BİRER birer gidiyor güzel insanlar. Dün de Sevgili Dostum, güzel insan Özcan Saraç kardeşim beyaz atına binip gitti. … … O yağmura, o iliklere işleyen sert ayaza rağmen müthiş bir kalabalık vardı cenazede. Oysa, Alanyalıların deyimiyle...

BİRER

birer gidiyor güzel insanlar.
Dün de Sevgili Dostum, güzel insan Özcan Saraç kardeşim beyaz atına binip gitti.
… …
O yağmura, o iliklere işleyen sert ayaza rağmen müthiş bir kalabalık vardı cenazede.
Oysa, Alanyalıların deyimiyle yabancıydı Özcan.
Alanyalı değildi yani.
Üstelik parası, pulu, makamı, mevkii de yoktu.
Ama cenazesi görkemliydi.
Ölüm bile yakıştı ona.
* * *

Bazı insanlar vardır; sorumsuz doğmuş, sorumsuz yetişmiştir. Onlara ne tür görev verilirse verilsin, peşlerine düşüp, izlemek gerekir.
Bazı insanlar da vardır ki; onlar doğuştan “görev adamı”dır. Sorumluluk sahibi olarak doğmuş, sorumluluk sahibi olarak yetişmiştir. Onlara ne tür görev verilirse verilsin; o, o görevi, olabilecek en kısa süre içersinde, olabileceğin en güzel ve de en mükemmel şekliyle yapar; görevi veren kişi ya da makama gider tekmilini verir.
… …
Özcan Saraç, böyle bir kardeşimizdi.
Tam bir görev adamıydı o.
Yaklaşık 20 yıl görev yaptığı Alanya Belediyesi Çevre Sağlığı Müdürlüğünde; belediyeyle yattı, belediyeyle kalktı.
Kendi kendine iş, kendi kendine proje üretir, kendi kendine hedef(ler) koyardı...
Her an, “Alanya için, belediyem için, daha ne yapabilir, daha ne üretebilirim”in arayışı ve çabası içindeydi
Odasına gelen her başvuru sahibini; ona/onlara her yönüyle değer verdiğini gösteren bir üslupla ve sabırla dinler, onlara yol gösterir, yönlendirir, akıl verirdi.
Onların dertleriyle dertlenir; onların sorunları sorunu; onların tasaları, tasası olurdu.
Uzun süre, ALÇED’de birlikte çalıştık.
Sonra da pek çok çevresel etkinlik ve oluşumlarda birlikte olduk.
Hiç kırmadık birbirimizi, hiç üzmedik.
Haza beyefendi, haza centilmen bir insandı.
Hani derler ya, İstanbul Beyefendisi diye; öyle bir insandı işte.
Ziyaretçilerini ayakta karşılar, ayakta uğurlardı.
Gönül adamıydı.
Her şey yakışırdı bu güzel insana.
Ölüm de yakıştı.
… …
Dün cenazede bunları düşündüm, ürpererek.
“Ne mutlu sana…” dedim, “ne mutlu kardeşim. Bak gökyüzü bile ağlıyor sana… Bak şu kalabalığa, bak şu seni yolcu etmeye gelenlere… Kimi ararsan burada… Ne mutlu sana…”
Işıklar içinde uyu güzel adam.
Ölüm bile yakıştı sana…