Kızlarını İran’daki şartlardan kurtarmak için 12 yıl önce Alanya’ya yerleşen İranlı Yeminli Tercüman Mahnaz Sufi, İran’da yaşanan ayaklanmanın perde arkasını Pazartesi Sohbeti'nde Yeni Alanya'ya anlattı
PAZARTESİ SOHBETİ/GÜLŞAH ANAK
GEÇTİĞİMİZ günlerde İranlı 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin kurallara göre örtünmediği için Ahlak Polisi tarafından gözaltına alınıp, nezarette beyin kanaması sonucu hayatını kaybetmesinin ardından çıkan ayaklanma devam ediyor. Yaklaşık 12 yıl önce kızları için aynı nedenlerden dolayı İran’ı terk eden Mahnaz Sufi, Pazartesi Sohbeti’nin bu haftaki konuğu oldu. Yeni Alanya okuyucuları için İran’da kadın olmayı anlatan sufi, bu süreçte Alanya’da yaşadıkları için mutlu olduklarını ve polisten korkmayı Alanya’da bıraktıklarını söyledi.

‘KIZIMI ORADAN KURTARMAK İÇİN TÜRKİYE’YE GELDİK’
- Merhaba, öncelikle sorularımızı yanıtlamayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Benim asıl Farsça ismim Mahnaz. Senelerdir Alanya’da olduğum için beni Mahnaz olarak tanıyorlar. Ama Türk vatandaşı olduktan sonra Türk ismim Naz Sufi. Yeminli tercüman ve bilirkişiyim. Eşim ve kızım ile 12 sene önce Türkiye’ye taşındık. İran’daki sıkıntılardan dolayı özellikle kızım için buraya taşınma kararı aldık. Burada yaşamayı çok sevdik. Bildiğiniz üzere 30’lu yaşlardan sonra bir de çocuğunuz varsa kendiniz için yaşamıyorsunuz. Özellikle de kızınız varsa İran artık yaşanılacak bir yer olmuyor. Onu oradan kurtarmak istedik. Alanya'ya ya da herhangi bir Türkiye toprağına gelenler de oradaki o diktatörlükten kaçıyorlar.
‘ALANYA’DA YAŞADIĞIMIZ İÇİN ÇOK MUTLUYUZ’
- 12 yıldır Alanya’da olduğunuzdan bahsettiniz. Peki Alanya’da yaşamaya nasıl karar verdiniz? Alanya’da geçiminizi nasıl sağlıyorsunuz ve burada mutlu musunuz?
Alanya’yı yaşamak için seçtiğimiz için çok mutluyuz. Alanya çok sakin ve başka şehirlerle karşılaştırdığımızda daha güvenli. Burada insanlar daha çok birbirlerini tanıyor. Bu nedenle içimize sindi. SMS Alanya isminde bir ofisimiz var. Ben ve eşim Yeminli Tercümanız ve bilir kişiyiz. Çevirmenlik yapıyoruz. Yabancılarla ilgili adliyede, Tapu Müdürlüğü’nde ya da herhangi bir yerde, neredeyse tüm işlemleri yapıyoruz. Ben Farsça-Türkçe, eşim İngilizce, Farsça ve Türkçe dillerinde çalışıyor.

‘BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA OLDU’
- İran’da geçtiğimiz günlerde 22 yaşındaki Mahsa Amini, kurallara göre örtünmediği gerekçesiyle ahlak polisi tarafından gözaltına alındı. Nezarette geçirdiği beyin kanaması nedeniyle hayatını kaybetti. O günden beri ülkede sular durulmuyor. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? İran’daki yakınlarınız neler yaşıyor?
Mahsa Amini’nin aldığı o darbe ve ölümü bardağı taşıran son damla idi. İranlılar 40 küsur senedir bu sorunu yaşıyor. Devlet ve hakimiyet insanların her şeyine karışıyor. Başörtüsü sadece bunların en basit ve en normali diyelim. İran’da kanunlar ve yasalar çok eski İslam'dan alındığı ve hastalıklı düşüncelerini kattıkları için kadınlara karşı hiçbir hak yok. İran’ın insanı farklı, İran’da devlet ve hakimiyet çok farklı. Dışarıda gösterilen tamamen farklı. Bizim erkeklerimiz çok sosyal ve çok çağdaş kişilerdir. O yüzden hep şunu söylerim, evlerimizin içinde demokratik hatta kadınların baskın olduğu bir düşünce vardır. Evin kadını her ne derse genelde o olur. Ama evden dışarıya çıktığınız zaman hiçbir hakkınız yok. Neredeyse hayat hakkınız bile yok. Çok zor. Şartlar o kadar zordu ki. Mahsa Amini bir ilçeden Tahran’a tatil amaçlı gelen 22 yaşında bir genç kızdı. Orada başörtüsü biraz kaymış diye bir darbe almış. Çünkü öyle kolay kolay götürmüyorlar, zorbalıkla götürüyorlar. Kafasını bir yere çarpmışlar ve beyin kanaması nedeniyle vefat etti. Bunu yayınlayan çok cesur bir kadın gazeteci. O da gözaltına alındı. Bu da insanların sabrını taşırdı.
‘İNŞALLAH BİR ŞEYLERİ DEĞİŞTİREBİLİRLER’
- Peki bu ayaklanmanın gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnşallah bu süreç ile bir şeyleri değiştirebilirler. Hem İranlılardan hem de dünyada yaşayan ve vicdanı olan herkesten çok fazla destek geliyor. Şu an sokakta daha çok 2000 doğumlu genç çocuklarımız var. Bu eylemlerde de ne yazık ki ölmeye devam ediyorlar. Her dakika her şehirde kaybediyoruz onları. Keşke biraz daha yaşlılarımız, benim yaşıtlarım da sokağa inse. Benden daha büyükler ve bu devrimi yapanlar da keşke biraz daha sorumluluk hissetseler. O zaman bir sonuca varılır. Umut ediyoruz. Her şeyin bir ömrü var diye düşünüyorum. Nasıl ki dünyaya ulaşmış hiçbir hükümdar hayatta değilse, her devletin bir ömrü vardır. Bu bittiği zaman işte insanların cesaretini tarih yazacak.

‘BEN YAŞAMAYAYIM AMA O GENÇLER YAŞASIN’
- Her dakika İran’ın her şehrinde gençlerin öldüğünü söylediniz. Peki genç neslin bu şekilde harcanması hakkında neler söylemek istersiniz?
Şu an o gençlerle birlikte İran’ın kendisini öldürüyorlar. Bunun yanı sıra İran’da göllerimiz, ırmak ve çaylarımız kurudu. Ormanlarımız yandı. İran’ın sadece petrolüne güveniyorlar. Onun parası da kendi ceplerine gidiyor. Gençleri ve milleti düşünen yok ki. Evet bir nesil şu an sokaklarda ölüyor. İran’daki akrabalarımla konuştuğum zaman onlara, en iyi ihtimalle 45 senelik ömrümde 20 yıl daha yaşayabileceğimi söylüyorum. Ben yaşamayayım da en azından o 20 yaşındaki genç yaşasın ki ülkeyi düzeltsin.
‘İRAN’DA İNTERNETİ KESİYORLAR’
- Birçok kadın saçlarını keserek İranlı kadınlara destek oluyor. Türk sanatçı ve yazarlar da bu eyleme katılarak İran’ın yanında olduklarını belirttiler. Türk devletinin ve Türk vatandaşlarının İranlı kadınlara gösterdiği bu desteği nasıl karşılıyorsunuz?
Çok seviniyoruz. Hem insaniyet hem de kadınlar adına… Destek vermek şu an çok önemli. Çünkü İran’da şu an bu görüntüler daha fazla yayılmasın diye interneti kesiyorlar. İletişim kurmamız çok zor. İran’daki akrabalarımızla da çok zor iletişim kuruyoruz. Benim öğrencilerimin birçoğunun babası İran’da. Ulaşamıyorlar. O nedenle komşu ülke Türkiye’den böyle bir desteğin gelmesi çok güzel bir şey. Türkiye ve Alanya için bizim verebileceğimiz ne destek olursa da biz hazırız.
‘TÜRKİYE’DE YAŞAMAYA BAŞLADIKTAN SONRA POLİSE GÜVENDİM’
- İran’da kadın olmayı bir de sizden dinlemek istiyoruz.
İran’da kadınlar yaşıyor ama zor yaşıyor. Ben İran’da devlet kurumunda da özel kurumda da çalıştım. Devlet kurumunda ya da herhangi bir yerde çalışıyorsanız, çıkmadan önce ayna karşısına geçip kendinize bir çeki düzen vermeniz gerekiyor. Kurallara göre çıkmanız gerekiyor. Bu büyük bir stres. Ahlak Polisi, aslında Ahlaksızlar Polisi diye bir şey var. Onların dikkatini çekmemeniz gerekiyor. Ben Türkiye’ye geldiğimden beri polislere güveniyorum. İran’da biz polis gördüğümüz zaman korkuyorduk polisten. Çünkü insanların yanında değil, onların güvenliği için değil, karşılarında ve daha çok baskı ve darp etmek için varlar. Ama Türkiye’de yaşamaya başladıktan sonra polislere güvenmeye başladım. Polis bu, insanlar için çalışıyor, ülkenin güvenliğini sağlamak için çalışıyorlar… İran’da kadın olmak çok zordur. İran'ın askeri gücü mollaların elinde. Adı Sipah ve eski şah dönemi askerleridir. Biz Arteş deriz. Ne yazık ki güçsüzleştirildi. Çünkü tarihten bu yana Arteş hep milletten yanaydı.

‘KIZ ÇOCUKLARININ YAŞINA BAKMADAN BAŞÖRTÜSÜNE BAKIYORLAR'
Bir örnek vermek istiyorum. Benim kızım 8 yaşındaydı. Biraz iri bir çocuktu. Birgün biz evden çıktık dışarıya, alışverişe gidiyoruz. Karşımızdan birkaç kadın geldi ve bize o tarafa gitmememizi söyledi. Neden dediğimde, kızımın başörtüsü olmadığını söyledi. Benim kızım daha 8 yaşında olduğu için başını örtmek istemedim. Küçük olduğunu söyleyince bakmadıklarını söylediler. Biz arka sokaktan gittik. Baktım, büyük küçük bakmadan, yaşını sormadan başörtüsü kaymış diye çocukları alıp araca koyuyorlar. Çocuklar çığlık çığlığa mücadele ediyor. Bu benim seneler önce yaşadığım bir şey. İran’da kadın olup çalışmak çok zor. Devlette çalışıyorsanız daha da zor…
Diyelim Türkiye diliyle söylüyorum siz KPSS’yi kazandınız. Ardından mülakat oluyor. Türkiye’de eğitim ve iş geçmişi soruyorlar. Ancak İran’da, dini risalesini soruyorlar. Mesela ben İran’da 10 sene hemşirelik yaptım. Mülakatta bana yapacağım işle ilgili bir şey değil, tuvalete girmek isterseniz önce hangi ayakla girmeniz gerekir diye soruyorlar. Çok saçma değil mi bu? Mülakattan önce o risaleleri okuyup gitmek gerekiyor.

‘SONUÇTA HERKES DOĞUP BÜYÜDÜĞÜ TOPRAKLARDA YAŞAMAK İSTER’
- Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, bizler aracılığıyla vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Lütfen bu süreci daha çok destekleyelim. Dünyanın neresinde oluyorsa olsun farketmez. Böyle bir zulüm, böyle bir haksızlık, böyle bir diktatörlük inanın çok fazla. Yan komşu İran halkı olarak bizler daha çok destek bekliyoruz. Bırakmayalım. Onlar bıraksalar bile bırakmayalım. Sonuçta herkes doğup büyüdüğü topraklarda yaşamak ister. İran’daki bu zulmün en kısa sürede bitmesi tek temennimiz. (Gülşah ANAK)