Mübarek dinimizde ‘vebal' diye bir uyarıcı vardır. Bir hareketin veya bir hatanın vebali altında kalmaktan korkulur. Şimdi ülkemizde olanların-özellikle cumhuriyetimize, Atatürk'ün cumhuriyetine karşı saldırıların vebali sadece...

Mübarek dinimizde ‘vebal’ diye bir uyarıcı vardır. Bir hareketin veya bir hatanın vebali altında kalmaktan korkulur. Şimdi ülkemizde olanların-özellikle cumhuriyetimize, Atatürk’ün cumhuriyetine karşı saldırıların vebali sadece Erdoğan’ın değil, onu destekleyenlerindir. Özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki çoğunluğundur. Bu kişiler kanunlara göre dokunulmazlıkları olmasına rağmen milli vicdan ve salih önünde bu vebalden kurtulamazlar.

Bugüne kadar yani bazı yol kazalarına ve Hilmi Öztürk gibi Genel Kurmay başkanlarına rağmen Türk ordusu, daima anayasalara- yasalara göre Türk cumhuriyetini iç ve dış düşmanlara karşı korumakla yükümlü olmuştur. ‘Kanla ve irfanla kurduk biz bu cumhuriyeti, cehennemler kurulsa yılmaz nigeh maniyiz’ diye haykıran harbiyeliler şimdi yeni Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Nejdet Özel’in Genel Kurmay Başkanlığı döneminde adeta milletin ordusu olmaktan çıkmış Erdoğan’ın milisleri haline gelmişlerdir.

Ve ben nacizane, bir genelkurmay başkanı gibi bir Türk Genel Kurmay Başkanı olan Işık Koşaner, İsmail Hakkı Karadayı gibi çok değerli komutanlardan sonra Orgeneral İlker Başbuğ’dan sonra göreve gelen Nejdet Özel’in bu zatı geçmişteki hareket ve sözlerine bakarak ordumuzu Erdoğan’ın milisleri yapacağını tahmin etmiştim. Paşa da bu yazılarıma karşı hemen tepki göstermiş bana acı mektuplar yazmıştı. Ama maalesef dediklerimde haklı çıktım. Şimdi şanlı Türk ordusu yasaların ve geleneklerimizin verdiği hak ve vazifeleri laikiyle yerine getirebiliyor mu? Ordumuzun kalelerine, harimi nispetine, kozmik odalarına, mahremiyetine tecavüz edildi. Ve en üst komutanlar bugün Silivri’de ve Hasdal’da esaret kampında. Ve maalesef ordudan fazla tepki gelmiyor!

Kimse artık ordumuzun, komutanlarımızın darbe yapmalarını isteyemez. Çünkü görüldü ki askeri darbeler toplumda zararları güç telafi eden yaralar açmıştır. Ama bugün mevzu bahis olan ve arzu edilen darbe değil Türkiye’nin iç düşmanlara karşı meşru müdafaa mücadelesidir.

Evet sayın ve sevgili paşalar ve beyler, bugünkü açık ve yakın tehlikeye karşı ne yapmayı düşünürsünüz? Bence yapmanız gereken bir meşru ve milli savunma savaşıdır. Eğer tarihin size verdiği yasalarla hükümleşmiş görevinizi hemen acilen yapmazsanız bunun vebali altında muhakkak kalırsınız.

Bütün meslek hayatında Atatürk cumhuriyetini korumak görevini yerine getirmeye çalışmış bir yazar için şu sırada Türkiye Cumhuriyeti ve ordusu tehlike içindeyken her gün mücadele etmemek bana çok ağır geliyor. Ama hele şükür ki medyamızda hala bu görevi canla başla yapan genç meslektaşlar var. Özellikle Yeniçağ, Aydınlık, Sözcü gibi gazetelerde toplanan değerli yazarlar var. Adlarını birer birer sayamayacağım ama mesela bizim gazetede Selcan Taşçı, Aslan Bulut var. Sözcü ve Aydınlık’ta da Emin Çölaşan, Levent Kırca ve Doğu Perinçek gibi aslan gibi asena ve aslan yürekli meslektaşlarım var. Onların adlarını sayamayacağım bu çok sayıda medya cengaverlerini burada muhabbetle kucaklıyor. Şerefli yolarında şaşmadan yürüyeceklerine inanıyorum.

Gün uğursuzların. Yıllardır Mustafa Kemal Atatürk’e kinleri içlerinde birikmiş bazı soysuzlar şimdi pervasızca bunları açığa vurmaktalar. Mesela bir soysuz Vahdettin ve Damat Ferit düşkünü bir zat açıkça Gazi Mustafa Kemal’i, Damat Ferit ve Vahdettin ile kıyaslıyor, hatta o İngilizlerin gemileriyle kaçan hainleri övüyor, Mustafa Kemal’in kurtuluş savaşındaki zaferinin uydurma olduğunu hatta Atatürk’ün Florya’da mayo ile denizde çekilmiş fotoğrafını delil olarak göstererek ona eşcinsellik atfediyor. Bunu bugüne kadar söyleyemediyse şimdi böylece kinini açığa vuruyor. Çünkü Erdoğan’ın hazırladığı Atatürk ve cumhuriyet düşmanlığı ortamı artık müsait.

NOT: Bu soysuzun gerçekten sözünü ettiği fotoğraftaki çocuklar arasında 9 yaşında olan ben de vardım. Aynı zamanda mayolu babam da vardı.