BİR yanı sert kaya, bir yanı bereketli toprak, Bir yanı şefkat yumağı, bir yanı güç ve kudret Bir yanı engin deniz, bir yanı yüce bir dağ Bir yanı yeşil yaprak, bir yanı sümbüllü bağ Bir yanı derviş Yunus, bir yanı Koç Köroğlu Bir...
BİR
yanı sert kaya, bir yanı bereketli toprak,
Bir yanı şefkat yumağı, bir yanı güç ve kudret
Bir yanı engin deniz, bir yanı yüce bir dağ
Bir yanı yeşil yaprak, bir yanı sümbüllü bağ
Bir yanı derviş Yunus, bir yanı Koç Köroğlu
Bir yanı Mevlana, bir yanı Karacaoğlan
Bir yanı büyük hayal, bir yanı gerçek mi gerçek
Bir yanı geçmiş, bir yanı gelecek
Bir yanı Gazipaşa, bir yanı bütün millet.. ezelden ebede akıp giden Türklüğün Ergenekon yurdunda bir Bozkurt.. Bülent Ecevit Efe.
Türk Bayrağı'nın altında toplaşarak Dikencik Yaylası'nı dolduran bu toprağın çocukları Türk kimliğinin, özgürlük ve vatan için bir ve beraber olmanın kıvancını yaşadılar, türkülerini söylediler, sevdiler, sevildiler, birlikte oynayıp eğlendiler.
Dal dal olmuş Suludere ışamı
Balharmanı boz devenin kaşanı
Sen gördün mü Arap Baba'dan aşanı
Söyle Sumak, söyle.. yarim buradan geçti mi?
Geçti ise, sularından içti mi?
Dillerde aynı türkü, gönüllerde aynı dilek.. birleştiler, devleştiler.
Bu günü yaşamak bir ömre bedeldi. Yaşayanlar, yaşatanlar var olsun! Teşekkürler Bülent Ecevit Efe. Bir aşkla, inançla düşlediğin büyük hayalin peşinde ve bütün güçlükleri aşmasını bilerek halkımızı kucaklayabildiğin, kucaklaştırabildiğin, bize bu mutluluğu yaşattığın için.. sonsuz teşekkürler.
Ve.. Yeşilyurtlu Şükrü Çavuş, 85'lik koca yürek. Yılların yükünden bükülmüş beliyle, elinde baston gibi taşıdığı şemsiyesi ve başında kasketiyle dedemiz, babamız, amcamız.. eğitimsiz, milyonlarca köylü vatandaşımızdan biri, işte şöyle, sıradan bir Türk çocuğu... Sahneye çağrılmadı, kendisi çıktı ve mikrofonu istedi, hiç uzatmadı, irticalen, kısa, az, öz konuştu, tok ve güzel söyledi: Cihan Ünal konuşuyor olsaydı, işte böyle, aynen bizim Yeşilyurtlu Şükrü Çavuş gibi konuşurdu.
Yeşilyurtlu Şükrü Çavuş, evet, sıradan biri, benim gibi, sizin gibi..ve işte bu nedenle sıradışı biri. Dışarıdan bakanlar bizi anlayamazlar, her birimizin içinde bir volkan olduğunu, küçük bedenlerimizde mangal gibi birer yürek taşıdığımızı, Türk varlığı için ödeyeceğimiz bedelin sınırsız olduğunu göremezler. Bilmezler ki, bunun için sıradan bir Türk olmak yeter; bir Şükrü Çavuş çıkar,size söyleyiverir.
Bize de, bu sıradan Türk çocuğunun ellerinden öpmek düşer.
7 Mayıs günü gerçekleştirilen 3. Bahar Şenliğinde, Gazipaşa'nın Dikencik yaylasında Alanya'nın, Gazipaşa'nın, Anamur'un, Bozyazı'nın Yörükleri toplaştık, tanıştık, kucaklaştık, hep birlikte ''Biz'' olduk. Aramızda bir tek basın yoktu. Bir tek politikacı yoktu. Bir tek partili de yoktu. Olması gerekirdi ama yoktu. Belli ki, halkımızın birleşmesi, hep birlikte ''Biz'' olması onları ilgilendirmiyordu.
Halka önderlik etmek isteyenler halkla barışık ve onlardan biri değildi.
İki ilin, dört ilçenin halkı Türk bayrağının altında gönüldaş olurken halkının bu sevincine ortak olmayan politika esnafı, her partinin hiç bir şeyi olan etkisiz ve yetkisizleri, teşkilat ve belediye koltuklarının işgalcileri.. bizimle değilseniz bizden de değilsiniz. Hiç biriniz yerlerinize layık değilsiniz, hayalet feneri gibisiniz, yok olun! Zaten yoksunuz.