DEĞERLİ okurlar. Bu rezillerin yapılanmasına
DEĞERLİ
okurlar.
Bu rezillerin yapılanmasına "Paralel yapı" deniliyor.
Bu paralel değil.
Bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuşatılması.
Bunlar, devletin her kurumunda, en önemli görevlere gelmişler ya da getirilmişler.
Cumhurbaşkanının, Genelkurmay Başkanı'nın en yakınındakiler, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında köşe başlarını tutmuş bu rezillerin bu kuşatmasının nasıl görülemediğini ya da görülse bile nasıl mani olunamadığını araştırmamız gerekiyor.
Bu rezillik sonrasında, davulun yetkililerin, tokmağın da bu rezillerin elinde olduğu anlaşıldı.
Demek ki, bürokraside siyasi kaygıya ve oy hesabına dayalı yapılanma yerine liyakatin ne denli önemli olduğunu bir kere daha öğrenmiş olduk.
Ben öncelikle, tankların ve silahlı hainlerin üzerine giden AK Partili, CHP’li, MHP’li vatandaşlarımızı bir kere daha ayakta alkışlıyorum.
Özellikle son grup toplantılarında Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuşmaları çok anlamlı, çok önemli şahane konuşmalardı.
İnşallah bu devlet adamlığı ciddiyeti bundan böyle de devam eder.
Bu hainlere direnen kahraman ordu mensuplarına, canları pahasına yiğitçe bu saldırıya karşı çıkan yiğit polislerimize, televizyon kanallarının binaları işgal edilmesine rağmen yayınlarına devam eden basın mensuplarına minnettarız.
Mecliste grubu bulunan dört partiyi ve genel başkanlarını da içtenlikle kutlayıp alkışlamamız gerekir.
Bu darbe gerçekleşmiş olsaydı ne olabileceği konusunda yorum yapmaktan ve belli öngörülerde bulunmaktan bile korktuğumu itiraf etmeliyim.
Bu yönüyle, en kötü demokrasinin en iyi diktatörlükten çok daha iyi olduğunun bilincinde olmalıyız.
Ülkemizde giderek her alanda bir kutuplaşma süreci birilerince bir biçimde gündeme taşınırken, bu rezillikle aklımızın başımıza gelmesi gerektiğine ve büyük ölçüde geldiğine inanmak istiyorum.
Burada dikkat etmemiz gereken en önemli konu, siyasi ya da ideolojik koşullanmaya dayalı fanatizmin etkisiyle, mevcut iktidara ya da önde gelen siyasi aktörlere dönük tepki ve nefrete dayalı bir anlayışla, düşmanımın düşmanı benim düşmanım da olsa dostumdur mantığıyla hareket edip darbeye sempati duyarak, bu rezilliğin önlenmesine üzülme saçmalığını bile sergilemeye kalkan, aklını ya kiraya ya da akıl tutulması içinde olan beyinlerin de bir an önce akıllarını başlarına toplamaları gerekir.
Bu darbe, halkın, polisimizin vatanını seven ordu mensuplarının, siyasilerimizin kahramanca ortaya koyduğu bir başarı.
Ne ordumuzu, ne de diğer kurumlarımızı genelleyerek töhmet altında bırakmak yanlışsa, bu başarıyı salt bir siyasi yapıya ya da bir kuruma bağlamak da kesinlikle doğru olmaz. Tüm ülkemize, ülke insanımıza geçmiş olsun diyor, bundan böyle, birbirimizi şu ya da bu nedenle ötekileştirmeyi bırakıp bir yumruk olmalıyız.
Siyasetçilerimizin de bundan böyle üsluplarına çok daha fazla özen göstermeleri gerekiyor.