BAZI anne-baba ve çocuk ‘disiplin' kelimesini terbiye vermek için yapılan bir baskı olarak görür ve çoğunlukla ‘cezalandırma' ile eşanlamlı değerlendirilir. Fakat disiplin doğru verildiği taktirde davranışı yönlendirmeyi amaçlayan...
BAZI
anne-baba ve çocuk ‘disiplin’ kelimesini terbiye vermek için yapılan bir baskı olarak görür ve çoğunlukla ‘cezalandırma’ ile eşanlamlı değerlendirilir. Fakat disiplin doğru verildiği taktirde davranışı yönlendirmeyi amaçlayan bir eğitimdir diyebilirim. Çocuğun yalnızca yaramazlık yaptığı zaman uygulandığı kurallar dizisi değil, her zaman uygulanması gereken kurallar bütünüdür. Etkili bir disiplin oluşturabilmenin ilk şartı, ebeveyn ile çocuk arasında bir uyum sağlayabilmektir. Her iki tarafta rollerinin ve statülerinin farkına varmalıdır. Bu uyum genellikle çocuk yürümeye ve konuşmaya başlayıncaya kadar genelde olumlu olan aile yapısına sahip anne babalar tarafından gerçekleştirilir ama bu devreden sonra ebeveynlerde geleneksel görev sayılan ‘iş buyuruculuk’ başlar ve uyumda bozulmaya başlar.
Çocukta disiplinin hedefi ‘özdenetimi’ geliştirmektir. Yani bazı kuralları benimsemesi ve başka uyarılara gerek kalmadan bu kurallara kendi kendine uyması veya uygulamasıdır. Kısaca, çocuğun kendi kendini yönetme yeteneğini kazanmasını sağlamaktır. Çocukların kuralları benimsemeleri, ne yapıp ne yapmaması gerektiğini bilip kendi kendilerine yapmaları, sürekli uyarı ve ikaza gerek kalmadan görevlerini yerine getirmeleridir. Örneğin, ödevlerini zamanında yapma, diş fırçalama, gece belirli bir saatte yatma, eşyalarını toplama gibi. Anne babasının yanında dayak veya ceza korkusuyla kesi kesilen, anne babanın kontrolünden çıkınca çığırından çıkan çocuk, bu özdenetim yeteneğini kazanamamış demektir. Ancak bu durum ilk çocukluk döneminde belirli bir ölçüde var olması olağan bir durumdur.
Çocuğun, doğruyu yanlışı öğrense bile davranışlarını buna göre ayarlaması zaman alır. Bu sebeple ilk yaşlarda anne baba kontrolü kaçınılmazdır. Çocuk zaman içerisinde kendi istek ve dürtülerini dizginlemeyi öğrenir. İçinde bulunduğu yaş, yer ve şartlara göre neyin doğru neyin yanlış olduğunu tespit edebilir. Ancak arada bir yanılması normal sayılmalıdır. Ceza korkusuyla da davranışlara bir ölçüde çekidüzen verse de asla süreklilik göstermez. Bu nedenle çocuk eğitiminde ceza korkusu hiçbir zaman ön sırada yer almamalıdır.
ANNE-BABALARA ÖNERİLER
Şu unutulmamalıdır ki, çocuğun kendi kendini yöneten ve kendine yeten, özgüven sahibi bir birey olması büyük ölçüde ona sağlanan fırsatlar ve yetiştiği aile ortamına bağlıdır. Her anne babanın kendi ebeveynlerinden gördüğü eğitim şekli, toplumsal kurallar, ruhsal yapısı gibi etkenler tarafından kazandığı bir eğitim metodu vardır. Çoğu aile uygulamakta olduğu eğitim metodunu sorgulamaz veya sorgulamayı düşünmez. Böyle bir tutum karşılaşılan problemlerin her zaman çocuktan kaynaklandığını düşündürür. Ancak, unutulmaması gereken husus, çocukta gözlemlediğimiz olumsuz davranış kalıpları var ise eğer, onları yetiştirirken sergilediğimiz tutumu gözden geçirmekte fayda vardır.