Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti iktidara geldikten sonra ilk icraatına bakarak kendisine
Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti iktidara geldikten sonra ilk icraatına bakarak kendisine "Pervasız kabadayı" demiştim ve ülkenin altındaki fay hattının kırılabileceğini yazmıştım. Şimdi yıl 2013, pervasız kabadayının icraatı yeni Kürt açılımı ile kemale ermiş bulunuyor. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti hükümeti Başbakanı vasıtası ile PKK eşkiyası ile ve liderleri APO ile müzakere halinde. Heyetler gelip gidiyor, tutanaklar tutuluyor, Erdoğan’ın maksadı sureta terör yüzünden akan kanın durdurulması ve anaların ağlamaması. Buna kim karşı çıkabilir. Şu varki benzer hallerde Türk milleti seçimini çok kere yapmıştı ve düşmana hele eşkiyaya teslim olmamıştı. Ama anlaşılıyor ki Erdoğan’ın bu yeni açılımının bir maksadı var: Erdoğan’ın hükümdarlığına, başkanlık sistemine eşkıyadan destek almak. Bu İmralı tutanaklarında ayan beyan ortaya çıktı.
Fakat zairi maksat eşkiyanın, PKK eşkiyasının ateş kesmesine silahları şimdilik gömmesi için Apo’nun yardımını aracılığını temin etmek. Fakat bu “ulvi” maksat uğruna Türkiye Cumhuriyeti’nin eşkıya ile adeta kırmızı telefonla bağlantıya girmesi, heyetler seyahati edilmesi ve İmralı'dan, Apo’dan ve Kandil’den, Karayılan’dan destek müjdesi beklenmesi. Olmayacak duaya amin abeste iştigal. Başbakan Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin başı, koca Türk hükümetini eşkıya ile haberleşecek ve ondan medet umacak hale düşmüştür. Türk tarihinde hiçbir zaman hatta mütarekede Rıza Tevfik ve Damat Ferit bile Türk devletini böyle eşkiyaya adeta teslim olacak hale getirmemişlerdi. Eşkıya ile doğrudan temas haline getirmemişlerdi. Herşeyden önce böyle devletin zafiyeti ortaya çıkıyor fakat daha mühimi Türklüğün şerefi payimal ediliyor.
Şimdi Türkiye Cumhuriyeti muhatabı haline gelen APO 1984'de 10 gerillası ile ilk cinayetlerini işlerken emelinin büyük Kürdistan olduğunu manifesto olarak ilan etmişti. Şimdi ne değişti. Şu değişti, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti adeta APO’ya ve eşkıyaya teslim olacak hale geldi. Velhasıl Kürt meselesi ve PKK terörü bu sefer kocaman bir terör ordusu ile devam ediyor. Ve Türkiye Cumhuriyeti hükümeti de bu ordunun başından yardım bekliyor. Allah milletimiz için encamını hayır eyleye…
Eğer ateşkes kesilirse bu ne kadar geçerli olur ve en mühimi böylelikle büyük Kürdistan hayali ve vurucu gücü yani PKK terörü sona erer mi? Eşkıya bir süre için sütre gerisine çekilse bile sonunda büyük Kürdistan’dan vazgeçer ve PKK terörü sona erer mi?
Fakat bu arada en hacil durum APO’nun ağzına bakmak. Heyetler seyahati etmek İmralı’ya gönderilen BDP heyetinden müjdeler beklemek. Acaba pervasız kabadayı bunları yaparken ve hatta büyük devletlerden de yardım isterken Türklüğün şerefini tehlikeye attığının farkında mı? Daha mühimi APO’dan daha ne kadar vaat gelirse gelsin BÜYÜK Türkiye hayalinin ve bu hayalin vurucu gücü PKK terörünün sonu gelir mi? Bunun boş bir hayal olduğunu anlamak için pervasız olmaktan öte PKK ve bölücülük olayının tarihi safahatini bilmemek gerek. Silahlar bir süre sussa, Türk ordusu da operasyonlardan vazgeçse bile kayıp zaman kaybından başka şeref ve haysiyet kaybı olacaktır. Silahlar, terör bir süre için dursa bile
tamamı ile durmayacak ve terör zafiyeti belli olan Erdoğan açılımı da fiyaskoyla sona erecektir. Bunu kayıtlara geçsin diye son defa olarak yazmak zorundayım. Neticede kısacası bu kabadayılık oyununda kaybeden Türklük olacaktır. Ve maalesef uzun vadeli hesapta ulus devletten ve Türklük kavramından vazgeçmektir.
Erdoğan, pervasız kabadayılığı ile ülkenin altındaki bütün fay hatlarını çatlatmakta ve fakat bu arada milli ar damarımız da çatlamaktadır. Son olarak tarih düşüyorum, Erdoğan’ın bu yeni açılımı bütün unsurları ile abeste iştigaldir ve hüsranla, fiyasko ile sona ermeye mahkumdur. Büyük Türk milleti kendisine yapılan bu ihaneti asla affetmeyecektir…