GEÇEN hafta yıllık iznimde bir iki günlüğüne Antalya'ya kaçtım. Eşimle, Antalya'nın en işlek caddelerinden biri olan Işıklar'daki bir mağazaya girdik, alışverişimizi yapıp kasaya doğru yöneldik. Mağaza indirim günü yaptığı...
GEÇEN
hafta yıllık iznimde bir iki günlüğüne Antalya’ya kaçtım.
Eşimle, Antalya’nın en işlek caddelerinden biri olan Işıklar’daki bir mağazaya girdik, alışverişimizi yapıp kasaya doğru yöneldik.
Mağaza indirim günü yaptığı için içeri ana baba günü gibiydi, haliyle önümde uzun bir kuyruk vardı ve kapının hemen önündeki kasanın arkasında bulunan çıkış kapısının dibinde, 35-40 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim, üstü başı perişan, hayatını dilencilik yaparak idame ettiren bir arkadaşla göz göze geldik.
Suratında ameliyat maskesi vardı.
Mağazadan her çıkandan nafakasını talep eden dilenci arkadaşla ona her bakışımda göz göze geliyorduk, içimden, “Bu beni gözüne kestirdi, iyi bir nafaka talep edecek herhalde” dedim.
Kasaya ödemeyi yaptım, kapıdan çıkar çıkmaz, dilenci arkadaş, “Alper abi, bizi görmezden mi geliyorsun?” dedi.
Donup kaldım.
Para isterse, “Sapasağlam adamsın, gidip çalışsana” cümlesini namlunun ucuna sürmüştüm, fakat adımı söyleyince olduğum yerde kalakaldım.
“İsmimi nerden biliyorsun” dedim, “Abi sen köşe yazarı ve televizyonda haber sunan Alper Kutay abi değil misin?” dedi.
Hadi Alanya sınırlarında 24 yılı geride bırakmış bir basın mensubu olarak iyi kötü bir tanınmışlığımız olduğunun farkındayız, ama Antalya ne alaka?
“Sen, hayırdır birader. Antalya’dan beni mi takip ediyorsun?” dedim, “Yok abi, ben yazları Alanya’da, sezon bitince de kışları Antalya’ya gelir, burada dilenirim. Alanya’dayken seni de fırsat buldukça okurdum” dedi.
E tabi gururum okşandı.
Beş yıldızlı otel sahibinden simitçisinin ağzından bu tür sözleri duymaya alışkın bünyem, ilk kez, hayatını dilenerek sürdüren bir arkadaştan bu cümleleri duyuyordu.
“Ne lazım sana?” dedim, “Abi kış geldi, bir mont parası versen yeter” dedi.
“Mont dediğin nerden baksan en ucuzu 60-70 lira, sen al şunu” deyip eline bir şeyler tutuşturup vedalaşacakken, “Abi Alanya’da adaylar belli oldu mu?” diye sohbeti derinleştirmek isteyen bir hamlede bulununca, kendimi tutamadım, bol gürültülü bir kahkaha atmışım.
Yazları Alanya’da yaşayan, kışları Antalya turnesine çıkan kardeşimize ayaküstü Alanya siyasetinin röntgenini çektik, çünkü adam bizi takip ediyor, potansiyel müşteri, kaçırmamak lazım.
Uzun lafın kısası...
Bu yakın tarihli anıyı şunun için anlattım.
Sadece Alanya değil, Antalya’nın da gözü kulağı Alanya’nın adaylarında.
Çünkü Alanya, bölgenin oy deposu, Antalya’nın, merkezdekiler hariç en büyük ilçesi.
Fakat Alanya siyaseti, Spor Toto Süper Ligi gibi oldu.
“Cim Bom bu hafta Fener’i yenerse şöyle olur, Beşiktaş haftaya Rize’ye yenilirse lig şöyle şekillenir” misali, Alanya’da son bir iki haftadır dedikodunun, içi boş tahminlerin bini bin para.
Ak Parti’de Hasan Sipahioğlu aday olursa CHP ile İyi Parti’nin adayı kim olur, Mustafa Toklu aday gösterilirse meclis listesine kimleri yazar, CHP’de (abartılı bir iddia içerisine giren) İlçe Başkanı Sefa Çorbacı kimi aday gösterecek, İyi Parti yola Abdullah Sönmez ya da İbat Bostancı ile mi çıkacak, şöyle olursa böyle mi olur, vesaire, vesaire, vesaire...
Çok değil, 10-15 güne adaylar inci tanesi gibi seçmenin karşısına dizilecek, çarşı pazar, köy kömet ziyaret edilecek, eller sıkılacak, vaatler peş peşe sıralanacak, projeler yine havada uçuşacak.
Bugün itibariyle tahminlerimi yapayım, bugünlük müsaade isteyeyim.
MHP’de mevcut Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel’in adaylığı garanti.
Ak Parti’de ibre ilk günden beri olduğu gibi yine Mustafa Toklu’dan yana.
CHP’de (İyi Parti ile ittifak olursa) aday çıkmayacak, ittifak olmazsa aday büyük olasılıkla avukat Murat Can.
Gökhan Sipahioğlu, Şengül Yeşildal ve Ali Takavüt ise CHP’nin banko meclis üyesi adayları.
İyi Parti’de ise Abdullah Sönmez banko, eğer uzlaşı sağlanamazsa İbat Bostancı kesin aday.
Benden bugünlük bu kadar.
Şimdilik hoşça kalın.