RUS uçağını vurduk Kasım'da, ta Temmuz'da özür diledik. O da mecburen. Çünkü dünyanın siyasi iklimi ufak ufak değişiyor.
RUS
uçağını vurduk Kasım'da, ta Temmuz'da özür diledik.
O da mecburen.
Çünkü dünyanın siyasi iklimi ufak ufak değişiyor.
"Demir Yumruk" Bush'a nazaran "Kadife Eldiven" olan Obama gidiyor mesela.
Yerine geleceği konuşulan Hillary Clinton'un nasıl yoğurt yiyeceği ise tam bir muamma.
ABD'nin Suriye planı suya düştü, Esad devrilmedi, Esad'ı devirsin diye kurulan IŞİD, adeta bumerang gibi Türkiye'yi, Fransa'yı falan vurmaya başladı.
Obama gidiyor iken, haliyle Esad'ı destekleyen, gitmesini istemeyen Rusya ve İran'la yakınlaşmak gerekti, gereği yapıldı, efelenmeler bitti, özür dilendi.
9 ay boyunca Rus turist yolu gözleyen, bu arada dükkan kirası, Bağ-Kurprim borcu, elektrik su faturası biriken, evine belki ekmek dahi götüremeyen küçük esnafa "Var mı bir sıkıntınız?" diye soran bile olmadı.
Davutoğlu, "Biz Suriyelileri mülteci olarak alırız ama bilmem kaç milyar Euro da para isteriz" demişti.
Obama'dan önce Davutoğlu gitti, Avrupa Birliği'nden alınan paralar nice oldu, bilen yok.
Mülteci olmaları için anlaşmıştık, Suriyeliler şimdi TC vatandaşı oluyor.
Özür dilenen Putin, bulmuş maymunu oynuyor haliyle ve diyor ki: "Yok öyle, özür mözür anlamam ben. Rus vatandaşlarının güvenliğini sağlayın, hepsini göndereyim."
Diyor ama cevap alamıyor.
Kendi memleketinde bilmem kaç yüz korumayla Cuma namazı kılmaya gidenler, Rus turistlerin can güvenliğini sağlayabilecek bir teminat veremiyor.
Haliyle, "Allah ne verdiyse" deyip Yaradan'a sığınıp gelen Rus turistler de havalimanlarında devlet protokolü ile, çiçeklerle filan karşılanıyor.
Turizm bitik.
Esnaf siftah yapamıyor.
Memlekette bilmem kaç milyon açık ve gizli işsiz var.
Saraylarda altın varaklı iftarlar verilip canlı yayınlarda sağa sola ayarlar çekilirken, ülkenin güneydoğusunda her gün üç, beş, yedi, dokuz şehit haberleri geliyor.
Vatanını korurken canını yitirenlere "şehit" denilmesine eyvallah da, havalimanında bavul beklerken bombayla ölenlere de şehit deniliyor, milletin gazını almak ve pisi pisine ölümlere dini bir motif ekleyip tepkileri yumuşatmak için.
Bunlar yaşanıyor memlekette ama ülke olarak tek derdimiz, Suriyeliler.
İnternette bir video var, belki rast gelmişsinizdir.
Mahalle bakkalı, esnaf denetimine çıkan AKP'li belediye başkanına dert yanıyor, sitem ediyor.
Diyor ki...
"Başkan, tam karşıma Suriyeli bir aile bakkal açtı. Vergi yok, SGK primi yok, denetim yok. Bu nasıl iş?"
AKP'li başkan savunmada...
"Onların dedeleriyle bizimkiler bu toprakları düşmandan birlikte kurtardı. Hadi sen ticaretine bak. Karışma büyüklerin işine."
Bakkal yanıt veriyor...
"Yemin ediyorum, dükkanı Suriyelinin birinin üzerine devredip keyfime bakacağım."
Başkan alelacele kaçıyor dükkandan, çünkü verebileceği bir cevabı yok!
Peki ne yapacağız, benim gibi düşünen bizim tayfa?
Sosyal medya hesaplarımızdan sağa sola çemkirip sonra o paylaşımlara kaç beğeni geliyor, kimler destekleyici yorumlar yazıyor, ona mı bakacağız?
Atı alan Üsküdar'ı geçti, sürelim mi eşeği Niğde'ye?