Time dergisi Erdoğan'ı kapak kişisi yapmıştı. Erdoğan, derginin

Time dergisi Erdoğan'ı kapak kişisi yapmıştı. Erdoğan, derginin "Yılın Kişisi" anketini birinci sırada tamamladı. Ama aynı zamanda da. derginin “en az popülerler kişi anketinde” de birinci sırada yer aldı. Yani, hem yılın en önde gelen kişisi, hem de, “dünyanın en az popüler adamı”! Kısacası, ünlü olmak, her zaman, popüler, sevilen kişi olmak değil; “Tenakuz”, yani Türkçesi "çelişki"; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı en güzel tanımlayan kelime!
***
"Tenakuzları" sıralayalım: Şu sırda TC’nin Başbakanı olmasından ve bu mevkiine, sıfatına rağmen, “Türkiye Türklerindir demek yanlıştır” ve şehitlere kelle demesinden başlayarak, son zamanlarda, “PKK ile hem mücadele aynı zamanda da müzakere etmesine” kadar, çelişkiler yumağı!
***
Devam edelim “çelişkilere”: Bazılarımız, AKP'nin iktidarda olmasından memnun değiliz; Bu iktidarın, "demokratik yollardan" devrilmesini arzu ediyoruz. Ancak şu sıra Sayın Bahçeli’nin dediği gibi, Erdoğan’ın herhangi bir sebeple siyaset alanından çekilmesi ve bu yüzden de AKP’de çatlak, koltuk kavgası başlaması, şu sıra çoğunu kendi açtığı iç ve dış badireler varken, ülkede iktidar-yönetim boşluğu, kaos yaratacağı için endişe ederiz. Bunun için de sağduyulu vatandaşlar olarak, ülkede istikrar isterken, insan olarak da, Başbakanın, bir an önce sağlığına kavuşması için dua ediyor, görevinin başına dönmesini arzu ediyoruz. Sağlığı hakkındaki iyi haberlerden dolayı da mutlu oluyoruz!
***
“Tenakuzlar” konusunda devam edelim. İnkar etmek mümkün değil. Erdoğan'ı sevenler çok. Zaten AKP'nin son seçimlerde kazanmasında bu sevginin payı çok! Halkın gönlüne göre; kabadayı, popülist ve karizmatik! Hastalığı ve ameliyatı üzerine Kısıklı'daki köşkü adeta ziyaretgah oldu. Ancak, burada da bir çelişi var; Kısıklı'ya koşanların, ağlayan ve dua edenlerin çoğu, samimi olsalar da, bir kısmı da, Başbakana başka türlü duyuramayacakları talep ve dertlerimi “şeffaf”” kürsüden ona iletmeye çalışıyorlar… Öyle ya; Başbakan bu kadar sevgi mesajları, talepleri de görür ve bir kısmını yerine getirir. Bu da bir "şeffaflık", bir çelişki değil mi!
***
Bütün bunlar sade bize mi mahsus? Kesinlikle hayır. Başka ülkelerde de görülmüş görülen şeyler. Görünenler aldatıcıdır… Sevgiler, popüler olmak, özellikle siyasette geçicidir. Ve acıdır söylemesi; “necip” halkımız idrak hususunda olduğu gibi “vefa” hususunda da “nisyan ile maluldur”; önceki gün göklere çıkardıklarını, hatta yollarında çocuklarını kurban etmek istediklerini ertesi gün yerin dibine batırırlar. Ben buna 27 Mayıs'ta tanık oldum. Menderes'in 26 Mayıs gecesine kadar güvendiği o kalabalıklar 27 Mayıs sabahı toz duman, buhar olmuştu!
Dünya tarihi, Osmanlı tarihi de aynı “tenakuzlarla” doludur. Mesela Napoleon’u yuhalayanlar, son “100 gün” için iktidara dönerken alkışlamışlar, sonra da gene lanetlemişlerdi!
İkinci Dünya Savaşı'nda Britanya'nın zaferinin mimarı Winston Churchill savaştan hemen sonraki genel seçimleri büyük farkla kaybetmişti.
Fakat, tabii istisnalar var: Türk milleti, bütün karşı çabalara, yalanlara rağmen, hâlâ Mustafa Kemal'e sevgisini kaybetmedi. Erdoğan da "Atatürk" değil!