Endee Hasan okudu dokudu, böyüg megdeb bitirdi emme gendini heç deeşdirmedi. Çıgla bi Alanyalı. Hasan dediim, bizim ıramedli Hambal Kerim dayının torunu Hasan Gılıç. Hasan gardaşım bi vakıd uçaala İstambol'a gediceemiş. Aligobder meydanına...
Endee Hasan okudu dokudu, böyüg megdeb bitirdi emme gendini heç deeşdirmedi. Çıgla bi Alanyalı. Hasan dediim, bizim ıramedli Hambal Kerim dayının torunu Hasan Gılıç.
Hasan gardaşım bi vakıd uçaala İstambol'a gediceemiş. Aligobder meydanına yandakı arkadaşııla varmış. Orda bi konturol cihazı varımış, cihazdan geçerken Hasan gardaşım da, argadaşı da cep tilefonlarını gomuşlar. Alırlarkana da yanlış almışlar. Hasan gardaşım tilefonunu kapatmışımış, emme argadaşı kapadmayı unudmuş.
Teyyare havalandıgdan soona Hasan gardaşımın cebindeki tilefon çalmaya başlamamış mı? Uçağı zıngırdadmış vallahı. Bi hosdes sıçırayarag gelmiş ve çırıınmaya başlamış. Hasan gardaşıma biree baarırımış. Hasan gardaşım "Bacım, bu tilefon beniim deel, yanımdakı argadaşımın. Alırkana garışdırmışım, ben kapaaddıdım" dedise taa garı zil gurbaası gibi çırınırımış. Garı, "Uçag düşse de bu gadar insan ölse noolucaadı" deyi veredmiş baarığı.
Hasancaazım ıcıg susmuş emme olmacaag, uçagda herkes ona bakarımış. Malamad olmuş, buncaazımın sügsününden yargınına dooru çimçii bi ter boşanmış. Ondan soona garıya başlamış eşguvatılan, "Ay ümüğü gopasıca kokana, ne çıırının! Hindi çıırınırkana bi yerini ayırıcan! Nooldu tilefon çaldısa? Hani uçag düşdü mü? Uçag düşse de çırınsan tamam!" demiş. Hosdes carrıg currug edereg gedmiş gari. Hasan çıgla Alanyalı olduundan evel hosdes engi lafları annamamış, "Acab bu ne der?" demişdir.
Benden böönlüg bu gadar. Hadi galın saalıcaala.