Annelik, dünyanın en kutsal mesleklerinden bir tanesi, hiç şüphesiz… Duyguların en saf, en doğal, en içten olanı… Karşılıksız sevmenin ve karşılıksız vermenin en içgüdüsel yaşananı… Peki, doğum sonrası dönemde anneleri neler...
Annelik, dünyanın en kutsal mesleklerinden bir tanesi, hiç şüphesiz… Duyguların en saf, en doğal, en içten olanı… Karşılıksız sevmenin ve karşılıksız vermenin en içgüdüsel yaşananı… Peki, doğum sonrası dönemde anneleri neler bekler? Anne, doğumun hemen ardından ne gibi sıkıntılarla mücadele etmek zorunda kalır? Doğumdan hemen sonraki dönem, pek çok kadın için adeta bir rüya gibidir. Eve yeni gelen bir bebek, aileye neşe ve mutluluk saçtığı kadar stres de yaratır. Eve yeni bir bireyin katılışı kadınların önemli bir kısmında zihinsel ve duygusal değişikliklere yol açar. Duygusal ve zihinsel olarak anneyi etkisi altına alan bu durumları 3 ana başlık altında ele alabiliriz.
DOĞUM SONRASI 'MELANKOLİ'
Doğum sonrası kadınların yaklaşık yüzde 85'inde melankolik bir durum görülür. Bu gerçek bir duygulanım bozukluğundan çok, doğumun normal bir parçası olarak kabul edilmelidir. Melankoli, sıklıkla doğum sonrası ilk haftada ortaya çıkarak anneyi etkisi altına alır. Melankoliye bağlı olarak annelerde ağlama krizleri, sürekli tavır ve trip halinde olma, uyku problemleri, halsizlik, tükenmişlik, üzgün görünme, şiddetli baş, karın ve mide ağrıları, konsantrasyon güçlükleri, şaşkınlık, sinirlilik, iştahsızlık gibi problemler görülebilir. Bu tablo esasında çok da önemli değildir. Genellikle bu belirtilere bağlı şikâyetler 1-2 hafta içerisinde kendiliğinden kaybolur. Esas önemli olan nokta, belirtilerin süreklilik kazanması durumunda ortaya çıkmaktadır. Annelerin yaklaşık olarak yüzde 10-15'inde melankoli tablosu iki haftayı aşabilir. Bu durumda depresyon söz konusu olabilir ve profesyonel yardım gerekebilir. Böylesi bir durumda derhal bir ruh sağlığı uzmanına görünerek gerekli tedaviye başlanılmasında yarar vardır. Bu kısa geçiş döneminde anneye yardımcı olmak adına aileye ve eşine büyük görev ve sorumluluk düşmektedir. Olabildiğine anlayışlı davranılarak bu dönemde anneye yardımcı olunmalı, tıpkı bir çocuk gibi sevgi ve şefkat gösterilmelidir.
DOĞUM SONRASI 'DEPRESYON'
Doğumdan sonraki ilk 4 hafta içerisinde görülen melankoliden daha ciddi bir durum olan ve annenin hayatını kâbusa çeviren bir dönemdir, doğum sonrası depresyon. İlk 4 haftada anneyi etkisi altına alan depresyon, bazı kadınlarda 6 haftaya kadar uzayabilmektedir. Doğumla birlikte ani gelişen hormonal değişimler, psikolojik stres, kadının eşiyle olan anlaşmazlıkları, ekonomik problemler, bebeğe karşı aşırı sorumluluk duygusunun gelişmesi, ilk defa anne olanlar, eşi ile ayrı olan kadınlar, daha önceki gebeliklerinden sonra depresyon yaşayanlarda depresyon riski daha yüksek görülmekte olup, tedavi süresi de uzun seyirli olabilmektedir. Hafif depresyonda en sık görülen bulgular sinirlilik, unutkanlık, aşırı takıntılı olma, halsizlik, isteksizlik, memnuniyetsizlik, uyku problemleri, aynalara bakamama ve birtakım korkulardır. Biraz daha ileri vakalarda bu belirtilere ağlama krizleri, öfke nöbetleri, bayılmalar, kendini odaya kapatma, bebeğini görmek istememe, eşine karşı ilgisizlik, anksiyete (Aşırı kaygı ve endişe), panik atak ile ölüm ve intihar düşünceleri de eklenir. Araştırmalar bu durumun genç yaşta anne olanlarda 2-3 kat daha fazla görüldüğünü ortaya koymuştur. Doğum sonrası depresyon tedavisinde hastalar, uzmanların kontrolünde psikoterapi ve antidepresan ilaçlarla kontrol altına alınabilirler.
DOĞUM SONRASI 'PSİKOZ'
Postpartum (Doğum sonrası) görülen en ciddi psikolojik hastalıktır. -Daha önceki yazılarımda da bahsetmiştim.- Psikoz; düşünce bozukluğu veya gerçekle gerçek olmayanın ilişkinin kaybedilmesi olarak tanımlansa da ciddi duygulanım bozuklukları da bu şekilde sınıflandırılabilir. Hezeyanlar (Gerçekle ilgisi olmayan şeylere inanma), halüsinasyonlar (Gerçekte olmayan şeyleri görme ya da duyma) olabilir. Önceden kestirilemeyen duygu dalgalanmaları görülür. Genellikle doğumdan sonraki 2’nci gün ile 3 hafta arasında bu belirtiler ortaya çıkmaktadır. Hezeyanlar özellikle bebek üzerine odaklanır. Bazı durumlarda anne bebeğe karşı aşırı koruyucu obsesyonlar (takıntılı düşünceler) geliştirebilir. Postpartum Psikoz, son derece acil ve profesyonel yardım gerektiren ciddi bir durumdur ve hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi, hastanın uzman kontrolünde olması gerekir. Tedavi de psikiyatrist kontrolünde duygudurumu stabilize (Düzelten) eden ilaçlar ile antipsikotik ilaçlar kullanılabilmektedir. Hastanın durumunda belli bir iyileşme sağlandıktan sonra tedaviye psikoterapi, bilişsel davranışçı terapi ve grup terapileri de eklenebilir.