“... Bir Alanyalı olarak, tur operatörlerinin bizi ( Alanya’yı) küçümseyen söylemlerine muhatap olur ayrı, bir turizmci olarak yurtdışına çıkar, eksikliklerimizin farkına varır, ayrı kahrolurdum...
O çelişkiyi, o ezikliği, o burukluğu yaşadığım günlerde karar vermiştim, belediye başkanı olmaya.
Deniziyle, kumuyla, sahiliyle, çarşısıyla, eğlence merkezleriyle, çağdaş bir turizm kenti yaratmak ya da bunun temellerini atmak üzere, sadece bir dönem için, göreve talip olmuştum.
Kafamdaki projeleri, tek bir dönem içinde ‘Yapabilirim’ sanmıştım.
Ama olmadı.
Yetmedi süre.
Yapmak istediklerimi bir döneme sığdıramadım... sığdıramadık...
Sonraki dönem aday olup olmamayı çok düşündüm.
Çünkü çok yorulmuştum.
Kendi işlerimi ihmal etmiştim.
Ailemi ihmal etmiştim.
Madden ve manen çok yıpranmıştım.
Ama bütün bunlara rağmen, o aşamada bırakıp gitmeye gönlüm razı olmamıştı...
O günün koşullarında, o aşamada bırakıp gidersem, ‘Alanya’ya ihanet etmiş olurum’ duygusu beynimi kemirip durmuştu…
Çünkü Alanya benim ve arkadaşlarım için bir aşk, bir sevdaydı.
Çünkü o günün koşullarında Alanya’yı o noktaya getirmek kolay olmamıştı...
* * *
Bu işlerin sadece ekonomik değil, bir de sosyal boyutu var...
İşin sosyal boyutuyla boğuşmak, ekonomik boyutuyla boğuşmaktan çok daha zor.
Alanya’nın kendine özgü olmazsa olmazları var.
Alanya’da feodal bağlar hâlâ çok güçlü.
Alanya ve Alanya gibi rantın yüksek olduğu yerlerde, insanları kırmadan, üzmeden, incitmeden iş yapmak kolay olmuyor.
Yaptıklarımız buzdağı misali, bu buzdağının bir de altı var.
Öyle şeyler var ki, açık açık anlatamıyorsun.
Bakın Kuşadası’nda, Marmaris’te, Bodrum’da yaşananlara...
Güvenlik güçleri mafyayı ya da mafya benzeri çeteleri çökertmek için operasyon üzerine operasyon düzenliyor, yine de kökünü kazıyamıyor. Alanya’da bir iki münferit olayın dışında benzeri bir olay işittiniz mi?...”
Bu sözler önceki dönem Belediye Başkanlarımızdan Hasan Sipahioğlu’na ait.
Sipahioğlu Başkanla o günün koşullarında söyleşmiştim.
Bugün olduğu gibi o gün de tatsız tartışmalara yol açabilir düşüncesiyle, detaya inmemişti.
… …
Başkanın; “Yaptığımız işler arasında (öyle zor koşullarda) öyle işler var ki, bunları açık seçik anlatamıyorsun” derken neyi ya da neleri kastettiği, (bellekler biraz zorlanırsa) hepimizce bilinen şeyler.
Alanya, Bodrum, Marmaris, Kuşadası gibi benzeri turizm kentlerimiz, rantın çok yüksek olduğu, cazibe merkezleri.
Bu kentlerimiz (nitelikli ya da niteliksiz) pek çok göç alıyor.
Bu tür kentlerimizde nüfusu kontrol etmek kolay değil.
Ortalama eğitim düzeyinin ilkokul düzeyinde olduğu bizim gibi toplumlarda; herkes, her konuda, kendi isteklerinin doğru, haklı ve mutlak yapılabilir, karşılanabilir olduğunu düşünüyor.
Yapılmadığı, karşılanmadığı zaman da eğitim derecesine göre tepki koyuyor.
Hasan Sipahioğlu ve ekibinin, basına yansıtmaktan özenle kaçındığı, ne denli çetrefilli işlerle boğuştuğuna, diğer turizm kentlerinde yaşanan çeteleşme hareketlerini daha işin başındayken nasıl kuruttuklarının, canlı tanıklarından biriyim.
Alanya’da birtakım sistemleri oturtmak kolay olmadı. Alanya bugünlere kolay gelmedi.
Çok sık söyler, çok sık dillendiririm.
Kırk beş yılımı verdim bu kente…
Dürüstlük, şeffaflık ve alçakgönüllülük timsali Hasan Sipahioğlu göreve devam etseydi, Alanya ve Alanya Belediyesi madden ve manen çok farklı durumda olurdu.
Ama olmadı.
Olmadı işte, oldurmadılar…