Pazartesi Sohbeti’nin bu haftaki konuğu olan yüksek mimar Mustafa Temiz çarpıcı açıklamalarda bulundu. Otellerin yıkılıp yerine konut yapılmasını ‘Felaket’ olarak nitelendiren Temiz, şehirleşme, kentsel dönüşüm ve Alanya’nın il olması konularında da değerlendirmelerde bulundu

ALANYA’NIN tanınmış simalarından olan, aynı zamanda Bonjour La Vie Restoran’ın sahibi Yüksek Mimar Mustafa Temiz, Pazartesi Sohbeti’nin bu haftaki konuğu oldu. Alanya’da bir zamanlar İmar Komisyonu Başkanlığı görevini de üstlenen Temiz, Alanya’da turizmin bitirilmesi için yanlış adımların atıldığını söyledi. Temiz, Alanya’nın mesire alanı Dim Çayı hakkında da çarpıcı açıklamalarda bulundu. İşte Temiz ile sohbetimizden öne çıkan detaylar:

‘1944 ALANYA DOĞUMLUYUM’

- Öncelikle yoğun temponuzda sohbet isteğimizi tekrar kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. İlk olarak akademik geçmişinizi okuyucularımıza hatırlatarak sohbetimize başlamak istiyoruz.

Yeni bir sohbette beni seçtiğiniz için çok teşekkür ederim. 1944 Alanya doğumluyum. Hayate Hanım İlköğretim Okulu, Alanya Ortaokulu, Alanya Lisesi ve İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde okudum. Yüksek Mimar olarak mezun oldum.


‘EN AZ 50-60 YIL DÜŞÜNMEK GEREKİR’


- Alanya’da kentsel dönüşüm adı altında devam eden çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizinle ilk yaptığımız sohbetin ardından çalışmalar artarak devam etti. Alanya’da kentsel dönüşüm adına atılan adımları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Alanya dahil Türkiye genelinde yapılan kentsel dönüşüm çalışmalarının yanlış olduğunu düşünüyorum. Özellikle Kentsel Dönüşüm Projesi ve bununla ilgili çıkan yasa bana göre eksik. Yanlış demiyorum ama bana göre eksik. Kentsel dönüşümün binasal mı yoksa kentsel mi olduğunun ayrımına varılması gerekiyor. Eğer şu anda yapılan şey binasal bir dönüşümse kente hiçbir şekilde faydası yok. Eğer kentsel dönüşüm yapılacaksa kentte imar planında değişikliklerle yapılması gerekli. Aksi halde bir bina yıkılıp yerine yeni bir bina yapılıyorsa o kentsel dönüşüm değil sadece makyajdır. Binanın olduğu yerde de makyaj yapılabilir. Ama eğer o bina yaşını doldurmuşsa bina yıkılıp yerine yapılabilir. Ama şimdi öyle değil. Baktığınızda binanın yaşını doldurmamış olmasına rağmen kentsel dönüşümde rantlar elde edilmesi nedeniyle bina yıkılıyor. Halbuki bunu parsel bazında değil ada bazında yapmaları lazım. Bunun için de kentlerin birer master planlarının olması gerekir. Bu master planı da en az 50-60 yıllık düşünmek gerekir.


‘ALANYA’DA BÜTÜN BİR ŞEHİR PLANI YOK’


-Peki Alanya’daki şehir imar planlamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?


Bu işin içerisinde benim de olduğum dönemler oldu. 1980’li yıllarda meclis üyesi ve imar komisyonu başkanı olarak ben de görev aldım. Bizim Alanya’da bütün bir şehir planı yok. Peyder pey, mahalle mahalle planlamalar yapılmış. Bunlar o dönemin belediye başkanları tarafından parça parça yapılmış. Şimdi parça parça olan bir şey yamalık gibi olur. Ama bir kenti komple ele aldığınız zaman çok daha farklı olur. Alanya’da maalesef parça parça planlamalardan dolayı 1980 öncesinde imar planı verilmiş, 1970’lerde imar planı yapılmış, ancak 15 sene devam etmiş. Bir şehrin planı 15 sene devam ederse bunda bir art niyet aranması lazım. Biz belediye meclisine geldiğimizde buna el koyduk ama zaten şehir bitmişti. Yapacak hiçbir şey yoktu. Ondan sonrakileri biraz iyileştirmeye çalıştık. Ama artık kanser bütün vücudu sarmış. Ölüm noktasına gelmiş bir şehirde ancak o kanseri durdurabildik. Alanya bir taş yığını. En ufak bir yeşillik yok.

‘KİRADA VERGİ KAÇIRMA OLUYOR’


- Ukrayna ve Rusya savaşının Alanya’ya getirileri ortada. Nüfus ve Alanya’da yaşayan yabancı sayısı arttı. Kira ve konut bedellerindeki artış da tartışılmaya devam ediyor. Alanya’da bu süreçteki şehirleşmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

İlginç olan şey bu süreçte turizmi de öldürmeye kalkıyorlar. Bu sürecin olacağı belliydi. Nüfus artarsa şehirde yaşamak zorlaşır. Dolayısıyla bu tehlikeli bir süreç. Rus ve Ukraynalıların sürekli kalacağı korkusu bende çok yok. Onların, bilhassa kiracıların zaman içerisinde döneceği kanısındayım. Ben bu süreçte milliyetçi bir vatandaş olarak şunu ihbar etmek istiyorum. Alanya’da şu an benim bildiğim kadarıyla 20-25 bin konut yabancıların elinde. Bu konutların sürekli mülk sahipleri tarafından bir diğer vatandaşlara kiralandığını biliyorum. Dolayısıyla kirada bir vergi kaçırma oluyor. Yurtdışındaki bir insan buradan konut alıyor ve buradan rant elde ediyor. Buna bir çözüm getirilmesi gerekiyor. Bu da muhtarlardan başlıyor. Bu konuda da maliye ve vergi dairesini göreve davet ediyorum.


‘DİM ÇAYI BANA GÖRE KAYBEDİLMİŞ BİR ALAN’


-Alanya’nın en çok uğrak noktalarından olan Dim Çayı düzenlemesi nasıl olmalı? Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Bu başlı başına bir sorun Gülşah Hanım. Alanya’nın Dim Çayı bölgesini yeniden planlamak, bunu da yarışmaya açmak gerekiyor. Bu sayede tek bir kanal üzerinden hareket edilmez. Mimarlar Odası’nın bu konuda bir yarışma açmasını ve tüm mimarların katılması gerektiğini düşünüyorum. O bölgede ödüllü olarak bir çalışma yapılmasını isteriz. Çünkü şu anda Dim Çayı bana göre kaybedilmiş bir alan. Orası dünyada az bulunan bir alan ve o bölgeyi Alanya’ya kazandırmamız lazım. Alanya’nın Dim Çayı ile birlikte bütün çehresini değiştirmek lazım. Yeni bir takım değişikliklerin yapılması gerekir. Türkiye’de turizmin başlatıldığı bir kent Alanya.


‘BİZ KORUMAMAYI TERCİH EDİYORUZ’


Alanya manzarasına baktığınızda komple neden bir yürüme yolu yapmıyoruz? Ara ara büfeler yapılarak insanların dinleneceği alanlar neden yapılmıyor? Koruma Kurulu var, adı üstünde ‘koruma’... Peki biz hangisini tercih ediyoruz? Biz korumamayı tercih ediyoruz. Ellememek korumamak demek. Kendi haline bırakırsan yıkılır. Bu konuda bir öneri getirmem gerekirse, bütün kalenin etrafını dolanmak çok güzel bir olay. Ama her zaman yapamıyorsun. Tersanenin oradan Damlataş’a bir tünel açılmasını öneriyorum. Bu tünelin içerisinden gondollar geçsin diyorum. Kalenin altında birçok mağaranın olmasını istiyorum. Bu mağaraların sosyal açıdan değerlendirilmesini öneriyorum. Tüm bunlar yapılırsa çok farklı bir Alanya ortaya çıkarmış oluruz. Bu tünel yine tarihi eserlere dokunmayacak. Toprağı, kayayı deleceğiz. Bu tünelden de kalenin tepesine asansör ile çıkılsın. Neden teleferik ve neden görsel bozulsun? Bu teknik olarak müsait bir durum. Bunun finansını elde etmek de çok kolay, yap işlet devret. Alanya’yı komple ele almak lazım.


‘TURİZM OLMASAYDI ALANYA’DAKİ ARSALAR DEĞERLENİR MİYDİ?’

- Bildiğiniz üzere Alanya’da otellerin yıkılıp yerine konut yapılması konusu uzun süredir gündemde. Bu süreci bir Yüksek Mimar olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tek kelime ile Alanya biter. Bakın bu süreç bir bütün. Turizm olmasaydı Alanya’daki arsalar değerlenir miydi? Alanya’ya gelip Alanya’nın bir cennet olduğunu, arsalarını gören olur muydu? Düşünelim, Gündoğmuş’a farklı bir şey yaparsak herkes gidip görür. Ama bir şey yapmazsak neden gitsinler? Alanya’ya da farklılıkları getirmek lazım. Bunu da turizm ile yapabilirsiniz. Bu sayede Alanya’da arsalar kıymetleniyor ve ortaya rezidanslar çıkıyor. Dışarıdan gelenler kendi evlerini alıyorlar. Turizmi öldürürsen, otelleri yıkarsan ki biz otellerin yapılması için neler neler yaptık. Ben 79 yaşında bir insanım. Ben Alanya’nın Alanya olması için çaba sarfettim. Ben bedava otel projeleri, apart projeleri yaptım. Bunları boşuna mı yaptık biz? Şimdi rant elde etmek için otelleri yıkıp daire yapıyorlar. Ondan sonra buraya gelen olacak mı? Gelip bir daire alacaklar, senede 1 ay kalıp gidecekler ve 11 ay kapalı kalacak. Alanya’ya bu ne getirecek ve Alanya’nın neyini tüketecekler? Hiçbir şey olmayacak. Yaşamın bütünlüğünü sağlayacak şey turizmdir.


‘ALANYA’DA ULAŞIM FELAKET’


-Alanya’da ulaşım sorununu nasıl değerlendiriyorsunuz?


Felaket… Nüfus arttıkça tabii ki ulaşım da bir sorun haline gelecek. Eğer şehri yeniden planlamazsak bu keşmekeşi düzeltmemizin imkanı yok. Kaldı ki bir de yolları daraltmak için ‘Bisiklet yolu’ adı altında prestij yolları yapılmaya başlandı. Hepsi otopark oldu ve hiçbir zaman görevini yapmıyor. Kazalara da daha fazla sebebiyet vermeye başladı. Dolayısıyla da ulaşım felç ediliyor. Bence bunun yerine yolları nasıl genişletiriz diye düşünmemiz gerekir. Ben bazı şeyleri anlamıyorum. Alanya’da mega projelerden bahsediliyor. Mega projelerin olması için Alanya’nın kendisinin ‘mega’ olması lazım. Alanya mega değil ki… Önce Alanya’yı biraz önce bahsettiğim şekilde megalaştırmak lazım. Bu da plan ve programla yapılır. Alanya’nın bu süreçte danışmanlara ihtiyacı var. Holdingler neden bir sürü danışman taşır? Çünkü çok fikirlilik ortaya bir takım şeyler çıkarır. Atatürk her akşam masasına onlarca kişi alıp danışırmış. Danıştıktan sonra heyet ile karar verirmiş. Hiçbir zaman tek başına karar verilemez.

‘ALANYA İL OLMASIN’

- Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, bizler aracılığıyla vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

İnşallah bu söylediklerimi yapan bir yönetim gelir. Biz de yardımcı oluruz elimizden geldiği kadar. Alanya’mızı biz zor bu hale getirdik. Kimsenin de batırmasına gönlüm razı olmaz. Biz buradayız. Alanya nasıl tekrar eski haline gelir, bunu düşünmeliyiz. Kimse uğraşmasın burayı il yapmaya. Alanya il olmasın. Alanya il olursa biter. Bunun için de çabalar sarf ediliyor. Bence eski Alanya’yı kazanalım. İl olduğumuzda bize getireceği bir şey yok. Bürokraside her şey Alanya içinde hallediliyor. O nedenle lütfen Alanya’mıza sahip çıkalım. (Gülşah ANAK)