Adam gibi adam, sıkça kullandığımız bir cümle. Peki 'adam gibi adam' derken bu adam gibi adamın kriterleri nedir, kimlere adam gibi adam deriz.
Şimdi yazıma böyle başladım ya okuyucularımızın, 'Kocabaş sonunda kime vuracak' bakalım dediklerini duyar gibiyim.
Devam edelim. Bazen sohbetlerimizde konuşurken, birisi hakkında, 'adam gibi adam' veya 'o da adam mı' deriz.
Bana göre her boylu poslu, her parası olan adam gibi adam değildir. Öyle bir toplumda yaşıyoruz ki, kim adam, kim adam değil belirsiz olmuş. Elbette istisnalar kaideyi bozmaz. Bana göre adam gibi adam olmayanlardan daha tehlikelisi kim biliyor musunuz? Söyleyeyim, toplumda çıkar çevreleri vardır. Yavşak diye isimlendirdiğimiz insan tipleri.
Bunlar menfaati için adam olmayana adam diyerek sarılırlar. Bunlar toplumda bir çizgisi olmayan, kültür seviyesi, saygısı olmayan, nerede ne konuşacağını bilmeyen tiplerdir. 'Adam gibi adam' dediğimiz kişilerse dinlemesini bilen, insanlara değer veren, kadir kıymetten anlayan, zenginliğine güvenmeyen, alçak gönüllü, insanları aşağılamayan insanlar adam gibi adamdır.
Saygısız, ne oldum delisi olan, menfaati olacağı siyasiler önünde takla atan, yanlışa doğru diyebilecek karaktere sahip olan, insanları dinlemesini bilmeyen, parasıyla herkesi satın alabileceğini düşünen insanları adam yerine koymayan, her şeyi ben daha iyi biliyorum diyerek kıssadan hisse almayan insanlar ise adam değildir.
Toplumda adam gibi adamlar kolay yetişmiyor, bu insanlara toplumda az rastlanır.
Hani yaşarken değer verip, saygı göstermediğimiz, yaşadığından bihaber olduğumuz, ölünce de anlata anlata bitiremediğimiz, değerini ölünce anladığımız insanlar var ya işte o insanlar adam gibi adam olan insanlar.
Bu tür insanların kıymetini ancak ölünce anlıyoruz.
Bu insanların kıymeti sağ iken anlaşılmamış, ne zaman anlaşılmış, fani dünyadan göçüp gittikten sonra.
Bunu sadece normal hayatımızda düşünmeyelim. Adamın kazancı yükselince, makam mevkisi yükselince ne oldum delisi oluveriyor.
Halbuki mesleğinde büyüdükçe alçak gönüllü olması gerekirken, nerede ne konuşacağını bilmez hale geliyor.
Siyasilerimizin de en büyük handikapı bu işte. Makam ve mevki sahibi olunca alçak gönüllü olması gerekirken siyasiler, hak etmedikleri yerde bir makama gelince adamlığını unutup, ne oldum delisi oluyorlar.
Ona saygı duyuran oturduğu koltuğu olduğu unutuyorlar. Koltuk altlarından gidince ve kimsenin selam vermediğini görünce adam olduklarını hatırlıyorlar ama iş işten geçmiş oluyor. Bakın geçmiş belediye başkanlarına; neredeler?
Toplum içerisinde bir, bilemedin çok nadir iki belediye başkanını görebilirsiniz. Sokaktan ya da bir pastanenin önünden geçerken, 'buyurun başkanım bir şeyler içelim' dediğiniz kaç belediye başkanı, kaç sivil toplum örgütü başkanı var? Yüzde sekseninizin içinizden küfür edip, 'o koltuk sana mı kalacak sandıydın' diye mırıldandığınızı biliyorum.
Onun için kaliteyi yükseltelim, gururu bırakıp kaliteli insanlardan istifade etmesini bilelim. Bilmediğimiz, tanımadığımız kişilere birilerinin ön ayak olup, "oy verelim" tavsiyesine uyarsak, adam gibi adam olanın yolunu, önünü kesmiş oluruz.
Yine birilerinin zorlamasıyla "genel merkezimiz bu aday üzerinde karar kıldı" deyip önümüze getirilen adaya mecburi oy verirsek, yine adam gibi adam diyeceğimiz siyasilerin önünü kesmiş oluruz.
Bilinçli seçmenin yükselmesi bir toplumun yükselmesi demektir. Adam gibi adam olmanın yolu kaliteden geçer.