Hiç farkettin mi, nicedir yol verdik sevdalara... Bazı anlarda aynalara bile bakmaya korkar olduk... Yüzümüzdeki manayı yansıtan aynaya bakmaya korkuyoruz... Yalnızlığımızı hatırlatıyor aynalar bize... Bakamıyoruz... Belki de bakmak istemiyoruz......
Hiç farkettin mi, nicedir yol verdik sevdalara... Bazı anlarda aynalara bile bakmaya korkar olduk...
Yüzümüzdeki manayı yansıtan aynaya bakmaya korkuyoruz...
Yalnızlığımızı hatırlatıyor aynalar bize...
Bakamıyoruz...
Belki de bakmak istemiyoruz...
Yalnızlığımı çalma benden, sessizliğimi koparma, alıp gitme...
Nicedir dudaklarım titrek titrek anıyor adını...
Bir çift pranga düşüyor ayaklarıma...
Buhranlar sarıyor dört bir yanımı...
Sen tutsaklığıma ağlıyorsun, ben de senin yokluğuna...
Sen dur, ben senin yerine de ağlarım, sen ağlarsan tomurcuklanır öfkem...
***
Hiç farkettin mi, çoktandır yol verdik sevdalara...
Hazan mevsimindeki yaprak gibi bir bir savrulduk rüzgarın öfkesinde...
Ateşin heybesine saklanmış buz gibi damla damla eridik azap içerisinde...
Hayatımızla tanımladık yeniden sevdayı...
Gözlerin namlusuna sürülmüş yaş ya da yağlı ilmek geçirilmiş baştı beraber bulutlara ektiğimiz sevda...
Vakit dar, gökyüzüne gitmek gerek...
Ama sen dur... Ben giderim... Sen gidersen kaybolur yarınlar... Bakışlarını esirgeme, bilinmeyen bir vakitte kasvetli bakışlarınla gel... Acıya boğma beni, gel...
***
Çok derinlerdesin ve çok uzaklarda... Denizlerin yakamozlandığı bir akşam, umutlarımı yan cebime koyup bir selam bile almadan harcanmış bütün aşıklar gibi sana gelmek isterdim, ağzımda sevda şarkılarıyla ama korkuyorum...
Ölümden değil korkum, vurgundan değil, köpekbalıklarına yem, yunuslara oyuncak olmaktır seni savuran korkum...
Öfkemi sindirerek, gönlüm yaralı avuçlarımda dua ile bekliyorum...
Sarımtırak bir ölümün kollarında kıvrım kıvrım giden hayallerimle, çöllerde toy bir atın nal sesleri ve toz dumanla karışık yorgunluğu birikmiş bir bedeviyim, serabını olsun görmek isteyen...
***
Gözümde kan, içimde fırtına varken gölgenle şehri adımlıyorum...
Neden aydınlığa rağmen gündüzler geceleri aratıyor bana?
Çivisi çıkmamış sevdalar aşkına söyle bana, neden güneş kara gözlerle bakıyor bana?
Tümsekler neden dağ olur apansızın sana yaklaşmak istediğimde?
Bulutlar yüreğimi kaplar, gökleri parçalar da gök bile gürüldemekten acizken nasıl kavuşurum sana?
Siyah-beyaz bir hayatın penceresinden renkleri seçememenin suçlusu kim?
Senden kalan bir tutam dikeni gül diye alır da sevdamı kanatırım...
Seni sevmek ölüm, zifiri karanlık ama yılmam, her şeye katlanırım...
İnan bir bakışın öldürür beni, yine mayınlı ellerinde canlanırım...
Umutsuzum sanma sakın!.. Senin de yüzünde güller açacak, gülücükler yeşerecek...
Gözyaşlarının bittiği yerden gidişini göreceğiz hasretin beraber ve gelişini özlemi çekilen hayatın...
Dayan, bitecek acı ve keder, kavuşmaya beş kaldığında saatin...