'DOST dostun kusuruna bir bakmaz, iki bakmaz, üç bakmaz; gerekirse hiç bakmaz.” Bu, belki de hayatında hiç şehir görmemiş, Maraş'ın bir dağ köyünde yaşayan OLİ GARE'nin sözü; çok daha önemlisi, coğrafyamızın insana bakışını...

DOST

dostun kusuruna bir bakmaz, iki bakmaz, üç bakmaz; gerekirse hiç bakmaz.” Bu, belki de hayatında hiç şehir görmemiş, Maraş’ın bir dağ köyünde yaşayan OLİ GARE’nin sözü; çok daha önemlisi, coğrafyamızın insana bakışını anlatan bir söz. Çünkü söyleyen gönül zenginliğini zenginliklerin en güzeli sayan milyonlarca Anadolu insanından biri. Hiç okumamış belki de hiç duymamış olsa bile Yunus’tan, Mevlana’dan el alan biri, bir gönül pîri o.

“Ayıpları örtmede gece gibi ol.” diyen Mevlana’nın, “Dostun bağı gönüllerdir, gönüller dermeye geldim.” diyen Yunus EMRE’nin yaşadığı bu topraklarda insan OLİ GARE olmak, her dem onun gibi düşünmek ve onun dilince konuşmak yakışır; çünkü kusurlarını görmediğimiz dostlarımız, kusurlarımızı görmeyecek dostlarımızdır. Gönül hanesinin baş köşesinde her dem bizim için gül kokulu döşekler bulunduran dostlarımızın kusurlarının peşinde koşmak yerine güzellilerine sevdalanmak için emek harcamalıyız.

Ve aslında, bu coğrafyanın her tarafına yayılmış milyonlarca OLİ GARE DAYI’dır batının göremediği ve çözemediği sır. Bunca hile, desise ve kışkırtmaya rağmen bu coğrafyayı kardeşçe paylaşmamızın da sebebidir bu. Ve budur, kapitalizmin bütün ayak oyunlarını bozan, coğrafyamız üzerindeki bütün heveslerini kursağına tıkan. Çünkü, özünde insan olan ve sözünde insan sıcaklığını taşıyan insanlar yaşıyor bu topraklarda.

Bu sözler gök kubbemizde çınladıkça ve dilden dile, gönülden gönüle yayıldıkça korkuya ve kaygıya yer yok. Bütün korkularımızın ve kaygılarımızın panzehiri, bize korkular salmaya çalışanların en büyük korkusu gizli OLİ GARE’nin sözlerinde. Ve bu giz, bin yıldır devam eden, daha binlerce yıl devam edecek olan kardeşliğimizin anahtarı.

Fenalıkların hüküm sürdüğü ve fenalıklara hükmedenlerin bizi sürüklediği karmaşadan kurtulmanın yolu Anadolu’nun bu baharat kokan ihtiyarlarına kulak vermekten geçiyor. Anadolu yaylasının bu bilge ihtiyarları, her biri Dede Korkut mirasçısı bu söz ustaları ve gönül erbapları, kaybettiğimizi sandığımız her şeyi saklıyorlar hafızalarında. Yapmamız gereken, hafızamıza enjekte edilen ve bizi kendimizden, bizi birbirimizden uzaklaştıran yalan ve yanlış hikâyelerden kurtulup yeniden ve hep beraber OLİ GARE’nin hafızasına sahip çıkmak.

Velhasıl kelam: “DOST DOSTUN KUSURUNA BİR BAKMAZ, İKİ BAKMAZ, ÜÇ BAKMAZ; GEREKİRSE HİÇ BAKMAZ.” Ve gönlü böyle zengin olanlar ebediyen dostsuz kalmaz.

MESNEVÎ’DEN

Her gün bir yerden göçmek ne iyi

Her gün bir yere konmak ne güzel

Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş

Ne kadar söz varsa düne ait,

Dünle beraber gitti cancağızım

Artık yeni şeyler söylemek lazım

Yere hangi tohum ekildi de bitmedi

İnsan tohumu bitmez mi sanıyorsun

Cömertlikte akarsu gibi ol

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol

Ayıpları örtmede gece gibi o

Asabiyette ölü gibi ol

Alçak gönüllülükte toprak gibi ol

Hoşgörüde deniz gibi ol

Ya olduğun gibi görün

Ya göründüğün gibi ol

MEVLANA CELALEDDİN_İ RÛMÎ