Alanya'da kapılarını açan Mister Si, Çin'den Japonya'ya, Tayland'dan Vietnam'a uzanan Asya mutfağının otantik lezzetlerini sunarken; gastronomiyi kültür, eğitim ve sosyal sorumlulukla buluşturuyor. "Sadece restoran değil, bir vizyon kuruyoruz" diyen Mister Si, deneyim odaları, aşçılık eğitimleri ve sosyal projeleriyle fark yaratmayı hedefliyor
ALANYA, dünya mutfağından özgün ve yenilikçi bir markayı daha ağırlıyor. İtalyan restoranı Sicilia ve et restoranı Sinton gibi konseptlerle tanınan girişimci İnal Mamitov öncülüğünde kapılarını açan Mister Si, Çin'den Japonya'ya, Tayland'dan Vietnam'a kadar uzanan Asya lezzetlerini, otantik sunum ve deneyimle misafirlerine ulaştırıyor. Sadece bir restoran değil kültürel bir buluşma noktası, sosyal sorumluluk taşıyan bir vizyon merkezi olarak tasarlanan Mister Si, Alanya gastronomisine yepyeni bir soluk getiriyor. "Alanya'nın gastronomi başkenti olması gerektiğine inanıyoruz" diyerek yola çıkan Mister Si ekibi, deneyimli şefleri, zengin menüsü ve samimi hizmet anlayışıyla hem yerli hem yabancı misafirlerine farklı bir damak yolculuğu vadediyor. Vietnam mutfağından Pho Bo çorbası, Japonya'da eğitim almış suşi ustasının imzasını taşıyan rulolar ve çok daha fazlası, Mister Si mutfağında sizi bekliyor. Fiyat-performans odaklı öğle menüleri, çocuklu ailelere ve veganlara özel hizmetler ile Mister Si, Alanya'da fark yaratmaya hazır. Mister Si Alanya işletmecisi İnal Mamitov ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. İşte röportajdan öne çıkanlar:

– Mister Si'nin kuruluş hikayesinden bahseder misiniz?
İlk restoranımız Alanya’da, bir İtalyan restoranı olan Sicilia idi. Daha sonra bir et restoranı açtık. Ardından Alanya halkının Asya mutfağının lezzetlerini tadabilmesi için burada olmayan bir şeyi yapmak istedim. Bu lezzetleri, gezip gördüğüm ülkelerde nasıl yediysem, aynı şekilde hayal ettim ve burada sunmak istedim. Çünkü Alanya’nın Türkiye’nin gastronomi başkenti olması gerektiğine inanıyorum. Şu anda bu unvanın hak etmeden başka bölgelere verildiğini düşünüyorum.

– Menü içeriğinizde hangi mutfaklara yer veriyorsunuz?
Menümüzde Çin, Japon, Kore, Tayland ve Vietnam mutfağı yer alıyor. Mekânımızın elmasları olarak, Vietnam mutfağından Pho Bo çorbasını ve çeşitli suşi ve ruloları görüyorum. Çünkü suşi ustamız Japonya’da iki yıl eğitim aldı. Ürünü iyi anlıyor ve hissediyor; her şeyi doğru şekilde yapıyor ve Japonların yaşam felsefesiyle her gün aynı yemeği yaparak kendini geliştirmeye devam ediyor. Menüyü oluştururken odaklandığım en önemli şey, çeşitlilikti. Menü dengeli, lezzetli olmalıydı. Misafirlerimiz, temsil ettiğimiz ülkelerin en meşhur yemeklerini burada deneyimleyebilmeliydi. Biz sadece restoran açmıyoruz biz bir kültürel alan, eğitici bir platform ve toplumsal sorumluluğu olan bir iş modeli kuruyoruz. Bu felsefe sadece Mister Si için değil, aynı zamanda Sicilia, Sinton ve gelecekte açacağımız tüm restoranlarımız için geçerlidir.

– Neden farklı konseptler ve mutfaklar tercih ediyorsunuz?
Çünkü yemek, bir kültürün dilidir. Farklı mutfakları tanımak, hem başka kültürleri hem de kendi kimliğimizi daha iyi anlamamıza yardımcı olur. İtalyan mutfağından Asya füzyonuna kadar uzanan konseptlerimizle insanları zenginleştirmek, kültürel çeşitliliği tanıtmak ve lezzet yolculukları sunmak istiyoruz.

– Mister Si olarak büyüme planlarınız nelerdir?
Yakın dönem hedeflerimiz arasında İstanbul, Antalya, Mersin gibi büyük şehirlerde büyümek yer alıyor. Amacımız; değerlerimizi, hizmet kalitemizi ve sosyal vizyonumuzu Türkiye’nin farklı bölgelerine taşımak. Yeni ekipler kurmak, yeni iş alanları yaratmak ve eğitim merkezleri açmak istiyoruz.

– Mister Si’yi diğer restoran gruplarından ayıran şey nedir?
Biz bilinçli şekilde sadece ticari değil, insani ve eğitici bir ekosistem kuruyoruz. İmmersif (deneyimsel) odalar açacağız. Bu odalarda misafirler sadece yemek yemeyecek, aynı zamanda o yemeğin tarihini, kültürünü ve geleneklerini de öğrenecek. Aşçılık okulları kurmak istiyoruz özellikle yetimhanelerde büyüyen çocuklar, dezavantajlı gençler için. Onlara bir meslek kazandırmak istiyoruz. Aşçılık, baristalık, fırıncılık gibi işler; sadece meslek değil, aynı zamanda insanı çalışkanlığa ve disipline alıştıran onurlu yollardır. Gastronomi eğitimi, bizim için sadece lezzet değil, aynı zamanda kültür ve bilinçtir. Bu nedenle sosyal projelere de önem veriyoruz.

– Türkiye’yi ve Alanya’yı seçme sebebiniz nedir?
Türk halkını gerçekten çok seviyorum yardımlaşma kültürü, çalışkanlığı ve misafirperverliği için. Alanya ise bence Türkiye’nin en büyük potansiyellerinden biri. Alanya’yı Türkiye’nin gastronomi başkenti yapmak istiyoruz. Burada turizm sezonu uzun, altyapı gelişmiş, halk sıcak ve açık görüşlü. Alanya, sadece Bodrum’la değil, Avrupa’daki birçok turistik şehirle rekabet edebilir.

– Misafirlerinize ne tür hizmetler sunuyorsunuz?
Uygun fiyatlı business lunch (öğle set menüleri). Doğum günü sürprizleri ve hediyeleri. Çocuklu aileler, vejetaryenler, veganlar ve turistler için özel hizmetler. Samimi servis, dürüst mutfak ve herkese karşı açık bir yaklaşım sunuyoruz.

– İşletme yönetimi konusunda nasıl bir yaklaşımınız var?
Ekonomik kriz koşullarına rağmen ekibimizi küçültmüyor, tam tersine istihdam yaratmaya devam ediyoruz. İnsanlara istikrar, güven ve gelecek sağlamak için çalışıyoruz. Biz yabancı olabiliriz ama Türkiye’yi seviyoruz ve elimizden geldiğince bu ülkeye ve bu halkın geleceğine katkı sunmaya kararlıyız.

– Son olarak Türkiye ve Alanya’ya dair duygularınızı paylaşır mısınız?
Sözlerimi kalbimden gelen şu cümlelerle bitirmek istiyorum: Türkiye’yi gerçekten çok seviyor ve derinden saygı duyuyorum. Bu ülke sadece çalıştığım bir yer değil bilinçli olarak seçtiğim, halkına hayranlık duyduğum bir yer. Türk toplumunda gördüğüm şey zorluklar karşısında birleşme gücü, dayanışma, güzel bir fikir etrafında kenetlenme yeteneği beni derinden etkiliyor. Bu, gerçekten takdir ettiğim ve bazen de gıpta ettiğim bir özellik. Dünyada böyle bir birlik ruhuna çok az rastladım. Bu yüzden sizden içtenlikle rica ediyorum: Bizi şimdi destekleyin. Söz veriyorum ki biz de sizin gençlerinizi, geleceğinizi destekleyeceğiz. Çünkü biz de genciz, enerjik ve yaratıcıyız. Sadece kendi ülkemizde yerimizi bulamadık. Ama burada, Türkiye’de kendimizi gerçekleştirebileceğimize inanıyoruz. Bu ülkeyi kendi ülkemiz gibi seveceğiz. Ve elimizden gelen her şeyi, Türkiye için ve Türkiye ile birlikte yapmak için çalışacağız. Şerife ÇOBAN
