikilmesini şart koştu ama hemen anlaşılıyor ki, “kaptanın” buna gönlü yok veya Obama’dan icazet alamamış.
Erdoğan, Bahçeli'nin sözlerine, “Saçmalık” diyor ve keramet buyuruyor: “Kandil senin ülkenin sınırları içinde değil. Bayrağı dikmişsin, terör mü bitecek? Ülkemizin her yerinde bayrağımız var. Terör duruyor mu?"
Neresini düzeltmeli? Önce, Kandil ülkemizin sınırları içinde olmasa da ülkemizin başına musallat olan PKK terörünün merkez üssü... Komutanları orada. Dirayetli ve kararlı bir iktidar, bir komutan, bu durumda, fazla düşünmeden orayı vurur!
Terörü, PKK'yı bitirmenin en radikal yolu Türk bayrağını oraya, bir daha indirilmemek üzere dikmektir. Eğer ülkemizde Türk bayrakları hâlâ dalgalanıyorsa, terörün, PKK’nın bitirilmemesinin asıl sebebi, Erdoğan'ın terörle mücadele ederken eşkıya ile muhabbet etmesi ve adeta Kandil'le kendisi arasında kırmızı telefon hattı kurmak istemesidir. Bu eşkıyaya cesaret veriyor. ”Kürt açılımında” olduğu gibi!
***
Kaptanın en büyük başarısı terörle savaşan ve savaşacak olan komutanları Ergenekon vadisine sıkıştırıp esir almak!
***
Ancak Erdoğan'ın hakkını da yemeyelim; KCK tutuklamaları çok yerinde ve başarılı, yasak savmak olmasa!
Bu hususta yanaşma ve yalakları ona muğber; Barışçı çözüm varken bu tutuklamalar olur muymuş? PKK'nın kentlerdeki tabanı-taşeronu KCK’nın elebaşları tutuklanır ve barış sabote edilir miymiş?!
Bu adamlar, bu kadınlar, Türk generalleri, amiralleri salkım salkım toplanır ve tutuklanırken hiç ses çıkarmazlar ama tabanlarına, nasırlarına basılınca feryat ediyorlar. ”Barış fırsatı kaçıyor" diye... Hangi “Barış”? Bütün barışlara yani Türkiye’nin huzuruna güvenliğine son verecek “Kürt Barışı”!
“Türk titre ve kendine gel” demenin tam zamanıdır!