NASREDDİN Hoca'nın malum
NASREDDİN
Hoca'nın malum "damdan düşme" fıkrasını bilirsiniz.
Hoca damdan düşer, herkes başına üşüşür, her kafadan bir ses çıkar. Yerde hareketsiz yatan, vücudundaki hasarı kolaçan eden Hoca dayanamaz, "Bırakın boş lafları. Bana, benim gibi damdan düşmüş birini getirin. Benim derdimden ancak o anlar" demiş ya...
Bizimki de o hesap...
Bilen bilir, bilmeyenlere anlatalım.
Bir dönem esnaflık yapmış, esnaflığın ne demek olduğunu bilen Alanya'daki nadir gazetecilerden biri olduğum için, Alanya esnafının, hele de şu kriz ortamında ne hissettiğini, hangi tedbirleri almaya başladığını falan iyi bilirim.
Bütün umudunu turizme bağlamış bir şehirde dükkan açmış esnafın hali pür melali ise üç aşağı beş yukarı şudur...
Karadeniz'deki, İç Anadolu'daki, Ege'deki, Güneydoğu veya Doğu Anadolu'daki şehirlerin aksine, dükkan kirası kontratını mümkünse Euro üzerinden yapar, ki başka şansı yoktur.
"İstersen tutma. Bak, sırada bekleyenler var" gibi bir seçenek konulur önüne.
"E, evde ekmek bekleyen çoluk çocuk ne yiyip ne içecek?" deyip gözünü karartır, basar imzayı kontrata, asıl film ondan sonra başlar.
Kira üç gün gecikse önce dükkan sahibi sıkıştırmaya başlar, ardından eğer varsa (ki Alanya'nın yüzde 90'ı böyledir) mülk sahibinin avukatı aramaya, ödeme yapılmazsa icra yoluna gidileceğini falan söylemeye başlar.
Banka veya kredi kooperatiflerinden çekilen, "banka müdürleri ve kredi kooperatifi yöneticilerine de her kredi başına 'şükela' diyebileceğimiz bir prim miktarı kazandıran" kredileri öderken zorlanan, her sene zamlanan Bağ-Kur ve işçinin SGK primlerini öderken anasından emdiği süt burnundan gelen, elektriğiydi suyuydu, osuydu busuydu derken, bir de, bu primleri falan ödediğin siyasi otorite, şehre en çok turist getiren ülkenin uçağını falan düşürürse, yandı gülüm keten helva...
Sözün özü...
Alanya'da esnaflık yapmak, ateşten gömlek giymekle eşdeğerdir.
Burada en büyük görev ise, hele de şu kriz ortamında, dükkan sahiplerine düşüyor.
Bakın, "İndirim yapın" çağrısı yapmıyorum.
Çünkü, iyi kötü biz de halden anlarız.
Belki sizin, belki eşinizin, belki paralı ve pahalı bir üniversitede okuyan çocuklarınızın arabası yenilenecektir, veya villanızı büyütme, içini tadilat ettirme gibi önemli planlarınız vardır.
Belki de yurtiçi veya yurtdışı seyahatlerinizin sayısını artırma planlarınız vardır, saygı duyarım.
Neticede para da sizin, dükkan da.
Ama...
Kiracısını düşünen, zam yapmayan, kira gecikince halden anlayan tüm mülk sahiplerini tenzih ederek, "En azından bu sene insaflı davranıp zam yapmayın" diyorum.
İnsaf ve vicdan varsa tabi...