Merhaba sevgili engelli dostları, sizinle bu hafta benim gibi sonradan görme engelli bir arkadaşım Hakan Kılıç'ın bana gönderdiği bir yazıyı paylaşacağım. ‘Ben dünyanın en akıllı insanıyım', kitabından alıntı olup Erdal...
Merhaba sevgili engelli dostları, sizinle bu hafta benim gibi sonradan görme engelli bir arkadaşım Hakan Kılıç’ın bana gönderdiği bir yazıyı paylaşacağım. ‘Ben dünyanın en akıllı insanıyım’, kitabından alıntı olup Erdal Demirkıran’ın bir panelde anlattığı bir hikâyedir.
‘Bir gün birkaç tavuk, bir kartal yuvasından bir yumurta çaldılar. Hemen kümese gelip kuluçkaya koydular. Kuluçka için bir gönüllü anne tavuk, bulundu. Günler geçti ve kuluçkanın bitip büyük yumurtanın kırılma zamanı geldi. Tüm tavuklar merakla bekliyorlardı, büyük yumurtadan çıkacak olan tavuğu. Yumurtanın kabukları kırılıp yavru tavuk ortaya çıktığında herkes şaşırdı. Yumurtadan; siyah iri, çirkin ve büyük gagalı bir tavuk yavrusu çıktı. Hemen tavuklardan birisi annelik görevini üstlendi. 'Bak evlat, burası kümestir. Burada yaşarız. Şuradan yem yer, şuradan su içeriz.
Bak evlat, burası bahçedir. Burada hava alır, burada eşelenir ve hareket ederiz'. Anne tavuk, tehlikelere karşı da uyardı, bu değişik olan tavuğu. 'Bak evlat tehlikelere karşı; sağdan gelirse, sola; soldan gelirse sağa doğru kaçarak; yukarıdan ve arkadan doğru gelirse de, şu gördüğün delikten içeri doğru kaçarak korunuruz'. Siyah, iri ve çirkin gagalı tavuk, bu şekilde günlerini sürdürdü. Bahçede bir gün gezerken kanatlarının farkına vardı. Kanatları yukarıdan gelen tehlike ile aynı geldi ona. Aklına uçabileceği geldi. Hiç tereddüt etmeden kanatlarını çırpmaya ve hava ile doldurmaya başladı. Kanatlarını salladıkça havalandı ve uçtu uzun bir süre. Sevinçle koşup kümese geldi. 'Arkadaşlar ben uçtum. Sizlerde uçabilirsiniz'. 'hayal görme, sen ve senden öncekiler de bunu denedi ama başaramadılar. Bu gövde ve kanatlarla uçmak imkânsız. Bunu dinlemeyip deneyenlerin hepsi telef oldu'. Küstü ve gücendi. Boynunu büktü. Her şeye rağmen uçmaktan vazgeçmedi. Uçtuğu günlerden bir gün, doruklardaki gerçek yuvasını buldu. Birde arkadaş edindi, kendisi gibi. Arkadaşına; 'Beraber uçalım mı' diye sordu?
Arkadaşı: 'Ama kartallar hep yalnız uçar' dedi.
'Boş ver, bana da tavuklar uçamaz demişlerdi'.
Arkadaşıyla uçmaya başladı. Uçarken gözüne doğup büyüdüğü kümes gözüktü. Derin bir 'Ah!' çekti.
Arkadaşı; 'Ne oldu?' 'Hiç' dedi ve gözünden iki damla yaş süzüldü. Aslında her şey o iki damla gözyaşı ile kocaman bir hiç de gizliydi. Çünkü tavukların uçamayacağı tabusunu yıkmıştı birinci gözyaşında. İkinci gözyaşında ise kartalların hep tek başına uçacağı tabusunu yıkmıştı. Tavuk gibi doğdu, tavuk gibi yaşadı. Kendini buldu ve benliğiyle bütünleşip, kartal olduğunu öğrenip, kartal gibi yaşamaya başladı. Bende diyorum ki; tüm engelleri kaldırmak ve engelsiz bir yaşam adına kartal bile oluruz gerekirse. Haftaya perşembe buluşmak dileğiyle sağlıcakla kalın.