"BİZ

yeryüzündeki şeyleri bir zinet yaptık ki, insanları imtihan edelim. Hangisi daha güzel bir amel yapacak." Kur'an-ı Kerim/Kehf suresi/7. ayet.../... Allah'ın (CC) Kur'an aracılığı ile insanlarda bulunmasını istemediği üçüncü şey ise YALANdır. Yalan ile ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'de 29 ayet bulunmaktadır. Yalanın en aşağılık olanı ise İFTİRAdır. Hele bir de kendisinin işlemiş olduğu kabahat, kusur ya da suçu başkasının üzerine atarak iftira etmek, yalanın, iftiranın varabileceği en son noktadır. İftira öyle büyük bir illettir ki, hangi şekilde olursa olsun yapanın insan olduğu bile şüphelidir. Yüceler yücesi Allah (CC) Kur'an'da yalan ve iftira için bakın ne diyor; "Zira (herhangi) bir yalanı Allah'a iftira eden veya O'nun ayetlerine yalan diyen kimseden daha zalim kim olabilir. Bunlara kitaptan(kaderden) nasipleri erişir; nihayet kendilerine göndereceğimiz melekler gelip canlarını alırken; hani o Allah'ı bırakıp da taptıklarınız nerede, dediklerinde; onlar bizi bırakıp da kayboldular derler. Kafir olduklarına kendi aleyhlerinde şahitlik ederler." (Araf Suresi-37. Ayet) Ayete dikkat edilirse Allah (CC) YALAN konuşan ve İFTİRA edenler içinde KAFİR sıfatını kullanıyor. İftiracıların yerinin de cehennem olduğunu söylüyor. Yüce mevla çok az kişi için kafir tanımlaması yapmıştır. O, mümkün olduğu ölçüde yarattığı ve çok sevdiği insanlara, aslına bakarsanız bu sıfatı yakıştırmaktan kaçınmaktadır. Fakat insanoğlu bu sıfatı kötü davranışlarıyla kendine yakıştırabilmektedir. Kişiler hakkında düşüncesizce söylenen sözler insanların hayatını mahveder.Toplumdaki yerini ve aile içindeki durumunu altüst ettiği gibi çocuklarının gelecek yaşantısını dahi berbat bir hale getirir. Bunu yapan iftiracı veya iftiracılar bu vebalin altından kalkamayacakları gibi Allah'ın laneti ile de karşı karşıya geleceklerdir. Gerçi iftira edecek kadar alçalanlarda Allah (CC) korkusu da olmaz. Herhalde bu nedenledir ki, her şeyi bilen Rabbim onlara KAFİR diye hitap ediyor. Peygamber Efendimiz (SAV) bir hadisinde diyor ki; "Doğruluk iyiliğe götürür, iyilik cennete götürür. Kişi doğrulukta devam eder durur, sonunda Allah katında SIDDIK olarak yazılır. Yalan fücura iletir, fücur ise ateşe götürür. Kişi yalan söylemekte devam eder, sonunda Allah katında YALANCI olarak yazılır." (Rüdani- Büyük Hadis Külliyatı/7931) Hz. Lokman sahibinin yanında hakir ve diğer kölelere nispetle değersizdi. Efendi meyvelerin en güzellerini toplamak üzere kölelerini bağa gönderdi. Her bir köle topladığı meyveleri yiyerek neşelenirdi. Sonra da meyveleri Lokman yedi dediler. Efendisi Lokman'a kötü gözle bakmaya başladı. Lokman bunun sebebini araştırdı. Efendisi azarlamak için ağzını açınca; Lokman, ey efendi! Öyle bil ki, hain kuldan Cenabı Hak razı değildir. Ey kerem sahibi! Sen hepimizi dene. Bize sıcak su içir. Sen atlı ve biz yaya olarak geniş bir sahada koşalım. O zaman içi kötü olan belli olur. Sırlar açığa çıkar. O vakit bu işleri seyret dedi. Efendi sıcak suyu saki olup içirdi. Köleleri de çaresiz içtiler. Sonra ovayı geçip onları her yana koşturdu. O kadar koştular ki, sonra da dayanamayıp kustular. Sıcak su kusturmaya sebep olunca, meyveleri yiyenler belli oldu. Hikmetle vasıflanan Lokman da kustu. Fakat ondan temiz yaratılışını aksettiren tertemiz bir su çıktı. (Mevlana-Mesnevi/144)