CHP İlçe Başkanı Ali Takavüt dün hayli karamsar bir açıklama yapmış, Sezar'ın hakkı Sezar'a, doğruları söylemiş. Misal, Alanya'daki dükkan kiralarının krize rağmen halen Dolar veya Euro üzerinden belirlendiğini belirten...

CHP

İlçe Başkanı Ali Takavüt dün hayli karamsar bir açıklama yapmış, Sezar'ın hakkı Sezar'a, doğruları söylemiş.

Misal, Alanya'daki dükkan kiralarının krize rağmen halen Dolar veya Euro üzerinden belirlendiğini belirten Takavüt, yüzlerce esnafın kirasını ödeyemediğini, tahliyelerin başladığını dile getirmiş.

Her yerde "Kiralık Dükkan" afişleri olduğunu, her gün neredeyse 1-2 dükkanın boşaldığını söyleyen Takavüt, "çok şükür hiçbir somut icraatlarına tanık olmadığımız" meslek odası başkanlarını göreve çağırıp, üyelerinin bu tür sorunlarına eğilmelerini istemiş.

Türkiye Otelciler Birliği (TUROB) Başkanı Timur Bayındır'ın, 2017'nin 2016'dan daha kötü olacağını söylediğini anımsatan Takavüt, "Bu tespitler, özellikle ekonomik lokomotifi turizm sektörü olan Alanya için iyi haberler değil" demiş.

Öte yandan, karamsar bir tablo haberi de dün Antalya'dan geldi.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası'nın (ATSO) sektör temsilcileriyle yaptığı bir ankette, satışların ciddi oranda düştüğü, alacak tahsilatı sorununun büyüdüğü, çalışan sayısının yüzde 50 azaldığı belirtilerek, tüm bunların en büyük nedeni olarak da "siyasi gerilim" gösterilmiş.

2017'den de umutsuz olan Antalya'nın iş dünyası; siyasi istikrarsızlığı ve gerginliği, terörü, Suriye'deki savaşı en büyük riskler olarak sıralamış.

Yaptığı çarpıcı ankette; Rusya kriziyle birlikte turizm ve tarım sektöründe uygulanan ambargolar, terör olayları, siyasi sorunlar, Avrupa'daki imaj kaybı, Suriye sorunu, 15 Temmuz darbe girişimi gibi birçok olumsuzluğun neticesinde turizm ve tarım başta olmak üzere birçok sektörde ciddi kayıplar yaşandığı sonucuna ulaşan ATSO, 2016 yılının ise Antalya turizmi, tarımı ve iş dünyası için hiç hatırlanmak istenmeyen ve bir an önce bitmesi istenen bir yıla dönüştüğü tespitini yapmış.

Bunlar, "Bacasız Sanayi" denilen turizm sektörünün Türkiye'deki başkenti Antalya'dan yükselen çığlıklar.

Lokomotifimiz Antalya böyleyse, Alanya'da, Manavgat'ta, Gazipaşa'da yaşananları siz hesap edin.

Alanya'da, bırakın eski beldeleri/yeni mahalleleri, şehir merkezinde bile büyük bir ekonomik durgunluk var.

Piyasada neredeyse para dönmüyor.

Alışveriş sektörü yerlerde sürünüyor.

Sezon başında en az 15-20 personel çalıştıran kafeteryalar, restoranlar, pastaneler bile bugün itibariyle personel sayısını neredeyse 3'te 2 oranında azaltmış.

Maaşıydı, SGK'sıydı, yemeğiydi derken işverene büyük bir yük bindiren personel giderlerini dahi karşılayamayan Alanya esnafının ve turizmcisinin gözü şimdiden 2017'ye çevrilmiş durumda.

"İşyerlerine binlerce lira yatıran işletmeciler, bir umut, 2017'de mucize olmasını bekliyor" dersek, sanırım abartmış olmayız.

Peki, sektörün iyiye gitmesi için Alanya'daki yöneticilerin yapacağı çalışmalar herhangi bir sonuç getirir mi?

Ben kişisel yanıtımı vereyim, hiçbir sonuç getirmez.

Çünkü Ankara'dan da iyi haberler gelmiyor.

Şimdilik umudumuzu, yastık altında kıt kanaat biriktirilen dövizin bozdurulup Türk Lirası'na çevrilmesine bağladık, o kadar.

Bizi çılgınlar gibi kıskanan (!) Avrupa'ya ve Amerika'ya döviz üzerinden dersini verirsek işler düzelir diye bekliyoruz.

Zam sağanağı ise cepleri adeta fırtına gibi delip geçmeye çoktan başladı bile.

Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov geçen hafta Alanya'ya geldi, kendi ülkesindeki vatandaşlarına olumlu mesajlarını verdi, bunlar güzel gelişmeler.

Amma velakin seneye hepi topu 4 milyon Rus turistin tamamı gelse bile bu rakam Türk turizmini, Antalya'yı, Belek'i, Manavgat'ı, Alanya'yı kurtarmaya yetmiyor.

Bize çok acil "İskandinav" ve "Avrupa" ülkelerinden gelecek turistler lazım, buna mukabil tanıtım çalışmalarının, "güvenli ülkeyiz" mesajlarının tamamen bu pazarlara yönelik yapılması/verilmesi gerek.

Aksi takdirde seneye, şu an yüzde 50 olan Alanya'daki işsizlik oranı yüzde 80-90'lara varır, bu da sosyal yıkımlara, aile parçalanmalarına, iflas ve icralara, hatta cezaevine girmeye kadar varır.

Olan yine Alanya'ya, Alanyalıya, ekmeğini Alanya'dan kazananlara olur, ve bunu Ankara'nın ruhu bile duymaz.