BEN gezdim. Hem de birkaç defa... Fakat son gezişim benim için çok daha anlamlıydı. İçinizden bazılarınızın 'Tophane de neresi?' dediğini duyar gibiyim. Alanya Kalesi'ndeki Tophane Mahallesi'nden bahsediyorum tabiki. Alanya'da...
BEN gezdim. Hem de birkaç defa... Fakat son gezişim benim için çok daha anlamlıydı. İçinizden bazılarınızın 'Tophane de neresi?' dediğini duyar gibiyim. Alanya Kalesi’ndeki Tophane Mahallesi’nden bahsediyorum tabiki. Alanya’da yaşayışta, inanamayacağınız güzellikleri ve özellikleri bulabileceğiniz, görebileceğiniz Kızılkule’nin arka kısmına düşen Tophane Mahallesi... Bazılarımızın Alanya’da doğup büyüyüp hiç görmediği, bazılarımızın Alanya‘da yaşayıpta hiç yolumuzun düşmediği nefis bir yer. Hele bu mevsimde... Fırsat buldukça eşim ve çocuklarımla beraber kaleyi arabayla turlarız. Deniz fenerinin yakınında çekirdek çitler, yürüyüş yaparız. Süleymaniye Camii'nin avlusunda oturmak büyük bir zevk... Esat Burcu’ndan Alanya’nın nefis manzarasını seyre doyum olmaz. Birkaç hafta önce yine bir gün aynı güzelliği yaşarken, kızım "Baba bizi surlara çıkarsana" dedi. Ben de "Tamam kızım uygun bir hafta sonu surlara çıkalım" demiş bulundum. Tabi bu arada lise yıllarında arkadaşlarla surlara çıktığımızdan bahsetmem durumu ve çocuklarımı daha da heyecanlandırdı.
Kızım ve oğlum surlara çıkma meselesinin ve verdiğimiz sözün peşini bırakmadılar. Kısaca başımın etini yediler. Kaçış yok!
Bu hafta sonu havanın güzelliğini de hesaba katıp bir plan yaptım. "Haydi çocuklar surlara..." Oğlum biraz keyifsiz olsa da kızım bu sözüme çok sevindi. Hummalı bir hazırlık... Eşofman ve spor ayakkabılar giyildi. Sırt çantasının içine yara bandına kadar her şeyin konulduğunu surlarda öğrendim. Macera yaşayacağız sözleriyle evden çıktık. Arabamızı Kızılkule’nin arkasındaki surların girişine koyduk. Aslında araçla ilerlemek mümkün. Amaç gezmek, güzel bir hafta sonu geçirmek değil mi? Uzun zamandan beri gitmediğim, limandan zaman zaman seyrettiğim, eski güzelliğini kaybetmeden yenilenen Tophane’yi hissederek görmek... Biraz da Alanya’yı Tophane’den görmek. Elimde fotoğraf makinesi, yanımda eşim ve (eşimin ifadesine göre) bizim kuzucuklar. Aracı park ettiğimiz yerin tam karşısında, muhteşem eser Kızılkule’nin görüntüsü... Hemen birkaç poz aldım. Nasıl olsa sonra en iyisini seçerim. Çocuklar surlara 'bir evvel' çıkma derdinde. Ayrıntılar, manzara onların pek de dikkatini çekmiyor tabi. Çocuklar önde, eşim ve ben arkada Arnavut kaldırımı tarzı taş döşemeli surlardan içeri girdik. Son yıllarda Alanya’da birçok şey değişiyor, güzelleşiyor. Fakat kale civarındaki yapılanları görmekte biraz geciktiğimi hissettim. Surlardan girişle beraber
birçok düzenlemeler yapılmış. Estetik, şık, uyumlu... Bu güzellikleri taş kaldırımlardan ilerledikçe daha çok hissetim. Buraların Alanya’ya, Tophane’ye yakışır hale getirilmesinde emeği geçen Alanya Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu'na, ilgili kurumlarına ve kuruluşlara, Alanyalılar ve herkes adına teşekkür etmem gerekiyor. Surlardan girdikten sonra, Kızılkule’yi, Tersane’yi yukarıdan seyretmek ayrı bir zevk. Havanın berraklığının da verdiği bir imkanla limanın canlılığı ve denizin maviliği nefis görünüyor. Oğlumla beraber Alanya’nın en eski camilerinden biri olan Andızlı Cami’de ikindi namazımızı eda ettik. Caminin tarihi olarak en eski, mimari olarak yeni olması dikkatimi çekmedi değil. Surlara doğru Tophane’de ilerlemeye devam ettik. Sağlı sollu restore edilmiş ve edilmekte olan içinde bilmem ne anıların yaşandığı, tarih kokan güzelim Alanya evleri... Restorasyonunun gerçekçi olması güzel lakin bazılarının kapılarındaki yabancı yazılar dikkatten kaçacak gibi değildi. Bahçelerindeki beyaz pembe, mor renkteki çiçeklerle süslenmiş bu evler, bu taş kaplı dar sokaklar Alanya’nın güzelliğinden ayrılmadan daha fazlasını yaşayabileceğiniz ortamlar... Yer yer katran kokulu keresteden yapılmış bu evlerin, aslına uygun yenilenmesi ne güzel... Surlara doğru yolumuza heyecanla devam ederken bir elimde fotoğraf makinesi bir elimde eşimin eli. Çevrede birçok yabancı turist, çok az yerli... Bu durum beni düşündürdü. Malta’daki Valette, Hırvatistan’daki Duprovnik gibi daha birçok yerleri gezmiş görmüş, Alanya’nın güzel insanlarının kaç tanesi acaba Tophaneyi görmüştür? Hedef surlar. İleri! Bizler, manzaralı güzel kefelerden birisinde oturup, çaylarımızı yudumlayarak Tophane’deki güzellikleri seyretmeyi planlarken, bizim kuzucuklar dar sokaklarda kayboldu. Peşi sıra gidince surlara vardık. Zaten belediyenin yönlendirme levhaları körlere bile yol gösteriyor. Surlara vardık, manzara nefis. Tekneler denizi yararcasına, arkasındaki maviyi beyaza boyayıp Dilvarda Burnu'na doğru yol alıyorlar. Rehberler teknedeki turistlere mağaralarla ilgili bilmem hangi efsaneyi anlatıyorlar... Manzara güzel dedim ama bir o kadar da riskli. Oğlum normal yollar varken riskli yollardan surlara tırmanıyor. Daha küçük, laf dinletmekte zor tabi... Söz verdik ya, surlara tırmanışa bir an önce dikkatli bir şekilde geçmek lazım. Nefis bir manzara... Aynı zamanda fotoğraf çekme telaşındayım... Alanya, deniz, kayalıklar, kayalıklardaki keçiler, hepsi çok ilgi çekici. Hele hele çocuklar için... Surlarda tırmanış epeyce yorucu, ara ara molalar vererek yorucu bir tırmanıştan sonra Esat Burcu’na çıktık. Dedim ya, Esat Burcu’ndan Alanya her zamanki gibi şahane görünüyor. Alanya’ya gelen misafirler de bu güzelliği belgeleme telaşındalar. Cumhuriyet dönemi yazarlarımızdan Refik Halit Karay“ "Alanya’yı görmeden ölmemeli" sözünü Esat Burcu’nda mı söyledi acaba? Ailecek çocuklarımın ifadesiyle 'sur maceramızı' sağ salim tamamlayıp neşe içinde seyir terasından yürüyerek (Alanya Belediyesi’nin çok yerinde hizmetlerinden birisi olarak görüyorum) ara kaldırımları takip ederek arabamıza ulaştığımızda memnuniyetleri ve yorgunluk şikayetlerini birlikte aldık. Güzel bir gün geçirdiğimiz hissiyle surlardan çıktık.
Güzellikleri seven Alanyalıların ister bireysel ister aileleriyle mutlaka Tophane'ye zaman ayırmalarını, Alaettin Keykubat’ı yad etmelerini tavsiye ederim. Güzelliklerden mahrum kalmayalım. Bu arada surlar tehlikeli! Son olarak "Tophaneyi görmeden ölmemeli" diyorum.