Bugün çok imrendiğimiz petrol zengini ülkelerin, bir gün içi boşalmış bidona dönecekleri şüphesizdir. Çünkü, petrol yer altında birikmiş bir tortudur. Bir zaman sonra tükeneceği kesindir. Ülkemizin bir çok bölgesinde petrol aramaları...

Bugün çok imrendiğimiz petrol zengini ülkelerin, bir gün içi boşalmış bidona dönecekleri şüphesizdir. Çünkü, petrol yer altında birikmiş bir tortudur. Bir zaman sonra tükeneceği kesindir. Ülkemizin bir çok bölgesinde petrol aramaları için TPAO çalışmaktadır. Bunun yanında, esas size vereceğim müjde kaya gazı “shalegaz” hakkında olacaktır. Bu gazın yer altından çıkarılması başka bir yöntemle olacaktır. İlk defa ABD’de uygulanmaya başlanılmış olup, petrol ithal eden ABD, petrol ihraç etmeye başlamıştır. TPAO’nın yaptığı çalışmalar sonunda Diyarbakır, Erzurum ve Trakya’da 20 trilyon metreküp doğalgaz ile 500 milyar varil petrol rezervi taşıyacak kaya yapılarının bulunduğu sonucuna varılmıştır. Bu miktar rezerv Türkiye’ye yeteceği gibi ihraç dahi etmemiz mümkün olacaktır. Petrol kaynaklarının gittikçe azaldığı dünyada kaya gazı “shalegaz” yeni ümitlerin ve beklentilerin yoğunlaşacağı bir çağ olacaktır. Yeter ki, bu değerli stratejik gazı kendi imkanlarımızla çıkaralım, Irak’ta, Körfez ülkelerinde ve Suudi Arabistan’da olduğu gibi batının dev petrol şirketlerinin inisiyatifine bırakmayalım. Diğer taraftan, petrol kadar hatta ondan daha önemli olduğu kanıtlanan BOR madeni, yurdumuzda bol miktarda mevcut olup dünyadaki BOR rezervinin yüzde yetmişine malik bulunuyoruz. Bu maden, cam, seramik, tarım, deterjan, ilaç ve boya sanayisi ile uçak ve tankların yapımında kullanılan çok yönlü bir cevherdir. Bir zamanlar ucuz bir paha ile dışa satar ve mamulünü çok yüksek fiyattan ithal ederdik. Sanırım, artık Türkiye’de de işleniyor ve dış ülkelere mamul halde ihraç ediyoruz. Bu cevherin kıymetini bilelim ve aç gözlü ülkelere bol keseden vermeyelim. Dünya ülkelerinde ve ülkemizde kadınların özenle kullandıkları takıların yapıldığı altın madeni, yurdumuzun bir çok yöresinde bulunuyor ve toprak altından çıkarılarak, usta ve becerikli ellerde türlü şekillere bürünerek kuyumcuların vitrinini süslüyor. Yapılan araştırmalar sonucunda altın madeni rezervi yönünde dünyada ön sıralardadır. Onun için başta Almanya olmak üzere bir çok ülke Türkiye’de altın çıkarılmasını önlemek için her türlü dalavereyi yapmaktadırlar. Almanya’dan her yıl 500 ton altın satın aldığımızı düşünürsek, konunun ne derece ciddi olduğu anlaşılır. Bu sektörde 3 bine yakın üretici, 25 bin çalışanına iş vermektedir. Nitekim, 2002 yılında 595 milyon dolar, 2003 yılında 787 milyon dolar, 2004 yılın da 934 milyon dolar, 2005 yılında 1079 milyon dolar, 2006 yılında 1172 milyon dolar, 2007 yılında 1479 milyon dolar altın ihraç etmişiz. Görüldüğü gibi altın sektörü o kadar engellemeye rağmen üretimini arttırmakta ve ülkeye artarak döviz kazandırmaktadır.Türkiye, her yönüyle kalkınmaktadır. Demokraside, ekonomide, siyasette ve uluslararası platformda artık gücünü göstermektedir. Dünyada kalkınma hızı Çin’den sonra yüzde 8.5 ile ikinci sıradadır. 20 kalkınmış ve zengin ülkeler arasında da 16. olarak yerini almıştır. Buna rağmen, “kredi derecelendirme kuruluşu Standard Poors (SP) kuruluşu tamamen ideolojik bir görüşle notunu durağana çevirmiştir. İflas etmiş Yunanistan’ın, İspanya’nın, İtalya’nın notu da artı olarak belirlemiştir. Haklı olarak Başbakan R. Tayyip Erdoğan, bu kuruluşun ideolojik olarak Türkiye’nin notunu düşürmesini kabul edemeyeceğimizi dolayısıyla SP’yi tanımadığımızı ifade etmiştir. Kaldı ki bir çok yabancı kaynaklar da Türkiye’ye haksızlık yapıldığını, SP’nin ideolojik davrandığını bildirmektedirler. Maalesef içt ede dışta da Türkiye’nin kalkınmasını istemeyen pek çok ideolojik hareket eden kişi, kuruluş ve yabancı uyruklu kurumlar vardır. Bunları bilelim ve gerçeklerin ışığında tavrımızı koyalım. Bu husus, aynı zamanda milli görevimizdir.